Hayalleri gerçekleştirmek için riske atılmak değerdir! Ülkemizde en büyük yerli sığır sürüsüne sahip çiftçi Beti ve Niki Vasilev ailesinin kaderi işte bunu ispatlıyor. Macarovo bölgesinde, Rodopların kucağında aralarında Gorno pole köyünün de bulunduğu unutlmuş birkaç köy bulunuyor. İşte bu ıssız cennet köşesinde Beti ve Niki’nin “Divata ferma”(Yaban çiftliği) ismini taşıyan çiftliği ve misafir evi bulunuyor. Doğayı ve köy hayatını sevenler için Gorno pole çoktan uğrak yeri olmuştur. Çiftlik sahibi Beti, şunları paylaşıyor:
© Fotoğraf: Veneta Nikolova
“Genellikle insanlar, şehirde daire satın almak için inek bakıyorlar. Bizler ise Plovdiv’teki anne-babamızın dairesini inek satın almak için sattık”
Herşey 90’lı yılların sonunda başlıyor. O yıllarda genç çift, başarı adına riske atılıyor. Emlak satışından kısa zaman sonra Bulgaristan, banka inflasları, hiper enflasyon, levanın değer kazanması gibi özelliklere sahip ağır bir ekonomik krizin pençesine düşüyor. Beti ve Niki, ilk etapta 16 inek satın alıyorlar, onlardan daha ilk ayda 8 tanesi ölüyor. Beti” Satın aldığımız inek cinsi, buradaki iklim şartlarına uyum sağlayamadı.” diye anlatıyor. Bu nedenden dolayı çiçeği burnunda çiftçiler, iki yerli cinsten Rodopsko sivo (Gök inek) ve Rodopskı kısorogo (kısa boynuzlu) sığır cinsi yetiştirmeye karar veriyor. Onların bu seçimi başarıya götüren anahtar oluyor.
© Fotoğraf: Veneta Nikolova
Beti, anlatmaya devam ediyor:
“Bizim sürüler, Bulgaristan’nın en eski iki inek cinsinden oluşuyor. Bu iki cins, yokolmaya yüz tutmuş ve bundan dolayı, onların en büyük sahibi olduğumuzu gururla açıklıyoruz. Sürüde yaklaşık 400-500 inek var. Hergün yeni buzağlar doğuyor, ancak çoğu ölüyor, çünkü kurtlar onları yiyiyor. Burada herşey yaban doğanın kanunlarına göre gelişiyor. Amaç, doğanın işlerine ve hayvanların hayatına oldukça daha az karışmaktır. Onlar aynen karacalar gibi doğup, özgürce yaşıyorlar. Küçük yavrularını bir hafta boyunca ormanda yaprakların arasında gizliyorlar. Ve bütün bunları bizim konuklarımız görebiliyor.!”
Beti ve Niki, bu yaban doğanın küçük cennet yerinde 4 çocuğunu yetiştiriyorlar. Onlar temiz havada, kaos ve büyük şehrin kargaşasından uzakta, büyüyorlar. İşte oradaki bahçe, 4 ve 5 yaşındaki küçük kızlarımız Kali ve Ali’nin eseridir.” diye anlatıyor Beti.
Aslında girişimci aile, misafirlerini otelde uzun zaman tutabilmek için en güvenli yolun onlara tüm komforu ve eğlenceyi sağlamaktan geçtiğinin farkında .
© Fotoğraf: Veneta Nikolova
Beti’yi dinliyoruz:
“Burada başka bir eğlence biniciliktir-4 atımız var. Yaban atlarını ilmikle yakalamak da eğlencelerden bir tanesi. Yakındaki Macarovo köyünde ise konuklarımız Arda nehrinde altın arıyorlar. Kumlar arasında küçük tanecikler gizleniyor. Çocuklarımız , Macarovo’dan bay Strahil’in “gavanka” ile kumlar arasında altın nasıl bulabilecklerini anlatmasına bayılıyorlar. Burada çeşit çeşit mineraller de bulunuyor.”
Buraya gelen konuklar, misafir evinde herşeyin dışında onlara sağlıklı, lezzetli yemeklerın sunulacağı da da şüphe taşımaz. Çünkü “Divata ferma”(Yaban çiftliği)’nin menüsünde sadece mis kokulu baharatlarla ve organik ürünlerle hazırlanan ev yapımı yemekler yer alıyor!
© Fotoğraf: Veneta Nikolova
Yemek konusunda Beti şunları paylaşıyor:
“Çiftliğimizin özel yemeği, dana eti dolma kabak. Burada dana eti ise hem taze hem de hiçbir markette göremeyeceğiniz pembe rengtedir. Bununla birlikte saraylı tatlı, tavuk katma, tavşan böreği de yapıyorum. Böreğimiz bulgur veya pirinçle oluyor. Misafirlerimiz için yakındaki ormanda “dana çevirme” yapıyoruz. Aslında “dana çevirmesi” son derece lezzetlidir.”
© Fotoğraf: Veneta Nikolova
Beti ve Niki başkalarına da örnek oldu. Gorno pole köyünde daha iki misafir evi açıldı. Böylece, yerli girişimciler sayesinde terkedilmiş köy, yavaş yavaş hayata dönüyor. Misafirler için ise, buradaki tatil, tam bir maceraya dönüşüyor.
© Fotoğraf: Veneta Nikolova
Türkçesi: Şevkiye Çakır
“Nova” TV’ye konuşan Turizm Bakanı Evtim Miloshev , “Önümüzdeki kış sezonunda Bulgaristan'a 2 milyondan fazla yabancı turistin gelmesi bekleniyor” dedi. Bir günlük ve transit geçişler de dahil olmak üzere, toplam yabancı ziyaret sayısının..
Nikopol (bir zamanlar Niğbolu) kentini “Asırların şehri” olarak adlandırıyorlar. Roma İmperatoru Marc Avrelius döneminde 169. yılında, yani 2. yüzyılda ortaya çıkan kent, 629 yılında Bizans İmperatoru Nikifor 3. Foka tarafından ele geçiriliyor...
Doğu Rodoplar’ın büklümlerinde saklı olan Pçelarovo köyünde anlatılan rivayete göre eskiden bölgede bulunan asırlık meşe ormanları ve ceviz ağaçlarının kovuklarında yaban arıları kendilerine yuva yaparmış. Köyün adından da anlaşılacağı üzere..