Bulgaristan bir karış toprak olsa da, o denli güzel ve farklıdır! Örneğin Rodopları ele alalım. Hatta güzel Rodoplar’da uzun zaman gezme imkanına sahip olanlar bile doğanın güzellğine hayran kalmaya devam ediyor. Bu Gavrail Gavrailov ve Alekesandır Karacov için de geçerli. Yaban doğaya aşık iki müzmin gezgin ülkenin cennet köşesinde yaşadıkları ilginç olayları ve gördükleri inanılmaz manzaraları paylaşmaya karar veriyorlar. İşte bu şekilde “Podoplar – kökleri arayışı içinde” başlıklı kitap piyasaya çıkıyor. Kitap, muhteşem resimlerle süslü olup maceraperest ruha sahip olan kişiler için çok değerli bir rehberdir.
İnanılmaz büyüye sahip Rodop dağlarını tanımak için iyi asfaltlı yollardan ve iyi bilinen seferlerden sapıp sabır ve merakla keşfetmek lazım. Çünkü Rodopların gerçek zenginlikleri en icra köy ve mahallerde gizleniyor. Söz konusu köyler zamana direnirken ulaşılması zor ancak resmedilmeye değer yerler görebilinir. Hele hele dağının hikmetini korumayı başarmış dağının en yaşlı köylüleri ile görüşmeler insana güç veriyor. Fakat oralara ulaşmak için dağ patikalarında haylı zaman gezmek lazım. Bundan önce gerek İnternet, gerek haritalardan, gerekse yol rehberlerinden insan hayli bilgi edinmelidir. İşte bundan dolayı Rodoplar için yayınlanan yeni kitap çok değerli bir rehber olabilir.
Kitabın yazarlarından biri olan Gavrail Gavrailov “Rodop dağları kalbime çok yakın bir dağdır. Sadece köklerimin Rodoplar’dan geldiğinden dolayı değil aynı zamanda dağının büyüsü ve inanılmaz insanlarından dolayı!” diye paylaşıyor. Doğa arasında inanılmaz turlar, Trak ve Roma zamanından kalan eserleri tanıtmak, Ortaçağ dönemlerden kalan kaleleri gezmek yeni yeni atraksiyonlar ve misafir evleri, ama herşeyden önce dağının az bilinen köşelerine adanan hikayeler bulabilirsiniz... Bütün bunlar inanılmaz bir anlatımla sunulmuştur. İşte bundan dolayı kitap bir nefeste okunuyor. Burada ünlü fotoğrafların resmilerini de anmadan geçemeyeceğiz. Rehberden damak tadına düşkün olan ve şarabı sevenler için Rodopların bir cennet köşesi olduğunu da öğreniyoruz.
Burada Ognyanovo, Vinogradets, Ustina, Brestovitsa gibi Güney Rodoplar’da şarap mahzenlerin adresleri verilmiş...
“Kitapta şarap ve ekmekle ilgili konu yer alıyor. Orada sadece şarap turizminden değil aynı zamanda da Rodoplar’da yaygın olan Hıristiyanlık geleneğinde şarap ve ekmeğin sembolünü anlatıyoruz” – diyor Gavrail ve devam ediyor – “Kitapta sözüm ona dağdaki yeni “ekmek evlerinden” de bahsediyoruz. Bunlar okumaevlerini andıran kültür merkezleridir. İnsanlar burada toplanıp ekmek karma, ekmek pişirme geleneklerini yerine getirip çevredekilerle paylaşıyor. Buna benzer “ekmek evi” Smolyan’da mevcut, önümüzdeki günlerde ise Çepelare ve Rodoplar’ın diğer yerlerinde açılacaktır. Kitapta yer alan başka konu da çoban mesleği ve onunla ilgili semboller konusudur. Bir zamanlar dağlar yüzlerce çan sesiyle yankılanıyordu. Bugün ise çok az insan hayvan bakıyor. Rodoplarla ilgili semboller ise kaba gayda, çeverme, yoğurt, çanlardır- bütütn bunlar bir zamanlar dağlarda yaşayan çobanların ve insanların hayatının bir parçasıymış. Bugün bu sembollerin sadece bir turistik atraksiyon olarak kalmamasını diliyorum.”
Kitabı karıştırıken ünlü Rodop dağ sayfiyesi Pamporovo’nun isminin nereden kaynaklandığını öğreniyoruz. Kitabın yazarları, sonunda bir de kısa Bulgar-Rodop lehçesi sözlüğüne yer vermiş.
Gavrail Gavrailov anlatıyor:
“Herhangi bir turist, yerlilerle iletişim kurmakta zorlanacaktır. Bizler ise okuyucuların merakını gidermek için, yerlileri gelenekleri hakkında soru yağmuruna tutabilmeleri için bu sözlüğe yer verdik. Çünkü insan merağını, ilgisini hiç bir zaman yitirmemelidir. Aynı zamanda insanlarla “göz göze “konuşabilmeli ve bunu İnternette değil insanlarla karşı karşı gelerek yapmalıdır.”
Çeviri: Şevkiye Çakır
Fotoğraf: Merkuriy Komers 97- Dobriç“Nova” TV’ye konuşan Turizm Bakanı Evtim Miloshev , “Önümüzdeki kış sezonunda Bulgaristan'a 2 milyondan fazla yabancı turistin gelmesi bekleniyor” dedi. Bir günlük ve transit geçişler de dahil olmak üzere, toplam yabancı ziyaret sayısının..
Nikopol (bir zamanlar Niğbolu) kentini “Asırların şehri” olarak adlandırıyorlar. Roma İmperatoru Marc Avrelius döneminde 169. yılında, yani 2. yüzyılda ortaya çıkan kent, 629 yılında Bizans İmperatoru Nikifor 3. Foka tarafından ele geçiriliyor...
Doğu Rodoplar’ın büklümlerinde saklı olan Pçelarovo köyünde anlatılan rivayete göre eskiden bölgede bulunan asırlık meşe ormanları ve ceviz ağaçlarının kovuklarında yaban arıları kendilerine yuva yaparmış. Köyün adından da anlaşılacağı üzere..