Aziz Georgius, Bulgaristan'da en büyük rağbet gören azizlerden biridir. Sofya, aynı adı taşıyan üç yerli azizle ünlüdür, Georgi adı ise ülkede en yaygın erkek isimlerinden biridir. 303 yılında o dönemde Roma İmparatorluğunun doğudaki başkenti olan Nikomedia'da (bugünkü Türkiye'nin İzmit şehrinde) inancından dolayı öldürülen aziz adama adanmış çok sayıda kilise vardır.
Aziz Georgius'un şehit olmasından sadece 10 yıl sonra Hristiyanlığa olan tutumda kökten değişiklik meydana geldi - İmparatorluğun başında bulunan Licinius ve I. Konstantinus'un Milano fermanı ile Hristiyanlık, diğer dinlerle eşit bir din ilan edildi.
Büyük Constantinus'un rezidans yaptırıp "Benim Roma'm" olarak adlandırdığı Sofya, "Aziz Georgius" ismini taşıyan en eski kiliselerden birini günümüze kadar koruyor. "Aziz Georgius" rotondu adı ile bilinen kilise, başkentte en eski ve nispeten iyi korunmuş antik bina olup yaklaşık 1 700 yıldır kentteki olayların dilsiz tanığıdır. Gerçekten dilsiz midir? Arkeoloji ve tarih uzmanlarının rotond kilisesini araştırmaya başladıkları XX. yüzyılın başından bu yana birçok sır veren bina, bununla beraber bilimadamlarını birçok bilmece ile karşı karşıya getirdi... Onlardan biri, binanın hangi amaçla kurulmuş olduğudur...
Mimari özelliklerine ve kazılardan bulunan madeni paralara bakılarak "Aziz Georgius" rotondunun tarihi, IV. yüzyılın başı olarak belirlendi. O dönemde şehir, çok sayıdaki kamu binası ile, muazzam mermer cepheleri ile, 106 yılında "mınicipium" ilan edilerek "İç Trakya" eyaletinin başkenti olması üzerinden geçen önceki 2 yüzyılda inşa edilen tapınakları, hamamları ve idari yapıları ile çok etkileyiciydi. Ancak İmparator Constantinus döneminde tüm inşaatlar artık tuğlalarla yapılıyordu ve rotond, yeni mimarinin bir örneğidir. Bina, günümüzde "Constantinus'un mahallesi" olarak bilinen Serdica'nın idari bölümünde yer alan daha eski binaların temelleri üzerine kurulmuştur. Rotondun yanında kent meclisinin toplantı salonu yer alıyordu. "Aziz Georgius" rotondu, bu bina grubundan günümüze kadar korunan tek yapıdır.
Rotond hangi amaçla kuruldu? Bitki şeklindeki süs unsurları ve büklüm büklüm perde olmak üzere binanın ilk süsünden korunan küçücük fragmanlar, kullanım amacı ile ilgili hiçbir ipucu vermiyor...
Binanın planına bakacak olursak rotondun bütün binanın en yüksek ve en büyük kısmı olduğunu anlarız. Plan, bileşikliği ile ve alanların uyum haline getirilmesindeki ustalığı ile dikkat çekiyor. Rotond denen yuvarlak bölümün çapı 9 metre 50 santimetre, yüksekliği ise 14 metre olmaktadır. Işığın girdiği 8 büyük pencere daha sonra daraltıldı. Yuvarlak mekanın diyagonallerinde yarı dairevi duvar gözleri, doğuda ise neredeyse dikdörtgen şeklinde olan yarım kubbe vardır.
"Aziz Georgius" rotondunda yapılan ilk araştırmalar tarih ve arkeoloji uzmanı profesör Bogdan Filov tarafından başlatıldı. Uzman, binanın Roma hamamı olduğu görüşüne varmıştı, fakat bu görüşleri kısmi kazı çalışmalarına dayandığı için profesör Filov yanılmıştı. Filov, bulunan bölmelerin, bugün de görülebildiği üzere, duvar gözlerinde küçük havuzcukların bulunduğu büyük bir yapını ayrı bir bölümü olduğunu tahmin etmişti. Bölmelerde her Roma hamamında bulunan döşeme altı ısıtma sistemi (hipokaust) vardı.
1939/40 yılında yapılan daha geniş çaplı araştırmalar sonucu burada Roma hamamları için zorunlu olan bazı unsurların yok olduğu görüldü. Döşeme altı ısıtma sistemi olduğu sanılan hipokaustun ise inşaatçılara günümüzde de zorluk çıkartan yüksek yeraltı sulara karşı kurulan bir tesis olduğu belirlendi. Ayrıca havuzcuklarda kullanılan suyun kanalizasyona tahliye edilmediği de görüldü. Peki havuzların amacı neydi o zaman?
Türk kaynaklarında rotondun doğusunda yer alan ve çktandır bilinen bir mucizevi kaynaktan söz ediliyor. Buna dayanan bazı tarih uzmanları, ayazmanın çok eskiden var olduğu, "Aziz Georgius" rotondunun ise mucizevi suyun insanlara sunulduğu bina olduğu kanısını paylaşıyorlar.
Başka bir varsayıma göre ise rotond Hristiyan fedailere adanmıştı ve havuzlarda naaş yıkama töreni yapılıyordu. Bu varsayım her ne kadar mantığa uysa da rotondun kurulduktan ancak 50 yıl sonra, IV. yüzyılın sonunda Hristiyanlığın devlet dini ilan edilmesi ile insanların toplu halde vaftiz olmaya başladıkları sırada vaftiz yeri olarak kullanılmaya başlaması, buranın daha ilk başta "baptiserium" olduğunu düşündürüyor.
Bu arada bu kilisede vaftiz havuzunun ortada olmaması, vaftiz törenin duvar gözlerinde yer alan birkaç havuzda yapılması, eşi görülmemiş bir durum olduğu için "baptiserium" varsayımına da kesin gözü ile bakmak imkansızdır. Ayrıca kilisenin "Aziz Georgius" adını ne zamandan beri ve neden dolayı taşıdığı da bilinmemektedir.
Rotond kilisesi, tarihi boyunca çeşitli felaketlere uğradı. İnşa edildkten sonra ancak 200 yıl kadar kullanıldı. Kubbesi ve yan bölümlerinin yarım küreleri düştü, bina uzun yıllar varlığını enkaz halinde sürdürdü. Tarih uzmanları bunun IV. yüzyılın sonunda Gotlar'ın ve V. yüzyılda Hunlar'ın istilası sırasında olduğunu tahmin ederken, binanın deprem sonucu hasar görmüş olması da ihtimaller arasındadır.
Ancak X. yüzyılda Serdica'nın I. Bulgar Çarlığı sınırları dahilinde yer aldığı dönemde rotond binası restore edildi ve Metropolit kilisesi ilan edildi.
Osmanlı döneminde camiye dönüştürülen yapı, Bulgar devletinin yenilenmesi ile kilise işlevlerini tekrar edindi.
Günümüzde "Aziz Georgius" kilisesi, Stalinizm döneminden kalma büyük binaların arkasında sanki sinmiş gibi varlığını sürdürürken başkent mimarisinin incileri arasında yer alarak bazı sırlarını hala saklıyor.
Çeviri : Tanya Blagova
Fotoğraf:arşivİslâm dini , insanın Yaradan Rabbi ile ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu kurallara genellikle ibadet kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak İslâm, aynı zamanda Allah’ın kulları arasındaki ilişikleri, yani insan ile insan arasındaki..
Ortodoks Kilisesi 26 Ekim’de en büyük Hristiyan şehitlerinden biri olarak kabul ettiği Selanikli Aziz Dimitrios’u anıyor. Ülkemizde Aziz Dimitrios’un adı 13. yy’da Tırnovgrad’da Bizans’a karşı ayaklanması soncu İkinci Bulgar Çarlığının kuran Asen ve..
İnsan, Cenab-ı Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın ilk faslı ruhlar aleminde, elest bezminde gerçekleşmiş, ikinci faslı cennette yaşanmıştır. Devamı ise dünyada yaşanmaktadır. Varlığını yeryüzünde sürdüren insanın genetiğinde yaratılış..