22 Eylül 1908 yılında Bulgaristan özerk ülke olarak bağımsızlığını ilan etti. Bu gün, ülkemizin beş asır süren Osmanlı Egemenliği’nden kurtarılmasından 30 yıl sonra geldi. Özgürlüğüne kavuşan Bulgaristan, Osmanlı Devleti’nden tamamen bağımsız olmayan tek Balkan ülkesi kalmıştı. Tarihçilere göre ülkemizde birkaç kez devletin bağımsızlığının ilan edilmesi düşünülmüştü, ancak ta 1908 yılında uluslararası durum ülkemizin geleceği için o kadar önemli olan bu eylem için elverişli olmuştu. Bu sıralarda Osmanlı İmparatorluğu’nda Jön Türkler /Genç Türkler/ Devrimi başgösterdi ve imparatorluğun dikkati iç sorunlara odaklandı. Bu zaman diliminde Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, biçimsel olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun toprağı sayılan Bosna-Hersek’i ilhak etmeyi niyetliyordu. 1908 yılındaki uluslararası durum işte öyleydi.
Sofya Üniversitesi’nde okutman olan Vladimir Stanev, bu yılın, Bulgaristan’ın bağımsızlığının ilan edilmesi için seçilmesinin iki somut nedenini şöyle açıkladı: “Osmanlı İmparatorluğu’nun padişahı tarafından düzenlenen bir törene Bulgar temsilcisinden başka İstanbul’daki bütün yabancı büyükelçi ve diplomatik temsilci davet edildi. Bu, Türk hükümetinin, Bulgar büyükelçisine yabancı bir elçi gözüyle değil bir bağımlısı gözüyle baktığı anlamına geliyordu. Sofya’da buna çok kırıcı bir eylem olarak bakıldı ve Bulgar temsilcisi derhal İstanbul’dan çekildi. Bu, İstanbul ile Sofya arasında diplomatik çatışmaya neden oldu. Bu sırada Bulgaristan ülkedeki Türk demir yollarını millileştirdi. Bulgaristan topraklarındaki demir yolları Türk yapımıydı, ancak pratikte Avurturya-Macaristan İmparatorluğu’nun bir şirketi tarafından kullanılıyordu. Çatışma, o kadar çok derinleşti ki, Sofya, Bulgaristan’ın bağımsızlığının ilan edilmesinin zamanının geldiğini düşünmeye başladı. Bu bağımsızlığın ilanını kimin ve tam olarak nasıl bir şekilde sözleşmeye bağladığı çok ilginçtir. Fikir, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun, Bosna-Hersek’i ilhak ederek ilk olarak Berlin Anlaşması’nı ihlal etmesiydi. Bunun ardından Bulgaristan’ın bağımsızlığının ilan edilmesi, daha küçük bir ülkenin neredeyse görünmez bir eylem olarak algılanacaktı. Rusya’nın da çok net ve mantıklı olan tavsiyesi aynıydı. Ancak Bulgaristan, bağımsızlığını 22 Eylül 1908 yılında ilan etti. Ta bir gün sonra Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Bosna-Hersek’i ilhak etti. Böylece Berlin Anlaşması’nın ihlal edilmesi için bütün sorumluluk, Bulgaristan’a yüklendi. Bütün ülkeler, Berlin Anlaşması’nın ihlali için Bulgaristan’ı sorumlu tuttu.”
Vladimir Stanev, 22 Eylül 1908 tarihiyle ilgili diğer ilginç olaylar da anlattı. Bulgar prensi Ferdinand’ın bağımsızlık ilanı konusunda tereddüt ettiği için Başbakan Aleksandır Malinov kendisini istifa etmekle tehdit etmek zorunda kaldı. 20 Eylül 1908 gecesinin geç saatlerinde Bulgaristan’ın bağımsızlığının ilan edilmesi için nihai karar alındı. Tören, Bulgaristan’ın eski başkenti Veliko Tırnovo’nun Tsarevets Tepesi’nde yapıldı. Bulgaristan’da neşe çok büyüktü. Bütün siyasi güçler memnundu. Tek sorun, diğer ülkelerin bu bağımsızlığı tanımaya nasıl ikna edileceğiydi. Tarihçi Vladimir Stanev, şunları izah etti: “Başbakan Malinov, bağımsızlığı Osmanlı İmparatorluğu ile savaşla bile ödemeye hazır olduğunu bildirdi. Bulgaristan, bağımsızlığını tanıması için Osmanlı İmparatorluğu’nun padişahına yüklüce bir para miktarı ödedi. Bundan sonra artık yürütülen görüşmeler çok sakıncalı oldu. Osmanlı İmparatorluğu, bağımsızlık için daha büyük mali tazminat istedi. Tabii Bulgaristan çok daha az para vermeyi niyetliyordu. Sonuçta her şey Rusya’nın arabuluculuğuyla çözüme bağlanıyor. Bu şekilde Bulgaristan, hiç bir şey ödemeden, hiç bir ülkeye savaş açmadan diğer ülkeler ve Osmanlı padişahı tarafından 1909 yılında tanınan bağımsızlığını yasallaştırmayı becerdi.”
Tarihçi Vladimir Stanev, 22 Eylül 1908 tarihininin önemini şu şekilde açıkladı: “Bu, Bulgaristan’ın diplomasisi için büyük bir başarıydı. Doğrusunu söylemem gerekirse Bulgaristan 1878 yılındaki Osmanlı Egemenliği’nden Kurtuluşu’ndan sonra da pratikte bağımsız bir ülke sayılıyordu, çünkü yurtdışında kendi diplomatik temsilcilikleri vardı. Tavrı da bağımsız bir ülkenin tavrıydı. Bu dönem içerisindeki bağımlılığı, biçimseldi. Bu yüzden Bulgaristan’ın bağımsızlığının ilanı, biçimsel bir eylem olmasına rağmen ülkemizin ve Bulgar milli ruhunun gelişimine bir sonraki adım olmuştu.”
Türkçesi: Rayna İvanova
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Ortodoks Kilisesi, 20 Aralık’ta Aziz İgnatius gününü kutluyor. Bulgarların halk takviminde İgnajden olarak adlandırılan bu günde Meryem ananın doğum sancılarının başladığına inanılıyor. Bu inanış “İganjden’den Noel’e kadar Meryem ana acı çekti”..
Kelime anlamı itibarıyla “dönmek, geri dönüş, dönüş yapmak, rücu etmek” anlamlarına gelen tövbe kavramı, dinî literatürde mezmûm/zemmedilen, yerilen, kötü ve olumsuz şeylerden vazgeçip övülen, güzel ve olumlu şeylere yönelmek şeklinde tarif edilmektedir...