Kişilik olarak şekillenmemiz yolunda kendi kendimize sorduğumuz birinci ve en önemli soru ‘Ben kimim?’ sorusudur. Bulgaristan’da bu sorunun cevabında geçmişi ve tarihini ilk sıraya koyan küçük bir topluluk var. Bunlar Banat Bulgarlarıdır. Turizm Televizyonu’nun ‘Bırdarski geran’dan anılar’ belgeselini yaratan Bulgaristan Radyosu mesai arkadalarımızdan Veneta Nikolova onları şöyle dile getiriyor: ‘Onlar, diğer Bulgarlardan kendilerini daha üstün sayan olağanüstü sıcak kalpli, cana yakın ve samimi insanlardır ve tarih onların böyle düşünmeye hakkı olduklarını kanıtlıyor.Belgesel, Bulgaristan’ın Banat Bulgarlarının yaşadıkları Bırdarski geran sakinlerine adanmış olup birkaç gün içinde çekilmiştir ve geçmişle, atalarımızla bağlantımızın her zaman diri kalmasının ne kadar önemli olduğunu dile getiriyor.
19’uncu yüzyılda Banat Bulgarları ile beraber Bırdarski geran köyüne Banat bölgesinden Alman Katolikleri de geliyor. Onlar aynı koloninin farklı mahallelerinde yaşamaya başlarlar. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda etnik Almanlar Hitler tarafından Almanya’ya dönmek zorunda bırakılmıştır ve onlar köyü terkediyor.Şimdi köyde tek bir Alman kadını yaşıyor, Alman katolik katedrali hasara uğramış durumda, Alman okulunun durumu da aynı.Bırdarski geran köyünün seyrek rastlanan bir mimarisi var. Çar Ferdinand’ın daveti üzerine bu yerlere gelen bir İtalyan mimari tarafından projelenmiştir. Köyü dünyanın kalan kısmıyla başlayan tek bir yol varmış.
Veneta Nikolova devamla şöyle diyor:
‘Onlar, diğerlerinden farklı oluşları ve olağanüstü özelliklerinin bilincinde oldukları için onlardan ayrı yaşamak istiyorlarmış. Belgeselin bayan kahramanlarından birinin anlattığına göre, Banat’tan buraya geldiklerinde üç ayaklı iskemlelere oturan ve gümeceler yapan poturlu insanlar bulmuşlar. O zamanki Banatlılar ise Avrupa kıllık ve kıyafetli, salon baloları düzenleyen insanlarmış.Kendilerini Avrupalı sayarlarmış.Bu farklı his onlarda bugüne kadar kalmıştır. Banatlı Bulgarların somyeli karyolaları,buharlı lokomotifleri beraberinde Bulgaristan’a getirmiş oldukları tahmin ediliyor.
Bırdarski geran köyü sakinleri kameranın önünde serbestçe duruyor ve kendilerini, köylerini anlatıyorlar.Kozmopolit olmalarına rağmen bugüne kadar konuştukları seyrek rastlanan bir Bulgarcayı kullanıyorlar. Bu, Bulgaristan’ı terketmeden önce kullandıkları lehçedir. Tabii ,içinde Rumence, Macarca ve Sırpçadan kalan kelimeler var. Belgeseldeki karakterlerden bir kişi ‘palkenski’ olarak niteledikleri bu dili konuşuyor ve bu filme renklilik kazandırıyor.
Özgün Banat müziğinin dışında belgesele genç besteci ve artist Deyan Tsvyatkov’un miziği de renk katıyor. Bırdarski geran köyünün yalnız kendine özgü atmosferini anlatan kadrolar ise kameraman Peter Kostov ve Nikolay Vasilev’in bir eseridir. ‘Bırdarski geran’dan anılar’ belgeselinin prömyeri 14 Şubat’ta bu köyde düzenlenen Farşangi festivalinde düzenlendi. Turizm TV’sindeki prömyeri ise Mart ayında yapılacak.
Çeviri: N. Dimitrova
Fotoğraflar: Turizm televizyonu ve see.bgRodoplar’da Momçilgrad’ın Konçe köyü yakınlarında, yol kenarındaki çeşmeyi görenler, onu ormanın ortasında bir sanat galerisine benzetiyor. Yusein Yusuf’un babası 1885 yılında çeşmenin yapımına başladı, bir sene sonra vefat ettikten sonra ise inşaat..
28. Bulgar Belgesel ve Animasyon Sineması Festivali “Zlaten Riton” ödülleri sahiplerini buldu . Yönetmen Henri Kulev’in “Byalo Ramo za Çeren Mıj ” (Siyah adam için beyaz omur ) adlı animasyon film ve Tonislav Hristov’un “Jelanieto na..
Plovdiv, 19 Aralık’a kadar devam edecek Bulgar belgesel ve animasyon sinemasının “Altın rhyton” festivaline ev sahipliği yapıyor. Her yıl düzenlenen festivalinin bu yılki film seçkisinde 50’nin üzerinde film yarışma programında, “Açık ufuklar” yarışma..
Rodoplar’da Momçilgrad’ın Konçe köyü yakınlarında, yol kenarındaki çeşmeyi görenler, onu ormanın ortasında bir sanat galerisine benzetiyor. Yusein..