Bulgaristan’ın beş asırlık Osmanlı esaretinden kurtuluşunun 135. yılını kutluyoruz. 3 Mart tarihinde ülkemiz Milli Bayramını kutluyor. Bundan 135 yıl önce İstanbul yakınlarında San Stefano /Yeşil köy/’de 1877 - 1878 yılları arasında yürütülen Rus-Türk harbine son verilir ve Bulgar devletinin yeniden yapılanmasına şartlar yaratılır. Aslında bu tarihe götüren yol bir asır devam eden ulusal ve uyanış ve özgürlük savaşlarından geçer. Kurtuluşa bütün Güneydoğu Avrupa’da meydana gelen kriz de belirli zemin hazırlar. 1875 yılında Bosna ve Hersek’te bir ayaklanma patlar. Bulgar devrimcileri bizde de bir ayaklanmanın zamanı geldiği kararı alırlar koşulların elverişli olduğu görüşündedir. Bulgaristan radyosuna verdiği demeçte bu dönemi Bulgar Bilimler Akademisi Tarihsel araştırmalar enstitüsünden prof. İliya Todev şöyle yorumluyor:
‘Onların görüşüne göre ayaklanma düzenlenmelidir. Sadece ayaklanma ile Bulgar sorunu çözüm bulabilir ve Bulgarlar kendi devletini yeniden yapılandırabilir. Bu karara bağlı olarak 1875 yılının yaz aylarında ilk önce Stara Zagora’da Eylül ayında ayaklanma örgütlenecektir. Fakat bu ayaklanma dar kapsamlı kalır , iyi bir şekilde hazırlanamaz. Bu başarısızlığa rağmen Bulgar Merkez Devrimci Komitesinden devrimciler vazgeçmezler, 1876 yılının ilk baharında yeni bir ayaklanma üzerinde hazırlıklara başlarlar. Nisan ayaklanmasının kapsamı çok daha geniştir. Karşılarında sayı bakımından kat kat daha fazla olan düşman savaş meydanında isyancılara pek fazla başarılar elde etme şansı bırakmaz, ayaklanma kana batırılır, halk baskılarla eziyete uğratılır.Ama bütün bunlara rağmen Nisan ayaklanması rolünü oynar ve bundan dolayı bir başarı sayılır’.
Nisan ayaklanması Doğu krizini daha da derinleştirir.Acımasızca bastırılmasından dolayı Bulgar sorunu bu krizin merkezindeir.Kurbanlar ve Bulgar davası konusunda Viktor Yugo, Dostoevski, Turgenev, Garibaldi gibi ünlü kişiler görüşlerini ifade eder.Büyük Güçler konum belirleme zorundadır ve böylece Rus-Türk Savaşına gidilir ve bu savaş Bulgaristan için Kurtuluş savaşına dönüşür. Büyük Güçlerin sorunun askeri açıdan çözümüne yönelik konumu tek taraflı değildir.Prof.Todev: ‘O sırada Doğu krizinin derinleşmesinden esasen yararı olan Bismark’ın Almanyası’dır.Bismark bir kez Fransa’yı yenmişti, ikinci kez de bunu yapmak ister ve öncelikle Rusya’nın dikkatini çekmek ister. Öte yandan Avrupa’da dengeleri güçlü bir Fransa sağlar. Avusturya – Macaristan statükonun gözden geçirilmesi yanlısı, Balkanlar’da çıkarları mevcut, bölgede etkisini genişletmek ister. ‘ diyor ve şöyle devam ediyor:
‘İngiltere’nin konumu çok ilginç. İngiltere bu statükonun gözden geçirilmesine karşıdır.O sırada İngiltere’de muhafazakarlar hükümeti iktidardadır. Başbakan İse Bencamin Dizraeli. İşte bu adam kesin olarak Rusya’nın Balkanlar’da savaş yürütmesine karşıdır. Aynı ülkede liberaller ise Gladstoun önderliğinde yoğun ve uzun vadeli bir kampanya başlattır.Bu kampanya ‘Bulgar agitasyonu’ adıyla tarihe yazılır. Nisan ayaklanmasının gaddarca bastırılmasından sonra İngiliz Liberaller Türkiye’yi himayesi altına alan Dizraeli hükümetinin izlediği politikya karşı çıkarlar.Böylece Osmanlı İmparatorluğunun en büyük müttefiği olan İngiliz muhafazakarlar tesirsiz bırakılır.’
Kırım savaşında yenilgiye uğramasından 20 yıl sonra Rusya Büyük Güçlerin birleşmiş bir şekilde karşısına çıkmaktan korkmaktadır.Bundan başka Rusya yeni bir askeri çatışmaya girmek için kendisini pek hazırlıklı hissetmez. Rus toplumu ikircimdedir.Savaş karşıtları ekonomik sorunların mevcut olduğu sırada savaşa gidilmesine karşıdır. Orduda aynı zamanda reform yapılmakta , yeniden silahlanma henüz tamamlanmamış. Slavlar yanlıları fakat çok daha güçlüdür.Prof.Todev: ‘İmparator 2.Aleksandır hassas bir kişi, Bulgarları tanır ve sever, onların geçmişi ve yaşamı ile yakından ilgilenir.Aynı zamanda Kırım sendromundan korkar.Şansölye ve dışişleri bakanı olan Prens Gorçakov’un Rus politikasının belirlemesinde büyük rolü vardır. Kendisi barışçıl çözüm yanlısı , konferanslar, ‘Avrupa konseri’ çerçevesinde faaliyetleri destekler.Çariçe fakat kesin olarak savaş açılmasını ister.’
1876 senesinin sonunda ve 1877 yılının başlarında İstanbıl’da o zaman Büyük Güçlerin büyükelçileri Doğu sorununa adanmış bir konferansta bir araya gelir.Osmanlı hükümeti konferansta varılan kararları reddeder.Bu kararlar toprak değişiklikleri, özerk bölgelerin oluşturulmasını içerir.Mart ayında Büyük Britanya başkentinde Londra protokolü imzalanır.Bu Osmanlı İmparatorluğunu etkilemek için son diplomatik denemedir. Böylece Rusya Büyük Güçler’den yeşil ışık alır ve Çar II. Aleksandır Osmanlı İmparatorluğuna 24 Nisan günü savaş açar. Harb seyrinde dramatik anlar yaşanır, kitle kahramanlıklar tarihe yazılır : Stara Zagora , Şipka, Pleven savaşları.Prof. Todev devam ediyor:
‘Eninde sonunda Rusya savaş alanında parlak başarı elde eder. Pleven fethedilir, Balkan geçilir, o da zor kış koşullarında.Gerçekten mükemmel bir askeri operasyon. Bundan sonraki bir kaç büyük çatışmada da Rus ordusu zafer kazanır. Aslında Türkiye yıkılır.Ve müdahale ederek Türkiye’yi daha da büyük yıkımdan kurtaranlar öncelikle İngiltere ve kısmen Avusturya - Macaristan olur.’
Bulgarlar kendi kurtuluşuna aktif bir şekilde katılırlar. Rus ordusunda Gönüllü birlikler yer alır, çeteler örgütler, istibaharat, para ve tıbbi yardımlarıyla katılır. Halk da yoğun olarak gıda ve barınak ile yardım eder.
Savaş sahnesinde Avrupa gazetelerinin mühabirleri savaş eylemlerinin haberlerini verir.İlk etapta Avrupa basınında Rusya’nın savaşıyla ilgili olumlu konumu yer alır.Nisan ayaklanmasından sonra bir hümaniter davanın destekleyicisi olarak algılanır. Fakat Rusya’nın İstanbul’a doğru ilerlemesini ve herkesi ezdiğini görünce ve Boğazlara ulaşabileceği anlaşılınca bazı eski endişeler yeniden meydana gelir.Avrupa’nın dengesi bozulmak üzeredir.
Prof. İliya Todev devam ediyor:
‘İngiltere filosu Marmara denizine ulaşır ve İstanbul’u fethederler ise Rusya’ya savaş açacakları tehditinde bulunur. Ve Rus toplumunun ve şahsen İmparatorun en büyük korkusu olan Kırım Koalisyonu ufukta belirir. Ve böylece Rusya San Stefano barış anlaşmasını imzalamak zorunda kalır.Aslında bu anlaşma bir ön belgedir ve bundan dolayı yeniden gözden geçirilmesi kolaylıkla sağlanır.Bu da olur. Büyük Güçler Berlin kongresinde toplanır ve işte bu anlaşmada büyük değişiklikler yapılır. Kuzey Bulgaristan ve Sofya sancağı Bulgaristan Prensliği olur.Stara planina dağının güneyindeki bölge Osmanlı İmparatorluğunun özerk bölgesi Doğu Rumeli olur. Makedonya ve Odrinska Trakya Sultana iade edilir. Ve bundan sonra bir devlet oalrak birleşmek Bulgarlar için ulusal ideale dönüşür. Rus Türk savaşından yedi yıl sonra Kuzey ve Güney Bulgaristan birleşir.Bundan sonraki asırda ülkemiz bir kaç savaşa daha katılır. Hepsi de yine bu ideal peşinde. Bazen başarılı olur, bazen yenilgiye uğrar. Kurtuluş fakat Bulgaristan’a Avrupa yollarını açar. Kurtuluştan sonra ükemizin Parlamentosu kurulur, anayasası yazılır, başkentte ve ülke içinde idarenin oluşturulması başlar,Fabrikalar, karayolları ve demir yolları inşaa edilir, tarım modernize edilir, Avrupa tipinde eğitim ve kültürel kurumlar ın meydana gelmesi için şartlar yaratılır.
Türkçesi: Müjgan Baharova
En önemli sabit sonbahar Hristiyan bayramlarından biri Baş Melek Mikail ve büyük melekler Cebrail, Rafael (İsrafil) Uriel, Salatiel, Yehudiel ve Varahiel ’e adanan Arhangelovden ( Büyük melekler günü )'dir. Ortodoks geleneğinde karanlık..
İslâm dini , insanın Yaradan Rabbi ile ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu kurallara genellikle ibadet kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak İslâm, aynı zamanda Allah’ın kulları arasındaki ilişikleri, yani insan ile insan arasındaki..
Ortodoks Kilisesi 26 Ekim’de en büyük Hristiyan şehitlerinden biri olarak kabul ettiği Selanikli Aziz Dimitrios’u anıyor. Ülkemizde Aziz Dimitrios’un adı 13. yy’da Tırnovgrad’da Bizans’a karşı ayaklanması soncu İkinci Bulgar Çarlığının kuran Asen ve..
Meryem Ana'nın Tapınağa Giriş Yortusu (Vıvedeniye Bogorodiçno),Ortodoks dünyasının en eski ve saygın bayramlarından biridir. Patrik Tarasius döneminde 8...