Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Jrebçevo barajı suları altında kalan kilise yitirilen zamanın izlerini koruyor

БНР Новини
Photo: Veneta Nikolova

Bir asırdan fazla zamandır, o orada. Berrak baraj sularının ortasında tek başına duruyor. Kışın, rüzgarlar ve karlı fırtınalar üzerinden geçiyor, temellerini ise buzlar kaplıyor. Yazın ise, kavurucu güneş acımasızca yüzyıllık duvarlarını, delik deşik olan çatısını ve zamana açık kalan kapı ve pencerelerini kızdırıyor. Jrebçevo suları altında kalan kilise, insan kalabalığından ve insan kibrinden uzak, kaybedilen umudun ve inancın sessiz bir şahidi olarak duruyor.

Снимка
Bir zamanlar sular, Zapalnya köyünü ve daha iki çevre köyünü yutmadan önce, kilise, vadideki hayatın tam ortasında bulunuyormuş, çan sesi ise Orta Dağı (Sredna gora) eteklerinde bulunan ve renkli halıyı andıran mis kokulu gül yağı bahçeleri üzerinde dalgalanıyordu.

Снимка
Osmanlı egemenliği sırasında Zapalnya köyü gül yağının elde edilmesinde kullanılan 120 gül kazanı ile ünlüymüş. O dönemlerde köy, önemli bir ticari merkez konumundaymış. Buradan Kazanlık-Edirne yolu geçiyormuş, bundan dolayı da yol boyunda birkaç han varmış. 1472 yılına ait bir Osmanlı belgesine göre, Zapalnya köyü başka isim altında da olsa, daha 13. asırda mevcutmuş. Fakat çocuk sesleriyle, usta çekiçleri ve at nal sesleriyle yankılanan o düzgün evlerden ve dar sokaklardan bugün eser kalmamış.

Снимка

Kilise, 4-9 asıra ait başka bir kilisenin yerine 1895 yılında inşa edilmiş. Geçen asrın ortalarında başkentten haber gelmiş. Tunca nehri sularının toplandığı yere bir baraj kurulacakmış. İlk başta yerliler kulaklarına bile inanamamış, şaşkınlık içinde kalmışlar, daha sonra yalvarmışlar, protestolar düzenlemişler, ancak nafile - onların kaderleri çok önceden belirlenmiştir.
Снимка
Yıl 1962. Baraj suları, Zapalnya ve komşu Jrebçevo ve Dolno Paniçarovo köylerini, kelimenin tam anlamıyla bir gece zarfında onları “yutuyor”. Ve bu köyler ebedi olarak barajın dibine gömülüyor. Fakat kaybolan dünyadan küçük bir parça bugün de yok edilmeyi reddediyor ve direniyor. Bu da eski kilise. Kilise, küçük bir tepenin üzerinde kurulu olduğu için ayakta kalıyor.

Снимка
Neredeyse yarım asırdır kilisenin yalnız silueti, Jrebçevo baraj sularında hayalet bir gemi gibi duruyor. Baharda su seviyesi yükselince kilise yarıya kadar sular altında kalıyor, yaz aylarında ise dalgalar temellerinde dalgalanıyor.

Снимка
Tüm doğa şartlarına ve geçmişe rağmen, duvarları dimdik ayakta duruyor. Rivayete göre, duvarları Travnya ustaları tarafından inşa edilmiş.Eğer dikkatli bakılırsa duvarlarında midye ve küçük taşların yapışık olduğunu göreceksiniz.
Aslında buradaki “Aziz İvan Rilski” kilisesi, baraj suları altında kalan tek kilise değildir. Koprinka, Ogosta, Loboş barajlarında da buna benzer manzaralar var...
Снимка
Kilisenin temellerinin çevresinde ise birkaç taş hacı var. Bir zamanlar, yüzü baraja bakan bir anıt da varmış. Üzerinde de “Zapalnya köyü, 15. asırda kurulmuş, 1962 yılında ise göç edilmiş.”yazılıymış. Fakat tahmin ettiğiniz gibi, bugün bu anıttan eser kalmamış. Bugün çok az insan baraj vadisininın dibinde kalan köyü, köylüleri hatırlıyor. Her köylünün ayrı bir kaderi, umudu ve tabii ki hayal kırıklıkları varmış.

Снимка
O köyülülerin çocukları, dünyanın yüzünden silinen üç köyü hala hatırlıyor ve her yıl “Aziz İvan Rilski” gününde biraraya gelip, atalarını anıyorlar.
Diğer taraftan Jrebçevo barajı, kamp yapmayı sevenlerin uğrak yeri. Aynı şey ressam ve fotoğrafçılar için de geçerli. Onlar buraya gelip en güzel resim ve fotoğrag için ışık ve ilham kaynağı arıyorlar...

Снимка
Bugün buradaki sessizliği ancak dalgaların sesi, rüzgarın oyunu ve....koyunların melemesi bozuyor.

Снимка
Yaklaşan fırtınaya aldırmayıp koyun sürüsünü meraya çıkaran bir çobana soruyorum:
-  Sürünün resmini çekebilir miyim?
-  Fakat senin burada, bu ıssızlıkta ne işin var?- diye soruyor çoban.
-  Burada sessizlik, batırılan kilise hoşuma gidiyor- cevabını veriyorum.
-  Bunun neyini beğeniyorsun? Görmüyor musun, kiliseden arda birşey kalmamış. Köy de yok, insanları buradan kaçtı, kim nereye gidebilirse. Tanrı bizi unuttu. Çok yakında biz de göçedeceğiz bu dünyadan ve o zaman anılar da bizimle beraber sönecek...
Снимка
Çeviri: Şevkiye Çakır

Fotoğraf: Veneta Nikolova


Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Nancy Schiller: Filipopol Piskoposluk Bazilikası'nın UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne alınması son derece faydalı olacak

  Geçici hükümette Turizm Bakanı Evtim Miloshev , "Bulgaristan İ çin Amerika" Vakfı Başkanı Nancy Schiller ile yaptığı görüşmede, “ Filipopol Piskoposluk Bazilikası, Bulgar kültür turizminin gelişiminin nasıl desteklendiğinin canlı bir..

Eklenme 22.08.2024 09:15

Turizm hareketinin 129.yılı “Vitoşa Run” maratonu ile kutlanacak

Turizm Günü'nde ülkemizde organize turizm hareketinin kuruluşunun 129. yıldönümü kutlanacak. Gelenek üzere kutlama, 27 Ağustos 1895'te başkent yakınındaki  1.290 metre rakımlı Çerni vrıh (Kara Tepe) ilk toplu turist tırmanışının..

Eklenme 22.08.2024 08:00

Turizm Bakanı: Durankulak, Rumen turistlerin ana sınır geçiş noktasıdır

Nova TV’ye konuşan geçici hükümette Turizm Bakanı Evtim Miloshev , “ Durankulak Sınır Kapısı'nda şerit genişletme imkanları var ” dedi.  Sadece kavramsal bir plan olduğunu, ancak yetkili kurumlarla görüşmelerin  yapıldığını söyleyen..

Eklenme 19.08.2024 10:15