Sofya doğumlu 29 yaşındaki yetenekli ressam Kalina Danailova, Sofya “Penço Slaveykov” Güzel Sanatlar Lisesinden mezun olduktan sonra NBU Üniversitesinde görsel sanatlar alanında lisans yaptı, Milano’da bulunan “Brera” Akademisinin ressamlık bölümünde ise master derecesini bitirdi ve artık 6 yıldır Milano’da oturup çalışıyor.
Günümüzde hayatın çelişkilerini analiz etmeye çalışan genç ressam, yer yüzündeki nüfusun artması ve tabi kaynakların tükenmesi ile ilgili konularda özel hassasiyet gösteriyor. Doğal kaynakların düşüncesizce israf edilmesinin içinde yaşadığımız ekosistemin dengesini bozduğunu öne süren Kalina Danailova doğal malzemelere büyük değer veriyor, plastik eşyanın ise hayatın doğal temposuna boğucu etki gösterdiğini düşünüyor:
“Eserlerimde ahşap ve toprak gibi doğal malzemelerden birçok unsur vardır. Aslında metal valizlerden kurmalar yapıyorum. Bu şekilde iç dünyalarımızı yorumluyorum ve bazen kendi valizlerimize veya evlerimize tıkamaya çalıştığımızı doğayı böylece öldürdüğümüzü göstermek istiyorum. Oysa iç dünyalarımızı valiz haline getirip bu valizlerle zaman ve alan içinde dolaşmamızı istiyorum. Doğayı değil, kendi değerlerimizi ve fikirlerimizi konserve etmemiz gerekiyor. Doğayı içimize kapatmaya çalışmaktansa bizim dışarıya açılmamız lazım”.
Kalina, etrafımızdaki acılara ve değer kaybına da kayıtsız değildir. Kültür, ahlak, aile ve arkadaşlıklar, milletin hafızası açısından önem taşıyan şeylerdir. Dolayısıyla genç ressam geriye dönerek sembolleri arıyor. Figürler, belirli konseptin odağı haline gelerek mesajlar veriyor. Masa, avize, yatak ve günlük hayat nesneleri, birer mobilya olmaktan çıkarak korumamız gereken değerlerin sembolü oluyor resimlerinde. Sahne olarak gösterilen yatakhane, üzerinde akşam yemeği bulunan, fakat kimsesiz bir sofra, harabelerle dolu bir park… Bunlar, geçmişi, aileyi ve masumiyeti unutturmayan şeylerdir Kalina’ya göre. Şimdiki hayatımızda özlemini çektiğimiz bu şeyleri unutmayarak ileriye doğru devam edebiliriz ancak.
“Genel amacım insanları kültür üzerinde düşünmeye itmektir. Yaşamak için buna muhtacız. Resimlerimde yer alan her unsurun belli bir mesajı vardır. İnsanın nereden geldiğini unutmaması gerektiğini düşünüyorum. Çocukluk dönemi, insanın nasıl yetiştiği çok önemli. Yurt dışına gidince de bunu neden yaptığımızı ve neyin peşinde olduğumuzu bilmeliyiz. Çok gezen insan yeni kültürler tanır ve böylece daha zengin olur. Ama vatan hasreti de insanın içinde taşıdığı ve asla silip atamayacağı bir şeydir. Vatan hasretine her kapıldığımda İtalya’da ne yaptığımı, neden orada yaşadığımı hatırlıyor ve böylece kendi kendimi teselli ediyorum” diyor Kalina Danailova.
Çeviri : Tanya Blagova
Fotoğraflar: www.kalinart.com
Yurtdışındaki Bulgar Kültür Enstitüleri'nin başlıca işlevi, Bulgar kültürünün başarılarını tüm çeşitliliğiyle ev sahibi ülkenin izleyicilerine sunmaktır. “Programımız zengin ve renkli olmalı ki herkes kendisi için ilginç bir şeyler bulabilsin” -..
Bulgar okuma evi, halkın maneviyatını ve geleneklerini yüzyıllardır koruyan eşsiz bir kurumdur. Razlog kasabasındaki “Razlog -15 Eylül 1909” okuma evi 115. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Bu vesileyle 30 Eylül'de Rila,Pirin ve Rodop dağları..
Yurtdışındaki yurttaşlarımız için yazılan eski ve yeni metinlerden oluşan repertuvarı ile Avrupa’daki 17 başarılı gösterinin ardından “Masal posta kutusu” edebiyat formatı Avrupa tunesine daha 11 yer ile devam ediyor. Etkinlikte Aleksandır..