Mübarek Ramazan ayının özellikleri saymakla bitmez. Ama bu ayda bulunmasıyla Ramazan-ı şerife apayrı bir renk, yücelik ve derinlik katan Kadir Gecesi çok özel bir zaman dilimidir. Bu gece zaman ve mekânı var eden Allah Azîmü’ş-şân’ın ifadesiyle “bin aydan hayırlıdır”. Bu gece, insanlığa saadet yolunu gösteren Kur’ân-ı Kerîm nazil olmaya başlamıştır. Bu gece Kur’ân-ı Kerim’de ismi anılan ve adına özel bir sure olan gecedir. Kadir Gecesinin anlamını en güzel bir şekilde ifade eden yine bizzat Kelâm-ı Kadim’in bu suresidir: “Biz onu (Kur’ân’ı) Kadir Gecesinde indirdik. Bilir misin nedir Kadir Gecesi? Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır. O gece melekler ve ruh, rablerinin izniyle her bir iş için iner dururlar. O gece tan yeri ağarıncaya kadar esenlik doludur.”

Bu gece gereğince ihyâ edildiği taktirde insana saadet kapıları sonuna kadar açılacaktır. Çünkü bin aydan/seksen küsûr seneden daha hayırlıdır bu gece. Normal bir insan ömrünü aşmaktadır bu. Ne mutlu bu geceyi hakkıyla yaşayabilenlere!

Kadir Gecesi’nin tam zamanı hakkında ihtilaf vardır. Çünkü Kur’ân ve sünnet bunu kesin olarak bildirmemiştir. Bununla birlikte bu ulvî gecenin Ramazan ayının son on gününde, bu on günün tek sayılı tarihlerinde bulunduğuna dair hadis-i şerifler mevcuttur. Hatta bu gecenin Ramazanın 27. gecesinde olduğu zann-ı gâlibi, yaygın kabulü vardır. Her ne olursa olsun, bu geceyi faziletine inanarak ihyâ edip bütün günahlarının bağışlanmasını isteyen kimse son on gün ve geceyi Kadir bilerek gereğini yapacaktır.

Bu gecenin feyiz ve bereketinden nasibine düşeni almak için gayret eden Peygamber Efendimiz genellikle Ramazan-ı şerifin son on gününü sırf ibadet ve tefekkürle geçirmek için itikâfa kapanmıştır. Yani dünyadan neredeyse tamamen el etek çekerek, kenarda durarak dünya ve ukba/ahiret üzerinde, insan ve tabiat üzerinde derin derin düşüncelere dalmıştır. Canlı varlıkları tefekkür etmiş, cansız mahlûkatı tedebbür etmiş, insan denen kâinatın özünü teşkil eden varlığı taakkul etmiş ve eninde sonunda Allah’ın azametini görerek, duyarak ve yaşayarak tezekkür etmiştir. Bunun neticesinde merhametli bir kalp, basiretli bir göz, ferasetli bir nazar sahibi olan İki Cihan Güneşi Hazreti Muhammed bütün insanlığı, insanlıktan da öte bütün mahlûkatı kuşatan bir merhamet, şefkat ve sevgiyle dolup taşmıştır.

Bütün bunlarla birlikte kendisine bu gecede neler yapılması gerektiği sorulunca duanın önemine işaret etmiştir. Yani insanın Yaratıcısı nezdindeki konumunu vurgulamıştır.İyi bir kul olarak kâinata hükmetmenin yolunu göstermiştir. Rehberimiz Peygamber Efendimiz bu gecede şu şekilde dua edilmesini tavsiye buyurmuştur: “Allâhümme inneke afüvvün, kerîmün, tühibbü’l-afve, fa’füannî. Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin, beni de affet.”