Varna’da 1972’de elektrik direk için kazım işleri yapılırken , toprak altından sarı madenden küçük parçacıklar çıkar. Bu objelerin dünyada en eski işlemiş altın olduğu ortaya çıkar. Karadeniz İncisi Varna kentinde daha ne tür gizemler saklı? Denizi, altın kumu, güneşi, güzel iklimi ve maden sularıyla turistleri çeken şehirde bizi daha neler bekliyor?
© Fotoğraf: bg.wikipedia.org
“En eski altın parçaları bulmadan önce, Varna’nın tarihinin MÖ.6. asıra dayandığı iddia ediliyordu. Milet’ten göçebelerin kurduğu kentin aynısı karşı kıyıda da kurulmuş-Odessa. Varna’nın en eski semtinin adı da Odesos. Bu bölgelerde yaşamış insanlarla ilgili ilk bulguları 12 bin yıl öncesine dayanıyor. Yakınında bulunan Provadiya kentinde çıkan ve yer genişliği 3 metreye kadar varan taş duvarların Varna Halkolit/ Bakır Çağı/ Mezarından eski altını muhafaza etmek için kullanıldığı tahmin ediliyordu. Fakat son arkeolojik kazılar tarih kitaplarını değiştirecek türden. Geçmişte tuz altından pahalıymış. O dönemlerde ise Provadiya’da dev oranda tuz üretiliyormuş. Günümüzdeki altın külçeye benzer tuz külçeler yapılırmış. MÖ. Altın sadece prestij içinmiş. Alış veriş ve para birimi olarak altın kullanmazmış. O günlerin para değerindeki aracı tuz külçeleriymiş. Avupa’nın en eski bu deniz kentinin oluşmasına sebep veren tuz kaynakları olur.
Altından pahalı olunca tuz, yerli halkın da alım gücü artmış olmalı ki, günümüzde Varna Arkeoloji Müzesinde 294 mezarda bulunan birçok artefakt sergilenir. Bazıları tamamen altından yapılmış takılar da var. Mezarlıklarda kilolalarca altın bulunmuş, bakır ürünler, bıçak ve kesici aletler ve dönemin ana zenginliği- seramik objeler bulunuyor.
Varna yakınına bulunan 3 metre uzunluktaki tarihi bir kayık, tahtadan yapılma ve kölelik dönemlerinde kullanılan bir ulaşım aracı olduğu saptanır.
© Fotoğraf: www.retrobulgaria.com
Bölgeden farklı medeniyetler, farklı kabile ve uluslar geçmiştir. Varna kıyısında denizde Sv.Georgi ve Galata burnu geçmişten günümüze harika efsaneler taşıyor. Bu efsaneler her zaman gerçek aşk hayaller ve aşk hasretiyle kaplı. Deniz Kızı Galateya bir çobana aşıktır, fakat kızı Polifem adında tek gözlü bir yaratık sever.Burada hikaye farklı yorumlar ve öykülerle sürer. Asıl amaç-galip çıkan aşk olsun!
© Fotoğraf: BGNES
Şehrin güneybatısında Roma termalleri bulunuyor. Antik dönemde Odesos kendi parasını kesme şansına sahip. Hamamlar, artık kaplıca yerinden ziyade, alış-veriş, mağazalar, depolar merkezi de olarak, şehirn canlılığına katkısı olmuştur. Varna’da Roma Termalleri Balkan Yarımadasının en büyük, Avrupa’nın 4. büyüklükteki tarihi termal merkezidir. İçindeki sarnıçlar, su mekanizmaları, hamamda kent dedikodu ve sohbetlerinin döndüğü banyonun salonları ve soyunma odaları bugün bir mimari dahi olarak algılanıyor.
© Fotoğraf: www.retrobulgaria.com
Zamanla bu termal banyo sefaları denize de aktarılır ve güzel Varnalı kızlar ilk defa üzerine mayo giyip, denize girer ve güneşlenir. 1889 yılında Varna’da ilk büyük deniz suyu banyoları yapılır. Hamamların kadın ve erkek kısımları var. Denizin dibine çakılmış demir raylar üzerinde bir kabin monte edilmiş. Köprüden geçer ve denizin üzerindeki kabine varıyorlar, diğerlerin gözlerinden uzak, denize giriyorlar...Deniz ve plaj alışkanlığı zamanla değişir. Erkekler dizlerine kadar uzun siyah şort giyer, kadınlar ise plaj pijaması adında bir mayo- siyah yün gömlek ve altta dantelli balon külotlar giyilir. Üzerine de halat giyilir ve bu kostüme “plaj pijaması” adı konulur. 1921 yılında belediye Varna’yı deniz sayfiyesi ilan eder.
© Fotoğraf: www.retrobulgaria.com
Turistler çoğalır, şehir zenginler. 1926 yılında ilk folklor müzik şölenleri yapılır. Zamanla bu müzik etkinlikleri “Varna yazı” müzik festivallerine zemin yaratacaktır. Varna’nın sanatsal çehresine ayrı bir atmosfer katar müzik. Bu etkinlik için o yıllarda alınan “Playel” royali halen şehrin tarih müzesinde sergilenmektedir.
Bugün şehir akvaryum, plaj, Yunus balığı merkez- Delfinaryum, etkinlikler, konserler, sergi salonlar, spor imkanları sunuyor. Turistler, yaz tatili ve muhteşem denizin yanında Eski Varna şehrinin atmosferinin de yakalayabilir!
Türkçesi: Sevda Dükkancı
Nikopol (bir zamanlar Niğbolu) kentini “Asırların şehri” olarak adlandırıyorlar. Roma İmperatoru Marc Avrelius döneminde 169. yılında, yani 2. yüzyılda ortaya çıkan kent, 629 yılında Bizans İmperatoru Nikifor 3. Foka tarafından ele geçiriliyor...
Doğu Rodoplar’ın büklümlerinde saklı olan Pçelarovo köyünde anlatılan rivayete göre eskiden bölgede bulunan asırlık meşe ormanları ve ceviz ağaçlarının kovuklarında yaban arıları kendilerine yuva yaparmış. Köyün adından da anlaşılacağı üzere..
“Kabak diyarı” olarak bilinen Sevlievo’da Sonbahar Panayırı kapsamında düzenlenen Kabak Festivali, “Renkli Kabak Düşleri” adı verilen eğlenceli atölye ile başladı. Belediye Başkanlığı tarafından gelenek üzerine her yıl düzenlenen şenlikler,..