Daha antik çağlarda, insanlar ve hayvanlar ortak bir dünyada bir arada yaşıyorlardı ve bu dünyanın izleri, keşfedilen en eski sanatsal etkinlik anıtları tarafından bugün hala korunuyor.
Kuşlar, yırtıcı hayvanlar ve diğer dünyevi yaratıklar, tarih öncesi insanın sınırlı alanında yaşamakla kalmadı, aynı zamanda onun hayal gücüne de sahipti. Bu nedenle görüntüleri ilk olarak mağara resimlerinde, zamanla dini inanış ve uygulamalarda, efsanelerde ve edebi eserlerde yer almıştır.
Sofya Şehir Sanat Galerisi'ndeki son sergi, 1878 Bulgaristan’ın Kurtuluş'tan itibaren 20. yüzyılın ortalarına kadar Bulgar sanatçıların, suluboyalarında, ilüstrasyonlarında, resimlerinde, heykel ve seramik eserlerinde hayvanları bağımsız plastik imgeler olarak nasıl yeniden yarattıklarının izini süren hayvanlara adanmıştır.
“Hayvanlar temasının saf haliyle Bulgar sanatında var olduğu söylenemez – diye belirtiyor serginin küratörü. Lyuben Domozetski ve devam ediyor. Çoğu zaman, natürmort veya manzara gibi diğer türlerle geçiş bölgelerde yer alıyor.
1920'lerin sanatında, birçok sanatçının akademik çalışmaları kapsamında yarattığı, çoğunlukla kuşlardan oluşan stilize dekoratif tasarımlarla varlığı merak ediliyor.
Anımalizm, yani hayvanlar, en saf haliyle heykelcilik sanatında kendini gösteriyor - geçen yüzyılın ilk yarısında, ne yazık ki çoktan yok edilmiş birçok park heykeli yaratıldı. Onlarla ilgili arşivler, bu dönemden itibaren Bulgaristan'da sanatın gelişimine dair ilginç bir nüans gösteriyor.”
Sergide, Bulgaristan sanatının en önemli sanatçılarının birçoğunun eserleri yer alıyor - Vladimir Dimitrov-Maystora, İvan Lazarov, İvan Milev, Konstantin Shtırkelov, Boris Georgiev, İvan Penkov, Georgi Popov-John, İvan Mrkvichka, Yaroslav Veşin, Otto Khoreishi. Görsel anlatım, ikon ustası Zahari Zograf'ın 19. yüzyılın ilk yarısına ait iki eseriyle başlıyor. Onlarla birlikte Uyanış dönemi ressamı, Hıristiyan sanatının kanonlarının dışına çıkıyor.
“ Zahari Zograf, muhtemelen doğadan bir yarasa ve bir gece kelebeği çiziyor– diye Lyuben Domozetski.
Bu eserler, Avrupa Rönesansı'nda Albrecht Dürer veya Leonardo da Vinci'nin eserlerine benzer nitelikte, çevreleyen dünyanın çalışmasında neredeyse bir Rönesans ruhu olan bir tür anlık izlenimi yeniden yaratıyor. Sanatçı, yarasa ve kelebeğin vücudunun tüm kısımlarını çok detaylı bir şekilde resmetmiştir.
Hepsi, resmi resmi olan ikon ressamından farklı olup dünyanın nasıl oliyor.”
Bulgar sanatçılar, çoğunlukla doğadan olmak üzere hem evcil hem de vahşi hayvanları tasvir ediyor ve eserlerinin özelliği özgürlük ve rahatlıktır. Belgeler, Güzel Sanatlar Akademisi'nin ihtiyaçları için, öğrencilerin dekoratif projelerinde yeniden yaratmaları için doldurulmuş hayvanlar satın alındığını gösteriyor.
“Bulgar sanatçıların Balkan savaşında ve Birinci Dünya Savaşı'na katılımıyla ilgili eserler var, burada at, öküz ve köpek olmak üzere, insanla birlikte onun sadık yoldaşları da yer alıyor.
Ayrıca Bulgaristan’ın Kurtuluşu’ndan kısa bir süre sonra Sofya'da ilk hayvanat bahçesi kuruldu ve burası sanatçılar için çekici bir yer haline geldi. Orada doğadan vahşi hayvanları veya egzotik faunanın temsilcilerini çekme fırsatına sahipler, sanatçı Iliya Petrov tarafından böyle bir çalışma döngüsü yaratıldı.”
Her çalışmada, yeniden yaratılan görüntüye karşı yalnızca bir tavır ve sevgi görülemeyeceğini, aynı zamanda yazarın ona bir ruh vermiş gibi olduğunu söylüyor Lyuben Domozetski ve şöyle devam ediyor:
“ Bazı sanatçıların hayvan renklerinin ve formlarının dekoratif nitelikleriyle daha çok ilgileniyor. Ve diğer çalışmalarda, belirli bir duygusallık göze çarpıyor, örneğin, Hristo Berberov'un "Sakat Köpeğimiz" eserinde olduğu gibi”
“ Serginin diğer mesaj ise hayvanlara ve doğaya karşı davranış, ilgi ve sevgi ile özel bir davranışa çağırıyor„ diye sözünü tamamlıyor Lyuben Domozetski.
Sofya Güzel Sanat Galerisi’ndeki sergi 16 Temmuz 2023 tarihine kadar açık kalacak.
Foto: Facebook/ СГХГ SofiaCityArtGallery, Diana Tsankova
Türkçesi: Şevkiye Çakır
Bulgaristan’ın güneydoğusunda yer alan Debelt köyüne yakın Deultum Roma kolonisinin güney nekropolisinde son derece nadir ve değerli bir cam şişe bulundu . Arkeoloji sitesi аrchaeologia-bulgarica haberine göre şişeyi eşsiz kılan şey , üzerinde..
M. Şükrü Hanioğlu’nun “Atatürk- Entelektüel Biyografi” kitabı “Atatürk- İdeolojiler Tarihi” adı altında Bulgarca okurlarıyla görüşecek. Prof. Hanioğlu’nun kitabı 6 Ekim tarihinde Sofya “Sv. Kliment Ohridski” Üniversitesinde tanıtılacak...
Yazar, tercüman, gazeteci, Arnavutluk’ta Ulusal Azınlıklar Komitesi’nde Bulgarların temsilcisi Milena Selimi, Bulgar edebiyatını, kültürünü, değerlerini ve geleneklerini yılmadan tanıtmaya devam ediyor. Mesleki hayatındaki en son başarısı ise Georgi..
On yıllardır Almanya’da yaşayan Emilia Juecker’in sözlerine göre “Bulgarlar dünyayı süslüyor”. Hamburg’ta 30 Kasım’da soydaşlarımızı bir araya getirecek..