Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Göklerdeki Ayetler

Güneş, Ay ve Yıldızlar

Photo: arşiv

Allah’ın varlığını ve birliğini işaret edip gösteren alâmet, işaret ve delillere ayet denmektedir. İslâm alimleri, genel mânâda ayetleri Kur’ânî ve kevnî olmak üzere ikiye ayırırlar. Anlaşılacağı üzere Kur’ân’daki her kısa veya uzun cümle ayet olarak tanımlanarak Kur’ânî ayetlerden birini oluşturmaktadır. Yaygın bir ifadeyle Kur’ân’da 6666 ayet-i kerime vardır. Kevnî ayetler ise enfüsî ve âfâkî olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Sayamayacağmız kadar çok olankevnî ayetler, kâinatta Allah’ın varlığına işaret eden delillerdir.Bunlar, değişik varlıklar, eylemler ve olaylardan ibarettir. Bunların bir kısmı insanın iç alemini oluşturur, yani insanınözü, kendisi Allah’ı gösteren bir delildir, onun için bunlara enfüsî ayetler denir. Diğer kısmı da insanın yakın ve uzak çevresinde, etrafında olup bitenlerdir. İnsanın ufkuyla alâkalı olmaları sebebiyle bu ayetler, göstergeler âfâkî olarak adlandırılmıştır.

Allah’ın varlık ve birliğini kıyamete kadar her dönemin ve her mekânın insanına en açık bir şekilde göstermeye devam edecek olan Kur’ân-ı Kerim, düşünen insana önem vermektedir. İnsanın düşünmesini isterken taakkul, tefekkür, tedebbür, tezekkür vs. ifadelerle bunu teşvik etmektedir. Çünkü akıl ve fikrini amacı doğrultusunda kullanan insanın eninde sonunda doğru yolu bularak kendisine ulaşacağını ve ait olduğu limana demir atarak sahil-i selâmete kavuşacağını bilir. Tıpkı Kur’ân-ı Kerim’de canlı bir şekilde anlatılan Hazreti İbrahim örneğinde olduğu gibi... Bunun başka örnekleri yok mu? Elbette ki var. Ama Allah Teâlâ bu konuda monoteist, yani tek Tanrı inancına sahip dinlerin atası Hazreti İbrahim’i özellikle örnek göstermiştir ki,tâ kıyamete kadar insanlar onun yolundan yürüsünler. Bu canlı sahneyi gelin birlikte Kur’ânî perspektiften En’âm suresinin 72-83. ayetlerini mealleri vasıtasıyla izleyelim:

“O, gökleri ve yeri hak ve hikmet ile yaratandır. "Ol!" dediği gün herşey oluverir. Onun sözü gerçektir. Sûra üflendiği gün de hükümranlık Onundur. Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, herşeyden haberdârdır.

İbrâhim, babası Âzer’e, "Putları tanrılar mı sayıyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapkınlık içinde görüyorum" demişti.

Aynı şekilde biz İbrâhim’e göklerin ve yerin melekûtunu görüp kavrama imkânı veriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.

Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü. "Rabbim budur" dedi. Yıldız batınca da "Batanları sevmem" dedi. Ayı doğarken görünce, "Rabbim budur" dedi. O da batınca, "Rabbim bana doğru yolu göstermezse, elbette yolunu şaşırmış kimselerden olurum" dedi. Güneşi doğarken görünce, "Rabbim budur; zira bu daha büyük" dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! Ben, sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım. Ben, Onun birliğine inanarak yüzümü, gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah’a çevirdim ve ben müşriklerden değilim."

Kavmi onunla tartışmaya girişti. Onlara dedi ki: "Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin Ona ortak koştuklarınızdan korkmam. Ancak Rabbimin beni korkutacak bir şey dilemesi hariç. Rabbimin ilmi herşeyi kuşatmıştır. Hâlâ ibret almıyor musunuz?Siz, Allah’ın size haklarında hiçbir hüküm indirmediği şeyleri Ona ortak koşmaktan korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım? Şimdi biliyorsanız söyleyin, iki gruptan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır?"

İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır. İşte bunlar, kavmine karşı İbrâhim’e verdiğimiz delillerimizdir. Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki senin Rabbin hikmet sahibidir, herşeyi bilmektedir.”

Düşünen insanın aklı Allah’ın nuruyla aydınlanınca onun inancı kesinlik kazanır. Aklını amacı doğrultusunda kullanmaya meyleden insana Allah yardım elini uzatır. Onun dikkatini enfüs diye adlandırdığı iç dünyasına çeker, oradan alıp âfâkı seyrettirir. Başını kaldırmasıyla insan sonsuz gibi görünen bir kâinatla karşılaşır. Gökteki parlak güneş, hesaplı, programlı hareketleri sonucu meydana gelen ışıklarıyla insan aklını aydınlatarak kalbine nüfuz eder. Güneşin çizilen rotası doğrultusunda yürüyüp Arş-ı Alâ altında Allah’a secde edip “dünyamızdan” kaybolmasıyla göğümüzü ve de gönlümüzü nur saçan ay aydınlatmaya başlamaktadır. Günlerimizi, aylarımızı, yıllarımızı belirleyen ay, bazen dolunay olarak bazen de kuruyup incelen bir hurma dalı gibi karşımıza çıkarak bizleri düşüncelere daldırır. İstemesini bilirsek, bizlere bereket, iman, İslâm ve selâmet ikramında bulunur. Ona eşlik ederek gökyüzünü süsleyen yıldızların her biri ise insanları andırmaktadır. Birileri iri, birileri ufak; birileri parlak, diğerleri sönük; birileri şen şakrak, bir başkaları da süzgün bakışlıdır. Ama her biri, bize bizi hatırlatır, bizi bizden alıp bizi de onları da yaratan tek Allah’a götürür. Ve bu kıyamete kadar böyle devam edecektir.

Ne güneşin aya yetişip çatması uygundur ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzüp gider.”

Bütün bu olup bitenden insana da ibret almak düşer.Fa‘tebirûyâuli’l-ebsâr! 

Yeminolsun, güneşe ve kuşluğuna;

Işığı onun ardından geldiğinde aya;

Onu aydınlattığında gündüze;

Onu karanlıkla örttüğünde geceye;

Göğe ve onu kurana;

Yere ve onu yayıp döşeyene!

Ve andolsun battığı sırada yıldıza…




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Gaberovo köyü camisi

Cuma öğleden sonra

Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.

Eklenme 19.04.2024 14:00

Sofya’nın bombalanmasının üzerinden 80 yıl geçti

80 yıl önce 17 Nisan İkinci Dünya Savaşı sırasında Sofya en yıkışı hava saldırısına maruz kaldı. 1944 yılında, 17 Nisan tarihinde öğle vakti, “Thunderbolt” ve “Mustang” sav aş uçaklarının katılımıyla 350 Amerikan bombardıman uçağı..

Eklenme 17.04.2024 13:26

Ramazan Ayının Kadrini Bilmek

Ramazan ayı, insanın yeterince değerlendiremediği zamanı ıskalamaması için Allah’ın sunduğu bir lütuftur. Bu özel zaman dilimine dikkat edilir, yakışan ve beklenen bir şekilde hareket edilip değerlendirilmesi durumunda insan, zaman ve mekânın sınırlarını..

Eklenme 05.04.2024 14:05