Ülke vatandaşlarının üçte biri piyasada sunulan gıda maddelerine güvenmiyorlar

Eklenme 20.07.2011 09:19

Vatandaşların gıdada zararlı madde, hatta zehir birikmesinden dolayı duydukları tedirginlik derecesi bakımından Bulgaristan, AB’nin ilk 5 ülkesi arasında yer alıyor.

Photo: Veneta Nikolova

19. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Alman filozof ve antropolog Ludwig Feuerbach’ın “İnsan ne yerse odur” sözü, çağdaş insan için de geçerlidir. Ancak günümüzde her gün tükettiğimiz yiyeceklerin içinde nelerin bulunduğuna emin olamayız. Yediklerimiz ne ölçüde taze, kaliteli ve faydalıdır sorusuna tek anlamlı cevap vermek imkansızdır. Eurobarometre tarafından yapılan bir anketten alınan sonuçlara göre ülke vatandaşlarının üçte birinden fazlasının tabaklarına gelen gıdaya güvenmedikleri, yüzde 84 gibi büyük bir bölümünün ise zehirlenmekten korktukları hususu, aslında hiç te şaşırtıcı değildir. Araştırmaya göre vatandaşların gıdada zararlı madde, hatta zehir birikmesinden dolayı duydukları tedirginlik derecesi bakımından Bulgaristan, AB’nin ilk 5 ülkesi arasında yer alıyor. Bu durumda Bulgar tüketicisi mi aşırı derecede kuşkuludur, yoksa endişeye gerçekten yer mi var sorusu beliriyor.

Gıdanın içindekilerinin okunamayacak kadar ufacık harflerle yazılı olduğu rengarenk ambalajlarda saklanan hormon, antibiyotik, GMO, pestisid, konservant, renkledirici ve saire şüpheli maddeler, çağdaş insanın sağlığı için tehdit oluşturuyor. Avrupalıların yüzde 30’luk bölümü gıda maddelerinin sağlanması amacı ile hayvan klonlanmasından korkarken diğer üçte birlik bölümü, cıvalı balığa veya dioksinli domuz etine rastlamaktan endişe ediyorlar. Ülkemizin vatandaşları ise en çok yumurtada salmonela bakterisinden ve meyve, sebze ile hububatta pestisid kalıntılarından korkuyorlar.

Gıda Güvenlik Ajansının yetkilisi dr. Lübomir Kulinski, bu yöndeki Avrupa mevzuatı titizlikle uygulandığı için böylesine büyük endişeye yer olmadığını belirtti. Ajansın yaklaşık 3000 çalışanı, her gün önümüze gelen gıda maddelerinin kalitesini denetlemek üzere ülkeyi devamlı dolaşıyorlar. “Sorun budur ki, bazı tarım üreticileri, meyve ve sebzelerine uyguladıkları maddelerin karantina süresine uymuyorlar. Müfettişlerimizce yapılan ani bir denetim durumunda da bütün ihlaller gün yüzüne çıkıyorlar. Sık sık laburatuar araştırması sonucu sebzelerde pestisidler buluyoruz. Yani üreticiler, pestisid maddelerinin etkisi geçmeden ürünlerini piyasa sürmeye acele ediyorlar. Dolayısıyla özellikle de yaz mevsiminde borsa ve Pazar yerlerindeki kontrolümüzü yoğunlaştırıyoruz. Bulgar etine gelince ise etimizin hiçbir bakımdan diğer birlik ülkelerinde sunulan etten geri kalmadığını söyleyebilirim. Üstelik tüm mezbaha ile et işletmelerimiz, üye ülkelerle ticaret konusunda AK ‘ndan onay almış bulunuyorlar ” diyor Lübomir Kulinski.

Tükettiğimiz tüm gıda maddelerinin yüzde 100 arı, tazı ve sağlıklı olduğuna dair teminat vermek dünyanın hiçbir yerinde mümkün değildir. Ancak bu yönde bazı gıda maddelerinin üretimine ilişkin getirilen Bulgar Devlet Standartı BDS önemli katkılar sağlıyor. Daha yüksek fiyatına olsa da artık “Stra Planina” standartında et satın almak mümkündür . Ekmekle ilgili “Bulgaria” standartı uygulamaya konuldu. Bu standartta yapılan ekmeğin içinde konservant, renklendirici ve pekiştirici madde olmadığından, yalnız maya, un, tuz ve suyun bulunduğundan emin olabiliriz. Süt ürünlerine dair de devlet standartı getirildi.
Bu arada Eurobarometre verilerine göre gıdanın güvenliği ve kalitesi ile ilgili kaygılar, insanımızı bol sofradan vazgeçirmiyorlar. Avrupalıların büyük bir bölümü için olduğu gibi, Bulgaristan vatandaşları için de yiyecekler ve beslenme karşı konulmaz bir zevk kaynağıdır.

Çeviri: Tanya Blagova

По публикацията работи: Veneta Nikolova

Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!