Çömlekçilik, dünyanın var olduğundan bu ayan en eski el sanatlarından biridir. Çanak çömlekler, daha taş devrinin sonunda kullanılmaya başlanmış. Balkan Yarımadası için bu dönem MÖ 6000 yılından 4000 yılına denk geliyor. Eski Balkan ülkeleri, çömlekçilik teknolojisini iyi biliyormuş. Topraktan yapılan çanak çömlekler, düğün ve cenaze törenlerinde kullanılıyormuş. Aynı zamanda günlük hayatta da önemli yere sahiptirler. Bulgaristan topraklarında yaşayan Traklar, MÖ 7. ile 6. asırlarda elle çanak çömlek yerine tekerleği kullanmaya başlamışlar. Islav ve eski Bulgarların Balkanlara yerleşmesiyle Trak çömlekçliği zenginleşiyor ve bu alanda Bulgar ekolün temelleri atılıyor.
© Fotoğraf: Anna Kapitanova
Bulgar devletinin kurulmasından yaklaşık 2 asır sonra, başkent Preslav’ta usta çömlekçilik ün kazanıyor. 12. ve 14. asırlar arasında Bulgar seramiği aktif bir şekilde gelişiyor. Bu dönemde geometrik şekildeki bitkiler ağır basıyor.
© Fotoğraf: BGNES
© Fotoğraf: arşiv
Hayvan ve insan figürlerimne çok nadir rastlanılıyor. Bu dönemde yeşil, sarı ve kahve renkleri hakim. Osmanlı esareti dönemde çömlekçilik bir düşüş yaşarken 17. asırda canlanmaya başlıyor. 1911 yılın da ise Kuzey Bulgaristan’ın Troyan şehrinde çömlekçilik okulu açılıyor. Bugün okul Hационална гимназия за приложни изкуства „проф. Венко Колев” ismini taşıyor yani Ulusal Uygulamalı Sanatlar Okulu. Okul müdürü Doktor İliyan İliyev, okulun, çömlekçilik alanında Bulgar geleneklerini ne şekilde yaşattığına dair şunları paylaşıyor:
“Bu tür okulun avantajı şundan ibaret: bizler çocukları sadece yüksek okullara girmek için hazırlamıyoruz. Tabii ki, birçok öğrencimiz yüksek sanat okullarında veya diğer okullarda eğitimine devam ediyor, ancak okuldan mezun olduktan sonra çocuklarımız profesyonel olarak hemen işe başlayabiliyorlar. 5 yıl boyunca öğrencilerimiz hem teoretik açıdan bilgi sahibi oluyor hem de tecrübe sahibi. Kriz zamanında bile, başarıyla kendi ürünlerini satıyor, kendi işini kurup fabrika açıyorlar ve başka insanlara da iş sağlıyorlar.
© Fotoğraf: BGNES
Bulgaristan çapında bir tek Troyan şehrinde seramik bölümü lise düzeyinde okutuluyor. Şehir, çömlek üretimi için kil, toprak açısından zengindir. Çanak, çömlekler ayak tekerleği ile yaplıyor ve daha sonra özel fırınlarda pişiriliyor. Günlük yaşamımızda kullanılan tabak, bardak, çanak çömlek, vazo ve saksılar üretiliyor. Doktor İliyev, “Troyan çömlekçiliğin özelliği Troyan damla süsüdür. En sık bu süs kullanılıyor” diye anlatıyor.
Hemen hemen her evde yemekleri korumak için çanak çömlek var. Onlar her eve sıcaklık ve rahatlık getiriyor. Geleneksel Bulgar mutfağını sergileyen lokantalar genellikle Troyan seramiğinin ürünü olan tabaklarda serviz yapıyor. Bugün çömlekçilik heykeltraş ve resim gibi sanatlarla yan yanadır. Bu alanda çalışan sanatçılar birbirinden güzel ve farklı ürünler yaratıyor.
© Fotoğraf: Mariya Peeva
“Bizler ulusal ve uluslararası düzeyde birçok plener, sempozyum ve sergiye katılıyoruz.-diye belirtiyor okul müdürü Doktor İliyev ve şöyle devem ediyıor.” Fransa ile iyi ilişkilerimiz mevcut. Petra şehrinde katıldığımız bir sergiden sonra Yunanistan’dan meslekdaşlarımız bize ziyarete gelecek bugünlerde. Büyük ihtimalle lisemiz baharda iade ziyaretinde bulunacak. Sanat, evrensel olma özelliğine, ulusal sınırları aşma gücüne sahip. Sanata söz gerekmiyor. Önemli olan genç sanatçıların veya bizim gibi olgun sanatçıların insanların kalbine ulaşmak için güçlü olmalarıdır”
© Fotoğraf: BGNES
Ulusal Uygulamalı Sanatlar Okulunda ülkenün her köşesinden öğrenci okuyor. Müdüre göre çömlekçilik sanatına karşı ilgi hiç bir zaman tükenmeyecek.
Troyan, Gabrovo, Aytos, Varna Businsti vs, bölgelerde olduğu gibi Bulgaristan’ın her köşesinde bulunan çömlekçi atölyelerin dışında, çömlek ustaları yeteneklerini farklı kültür etkinliklerde de sergiliyor. Her yıl, Gabrovo’nun Etnografya Kompleksi” Etıra” birçok el sanat ustasını biraraya getiriyor. Uluslararası El Sanatları Fuarında sadece çömlek ustaları değil, diğer el sanat ustaları kendi ürünlerini sergiliyor.
© Fotoğraf: wikipedia.org
Türkçesi: Şevkiye Çakır
Eylül ayında Biz nehrin çocuklarıyız” festivalini düzenleyen bir sivil toplum kuruluşu, Plovdiv belediyesi ile yeniden işbirliği yaparak doğadan ilham alan çocuk resimlerinden oluşan özel bir sergi düzenliyor. Plovdiv sakinleri ve konukları,..
Dokuzuncusu düzenlenen “Metroda Şiir” etkinliği bugün başlayıp 23 Aralık tarihine kadar devam edecek . Sofya’daki Polonya Kültür Enstitüsü’nün girişimiyle düzenlenen etkinlikte, başkentliler ve misafirleri, metro vagonları ve istasyonlarında,..
"Gel, gel, ne olursan ol, yine gel, İster kafir, ister mecusi, İster puta tapan ol, yine gel, Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da, yine gel... Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz.....