Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

1967 yılı– “Divi razkazi" nin (Yaban Hikayeleri) canlandığı yıl

Photo: arşiv

Bulgaristan`daki kültür hakkında “kültür cephesi“ terimlerle konuşulduğu yıldır 1967 yılı. Bulgar kültürünün Birinci kongresi düzenleniyor ve mecbur kılan ideoloji, edebiyat ve diğer sanat dallarında sipariş üzerine eserlerin yaratılmasını mecburi kılıyor. Fakat 60`lı yıllarda Bulgaristan`da çağdaş zamanının ilk meydana okuması da gerçek oluyor. 1967 yılında Konstantin Konstantinov`un “Vırhove“ (Zirveler), Atanas Dalçev`in “Fragmenti” (Fragmanlar) ve Nikolay Haytov`un “Divi razkazi“ (Yaban Hikayeleri) yayınlanıyor. Ve bu eserlerin meydan okudukları hemen hissediliyor.

Nikolay Haytov sanki tesadüf sonucu edebiyata adım arıyor. Kendisi yüksek eğitim almış bir orman uzmanı. Partiden ihraç edilmiş, işten atılmış ve 8 yıl ağır hapis cezası almış bir kişi, ki ağır hapis cezası temyiz mahkemesi tarafından iki yıl sonra kaldırılmış. Neticede Haytov, ailesinin geçimi sağlaması gerekiyor. Önce röportaj ve denemelerle başlıyor, daha sonra ilk hikayesi yayınlanıyor, sonra ikincisi, üçüncüsü... Lakin en başarılı kitap fikri, yıllar boyunca olgunlaşmayı bekliyor. Aslında daha 1960 yıllarında günlüğünde Haytov:“Bir „eylem“ planı yaptım...“Rodop efsaneleri“. Bunlar aynen Bulgar edebiyatının klasiği sayılan Yovkov`un “Staroplaninski legendi“ (Koca Balkan efsaneleri)ni andırmalıdır, o kadar güzel olmasalar da. Efsaneler henüz yerine oturmadı, burada efsanevi bir ruh olmalıdır.“

Peki yazar şaheserini yaratmak için nasıl çalışıyor? BNR Bulgaristan Ulusal Radyosunun “Altın arşivinde” korunan kayıttan öğreniyoruz:

“Ben şu şekilde çalışıyorum: yolculuk yaparken şuradan-buradan tüm olaylar ve etkinlikler hakkında konuşmaları dinliyor ve bilgi sahibi oluyorum. Hele hele hazırlamış olduğum köy hikayelerinde. Mesela doğup büyüdüğüm köyüm, manastır ve Smolyan için olduğu gibi. Bunların hepsi şuradan-buradan duyduğum olaylardır. Hepsini bir deftere yazıyorum. Ve daha sonra herşey yıllanıyor. Olduğu gibi duruyor, hiç ellemiyorum. Bir yıl, iki yıl, üç yıl...Ancak defterimde yazılı öyle şeyler var ki, dönüp dönüp kendini hatırlatıyor. Anlaşılan gizli enerjileri var. Ve böylece herşey yavaş yavaş bir duygusal atılım sağlıyor. Onları hayal etmeye, tamamlamaya, taramaya, sıraya dizmeye, sonunu aramaya başlıyor, ancak konusunu hemen yazıyorum. Zamanla hikaye beliriyor, aslında yazması 5-6 günümü alıyor.

Şunu söylemem gerek “Yaban Hikayeleri“ aslında 5 ayda yazdım. Ancak bütün bu hikayeleri çok iyi düşündüm, taşındım.

Olaylar bende şu şekilde gelişiyor-dışardan beni birşey etkiliyor, alev alıyor. Fakat farklı bir fikrim var- beni etkileyen güzel birşey var. Genel fikir doğduğunda yazmaya başlıyorum. Burada ilginç olan şu, sonunu her zaman önceden düşünmüş oluyorum. Çünkü hikayeye her yerden başlayabilirsin. Ancak sonu öyle olmalı ki, ana konusu okuru etkisi altına almalıdır.”

Ebeiyat eleştirmeni Yordan Vasilev : “Yaban Hikayeleri“ yok olmakla yüz yüze gelen gelenekleri ve ahlakı, kaybetmekte olan insani duygularını ve insan ilişkilerini sunuyor” diye belirtiyor.

Kitabın yayınlanmasından 7 yıl sonra tartışpmalar kızışıyor. Ancak şöyle ve böyle bu tartışmalar daha sonra sönüyor, fakat “Yaban Hikayeleri” evcileştirilmemiş olarak kalıyor. Belki de bundan dolayı çağdaş Bulgar edebiyatının en iyi öreneklerinden biri olarak gösteriliyor.

Çeviri: Şevkiye Çakır




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

2012 yılı- Alexis Weissenberg: ‘Her şey ses’

Alman “Die Welt” gazetesi Alexis Weissenberg’i tanıtırken: ‘Kendi zamanının en yakışıklı piyanistiydi. Zarif, gurur sahibi , biraz havalı , 1929 yılında sanki frak ile dünyaya gelmiş izlenimi veren biri” diye yazıyor. Sofya doğumlu piyanist kozmopolit..

Eklenme 05.12.2015 09:15

2011 yılı – Unutulmayan Velko Kınev

‘İnanırım yetenekli Stanislav Stratiev dahi aramızda olsaydı hüznümüzü yatıştırıcı sözler zor bulabilirdi. Velko tiyatroda bayram havası yaratan artistlerdendi, her bir rolünde kendinden bir parça bırakan insanlardandı’. Bu sözleri kültür bakanı Vejdi..

Eklenme 29.11.2015 08:35

2010 yılı- Kristalina Georgieva “Avrupa’da herkesle eşit durumda olmalıyız”

“Dünyada olup bitenler bizi ilgilendiriyor. Gözlerimizi dışarıdaki problemlere kapadıkça, iç sorunlarımıza yönlendikçe, ufkumuzu daraltıyoruz ve böylece ülke içindeki sorunların çözümünde bile başarılı olamıyoruz. Bizi dış dünyayla bağlayan,..

Eklenme 21.11.2015 09:15