Kasım’ı ve 2011 yılının son ayını Aralık’ı biraraya getiren haftayı uğurladığımız programa hoş geldiniz sefalar getirdiniz!
Geçtimiz hafta ülkede hayat grev ve protestolarla dondu kaldı. Dondu kaldı derken, bunun ardında son derece hareketli saatler ve günler yatıyor, hatta Bulgaristan’ın diğer komşularıyla bağlantıları kesildi.
Bütün bu yürüyüş, gösteri, protesto ve grevler sonuç verecek mi, önümüzdeki hafta hep birlikte göreceğiz... 

Ancak biz bu beraberliğimizde "Misafir evleri, Bulgaristanın turizmdeki şansı.." diyeceğiz.
“Helva, boza, çam sakızı... Helva, boza, çam sakızı...”

Geçen asrın 30’lı yıllarında doğup büyüyenler, köy ve kasaba sokaklarını gezen seyar satıcılarının bu bağırışlarını hatırlarlar. Genellikle satıcılar, bozacı ve helvacı ustalarının genç yardımcılarıdır. Ustalar, tahan helva ve darı unundan bozayı yapıp, kalfalar ürünü satmak için yollara düşermiş. “Çam sakızı” ise komşu ülkelerden getirilirmiş.
Şeker, binlerce yıl önce insanoğlu tarafından keşfedilmiş ancak yerli mutfağımıza geç girmiş. Tarihçilere göre, şeker, önce Hündistan ve Çin’de keşfedilmiş. İsmini M.Ö. birkaç yüz yıl önce almış. Şeker ismi, Sanskrit dilinde “sarkara” olarak biliniyor. Bundan dolayı da Arapçada “sukar”, İtalyancada “zuccero”, Türkçede “şeker”, Almancada “zucker”, İngilizcede “sugar” vs...Yukarda adı geçen dillere yakın da Bulgarca’da “zahar” ismini taşıyor. 20.asrın başlarına kadar şeker ülkemizde kullanılmıyormuş. Tatlı olarak, kurutulmuş meyveler, bal ve kabak yaygınmış. Bazen bala ve meyvelere kabartılmış buğday ekleniyormuş. O günlerde şeker bir luks sayılırmış ve halk onu satın almak için güce sahip değilmiş.“Haftayı uğurlarken” programında Bulgaristan’ın turizmine, keşfedilmemiş güzellklerine yer vermeyi adet bildik. Dünyayı gezmeye ve başka ülkeleri ziyaret etmeye niyettli turistler bazen her yerde görülebilinecek 5 yıldızlı otel yerine, küçük süslü bir köy evini tercih ediyor. Küçük bir misafir evi, güzel doğaya yakın bir ev turistleri daha çok celbedebilir.
Ancak biz başka ülkede yaşıyorsak, bu tür güzel evlerin nerede bulunduğunu ve nasıl bulunacağını , bilemeyiz eğer İnternette buna yer verilmediyse. Turizm uzmanı İrena Şekerciyska, bütütn bu eksikliklere değinirken, Bulgaristanda turizm sektörünün, yabancıların standartlarını karşılamaya gayret göstermeine vurgularken şimdilik bu standartın ülkemizde son derece düşük olduğunu belirtti.
İlk sırada yabancılara uygulanan vize rejimi geliyor. Burada örnek olarak Rus turistler verildi.
Diğer taraftan bazı oteller kış sezonu öncesi telefonlarını açmıyor çünkü otel kapalı. Hal böyle olunca yabancı turst, bilgisayaraındaki tek tuşla deyim yerindeyse “Yunanistan ve Türkiye’ye geçiveriyor.”
Kısa turizm yazımızla bizim de” bu yemekte tuzumuz olsun” dedik..
“Haftayı uğurlarken” programında yolumuz Silistra’nın Pravda köyünden geçecek ve “halk profesörü” ünvanını verdiğimiz Naciye ablamızın mektubuna yer vereceğiz..
Hafta arası razgradın Krivitsa köyünden sevgili Ayriye annemizizn mektubu geldi.
Hafta arası Razgradın Krivitsa köyünden sevgili Ayriye annemizin mektubu geldi. 80 yaşına merdiven dayamış Ayriye annemize dualarla dolu sımsıcak mektubundan dolayı teşekkür ediyoruz.
Güzel türküler özenle seçilmiş ve dikkatinize beğenize sunulmuştur. Buyurun!

Programı hazırlayıp sunan:Şevkiye Çakır