Son yıllarda başkentin “Sv. Aleksandır Nevski” katedral kilisesinde dilencilik yapan yaşlı bir adam, karanlıkta yanan ışık gibi ruhları aydınlatıyor. Yaşlı adamın adıDobri dededir. Dobri dede bundan iki gün önce 100 yaşını tamamladı.
Dobri dede veya halk arasında bilindiği gibi Baylovolu aziz adam, bundan yüz yıl önce 20 Temmuz 1914 tarihinde, büyük Bulgar yazarı Elin Pelin’in dünyaya geldiği köyde doğdu. Babasının Birinci Dünya Harbi döneminde şehit düştüğü, annesinin ise çocuklarını tek başına yetiştirdiği bilinmektedir. İhtiyar adamın yaşam hikayesi hakkında çok az biliniyor, çünkü Dobri dede kendi hakkında konuşmayı hiç mi hiç sevmiyor. İkinci Dünya Savaşı döneminde Sofya üzerindeki bombardımanda hemen yakınında patlayan bir bomba, Dobri dedenin işitme kabiliyetini nerdeyse yüzde 100 kaybetmesine neden oldu.
Nedeni bilinmemekle birlikte köydeşleri, belirli bir andan itibaren adamın çok garip, dünya nimetlerinden uzak bir hayat tarzı sürmeye başladığını anlatıyorlar. Dobri dede, her gün doğduğu Baylovo köyü ile başkent arasındaki 25 kilometrelik mesafeyi yürüyerek katetmeye, akşam da aynı şekilde dönmeye başladı. Otobüse ancak yaşı ilerledikçe binmeye razı olan ihtiyarı tanıyan sürücüler, çoğu zaman kendisinden bilet parası almıyorlar, çünkü iyi kalpli dedenin yüce bir misyon üstlenmiş olduğunu biliyorlar. Dobri dede yıllardır, başkentteki “Sveti Aleksandır Nevski” katedrali dahil, bir dizi Ortodoks kilisesine en büyük bağışları yapan kişidir. Kilise encümeni sekreteri Stefan Kalayciev, 2009 yılının Mayıs ayında Dobri dedenin yanına gelerek bağış yapmak isteğini paylaştığı günü asla unutmayacağını belirtiyor. Adamın yıllar yılı kuruş kuruş biriktirdiği sadakaları bankaya yatırılmak üzere bir yakınına teslim ettiği için paranın nerede yattığından haberi bile yoktu Dobri dedenin. Dolayısıyla ikisi Novi İskır şehrindeki bütün banka şubelerini birer birer dolaşmak zorunda kaldılar. Sonuçta Dobri dedenin bir imzası ile bankada biriken 35 000 leva, katedral kilisesinin tarihçesinde bir kişi tarafından yapılan en büyük bağış oldu. O zaman bütün Bulgaristan Baylovolu azizi konuşmaya başladı ve Dobri dedenin daha 2000 yılında bütün malvarlığını kiliseye vasiyet ettiği öğrenildi.
Dobri dedeyi kimse dilencilikle itham etmiyor, zira ihtiyarın kendine bir stotinka bile bırakmadığı şüphe götürmez. Baylovolu ihtiyardan yüklü miktarda bağış alan bir dizi kilise vardır, örneğin Kalofer ve Poibrene’deki kiliseler. Dobri dedenin Eleşnişki manastırı ve Gorno Kamartsi kilisesinin restorasyonuna bağışladığı para tutarı, toplam 25 000 levayı buluyor. Doğduğu köyün kilisesine 10 000 leva bağışlayan yüz yaşındaki adam, kendi elleri ile, hem de kış mevsiminde çatının onarımında yardım etti. Dobri dede, kilisenin yanında yer alan küçük ve mütevazi bir odada yaşıyor, yerde yatıyor ve yatağı kesinlikle kullanmak istemiyor.Kendisine kızlarından biri bakıyor. Odasına mobilya almamakta ısrar eden dede, sadece kiliseler için toplanan bağışları ve kendisine getirilen mütevazi yiyecek türlerini kabul ediyor.
Kim olursa olsun, nereden gelirse gelsin, Dobri dede, ülke halkının büyük bir bölümü için ve özellikle de başkentliler için sessiz, ancak inanılmaz büyük manevi güç veren, ışık saçan bir figür haline geldi. Dedenin tebessümü, tatlı sözü, hayır duası ve kendisine kuruş uzatan çocuk ellerini öperken gösterdiği tevazu, içinde yaşadığımız zor zamanda duygudan yoksun nutuklardan çok daha önemli ve anlamlıdır. Baylovolu aziz adama sağlık sağlamlık temenni edebiliriz ancak, çünkü uzun ömür, dedenin zaten sahip olduğu bir şeydir.
Çeviri : Tanya Blagova
Son haftalarda otokton (yerli) koyun c insleri yetiştiren bir hayvancı ailesinin içinde bulunduğu durum, kamunun dikkatini üzerine çekti. İnsanlar, Meclis’teki tiyatroyu ve siyasette üstünlük kavgalarını izlemeyi bırakıp Velingrad’lı bay..
Almanya’nın Stuttart şehri merkezli Bulgar Kültürü Derneği, kuruluşunun 20. yıldönümünü “20 Yıldır Martenista” konulu konserle kutluyor . BTA’nın haberine göre resmi etkinlik, 7 Aralık günün Almanya saati ile saat 17:00’de başlayacak. Konsere..
Göz kamaştıran Noel süsü, müzik, salıncaklar, tatlılar ve el yapımı anmalıklarla dolup taşan rengârenk tezgahlar ... Bütün bunlar etrafımızı saran krizleri, savaşları ve kargaşayı en azından kısa süreliğine unutarak içimizi ısıtan Noel ve Yılbaşı..
Blagoevgrad bölgesinin kültürel ve tarihi yerlerini tanıtım girişimleriyle tanınan Aleksandrina Pandurska’a göre el emeği örgü işi yeniden canlanmayı ve..
Camdan yapılan Yılbaşı süsleri, el yapımı göz nuru, tek ve eşsiz oldukları için insanın içini ısıtan çocuksu sevinç kaynağıdır . Gümüşümsü..