Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Sofya’da iki eski evin müthiş hikayeleri

Sofya’da barok şaheseri iki eski evin sahipleri bankacılık ve deri tüccarlığı yapan zengin kişilere ait

Mariana Melnişka’nın “Evler konuşuyor” ve “Evler hala konuşuyor” adlı iki kitabında Bulgaristan’ın eski sanayici, tüccar, politikacı, aydın ve sanat adamının hayatı ve evlerinin anlatıldığı 660 hikaye toplandı. Kitapların sayfalarını araladıkça okurlar adeta zaman makinesinin içine giriyor ve Bulgaristan çapında mimari bir geziye çıkıyor. Dönemin özelliklerini yansıtan müthiş evler ve sahiplerinin ilginç hikayeleri bu kitapta kaleme alındı.

 Bütün bu evleri ve ünlü sahiplerini bir yazıda aktarmak mümkün olmadığı için, yeni sahiplerinin de hizmetleri sayesinde günümüze kadar ulaşan ve ihtişamını koruyan iki evi anlatacağız. Bu iki evin mutlu yaşam öyküsünü anlamak üzere Sofya’daki turumuza başlıyoruz:

“Han Krum” sokağı 31 adresinde bankacı Marko Ryaskov’un evi bulunuyor. Barok tarzında olan evi, dış cephesinin güzelliğiyle görenleri büyülüyor. İçeri giriş mümkün olmasa da, dışardaki görüntüsü mimarisiyle fark yaratıyor. Evin birinci katında bulunan yuvarlak cundası ilgi çekiyor. Cumba, zemin katın üzerindeki birinci katlarda dışa taşan kafesli oda bölmesi. İkinci katta yine yuvarlak hatlı bir teras var. Pencereler arasında kabartma süslemeler dikkat çekiyor. Bunlar 20’li- 30’lu yıllara has barok tarzının Bulgar mimari yorumları olarak algılanıyor. Bunları anlatan Mariana Melnişka, bankacı Marko Ryaskov’u da “dönemin önemli bankacısı” olarak tanıttı.


“Marko Ryaskov 1935 yılında Bulgaristan Merkez Bankası müdürü görevine tayin edilir, daha sonra Maliye Bakanı olur, birkaç yıl sonra ise ülkedeki Yahudilerin kurtarılması sürecine katılır. Ryaskov, o dönemde banka iflasları, mali yolsuzluklar, bankalarda parası olan sanayici ve kreditörleri iflastan koruyan önlemler alan bankacı olarak tarihe geçer.

9 Eylül 1944 sosyalist devrimden sonra Ryaskov defalarca tutuklanır, hapse konulup, çıkarılır, ailesiyle Sevlievo’ya sürgün edilir.

Komünist iktidarın gelmesiyle eve dönemin İçişleri Bakanı, daha sonra da Başbakan olan Anton Yugov yerleşir. Böylece ev, benzeri şaheserlerin hazin kaderini paylaşmaz ve viraneye dönüşmekten kurtulur. O dönemlerde benzer zengin evlerine genelde Sovyet ordusundan askerler yerleştirilirdi.

Unutulmuş Bulgar sülalelerinin ve evlerinin izini sürdüğümüz turumuzun diğer durağı Sofya’da meşhur “Vitoşa” caddesi oluyor. Trafiğe kapalı caddede birkaç Barok tarzı eski ev oradan geçenlerin ilgisini çekiyor. Parlak renkleriyle bu evler diğer binalardan çok kolay ayırt ediliyor. Yeşil evin hikayesi hala nesilden nesile anlatılıyor. Gabrovo’dan ünlü deri tüccarları Angel Raçev ve Banko Radev, bu işe çırak olarak başlar. Çok bakımlı ve sade olan ev, kapılar ve pencereleri çevreleyen dekorasyon ve süslemeleriyle diğerleri arasında bir “barok pırlantası” olarak fark yaratıyor.


1911 yılında kurulan bu evin bodrum katında zamanın çok meşhur mekanı olan “Kazaka” meyhanesi vardı. Sofya’nın bohemleri, sanat adamları, yerli ve yabancı aydınlar, sanatçılar ve kültür adamlarının sevdiği yerlerden biriydi. Dünyaca ünlü opera sanatçısı Födor Şalyapin, opera sanatçısı Elena Nikolay gibi yabancı konuklar burada Bulgar arkadaşlarıyla sohbet ederdi. Ressam Deçko Uzunov, oyuncu Konstantin Kisimov ve Sofya’nın önde gelen sanat adamlarının buluştuğu uğrak yeri hep “Kazaka” meyhanesiydi. 1944 ihtilalinden sonra meyhanenin bağımsız, serbest ruhu kaybolur ve kapanmak zorunda kalır. O zaman komünist yönetimin zengin ailelere yaptığını o evde de uygular. Ev sahiplerini bir odanın içinda yaşamaya mahkum eder, binanın içine ise taşradan getirdiği ve yönetime yakın olan bir aileyi “kiracı” olarak yerleştirir.

Mariana Melnişka 31 Ekim’de Sofya Kütüphanesinde ikinci basımını tanıtacağı iki kitabında bir birinden güzel evler ve sahiplerinin ilginç hikayelerini bir araya getirdi.


Çeviri: Sevda Dükkancı

Fotoğraflar: arşiv


Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Bulgaristan’ın NATO’ya üye oluşunun 20. yılı

Bulgaristan’ın NATO’ya kabul edilmesi üzerinden 20 yıl geçti. NATO’ya katılma kararınının bir kez daha alınması gerekirse bugün itibari ile ülke vatandaşlarının yüzde 56’sı İttifak üyeliğine “evet”, yüzde 28’i ise “hayır” oyu kullanacak. Buna dair..

Eklenme 29.03.2024 04:30
Rahip Aleksandır Çıkırık

Rahip Aleksandır Çıkırık’ın Edirne’deki çalışmaları meyvelerini veriyor

Balkan harbinin (1912-1913) patlak vermesinden önce, dönemin Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı'nın verilerine göre Trakya bölgesinde 410.724'lük bir Bulgar nüfusu vardı. Edirne Kalesi'nin 26 Mart 1913'te ele geçirilmesiyle Bulgar nüfusun yaşadığı..

Eklenme 28.03.2024 06:10

Ülkemizde 26 Mart Trakya Günü olarak kutlanıyor

26 Mart günü, 2006 yılında ülkemizin resmi takvime Trakya Günü olarak girmiştir. Bu tarihte, 1913 yılında Bulgar ordusu o zamanlar "fethedilemez" olarak kabul edilen Edirne kalesini fethetti. Bu mağlubiyetin ardından Osmanlı İmparatorluğu,..

Eklenme 26.03.2024 15:10