“XXI. yüzyılda Balkanlar – Bulgar bakışı” adı ile düzenlenen 3. Yıllık konferansta konuşan prof. Dinko Dinkov, Karadeniz bölgesinin günümüz dünyasında gelişen süreçlerde aldığı rolün yeniden anlamlandırılması gerektiğini öne sürdü:

“Karadeniz, yeni oluşan ve birçok uluslararası problemi entegre eden bir bölgenin merkezinde yer alıyor. Yeni olanı anlamak için 2007 yılından itibaren Avrupa Birliğinin Karadeniz’e çıktığını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Sanırım biz, ülkemiz katıldıktan sadece birkaç ay sonra AB Komisyonu tarafından yayımlanan bir belgenin – Karadeniz Sinerjisi’nin anlamını kavrayamadık. Bu belgede Karadeniz bölgesindeki etkileşimde yer almak isteyen kimsenin Birliğin menfaatlerini ihmal etmek gibi bir lüksü olmadığı öne sürülmektedir. ABD’li analistlerin bu konudaki değerlendirmelerinde Karadeniz’in birçok menfaatin kesiştiği nokta olduğu gibi ABD’nin Yakın Doğu, Kafkaslar, Ukrayna, Karadeniz bölgesi ve Balkanlar ile ilgili planlarının birleştiği nokta olduğu görüşü okunuyor. Bu bölgedeki süreçleri kavramak için Rusya ve Türkiye olmak üzere kendilerine olan güven ve azmi artan iki devletin olduğunu göz önünde bulundurmak gerekir. Kırım yarımadasının Rusya’ya geçmesi hususu, bizi Moskova’nın tutumunu gözden geçirmek zorunda bırakıyor. Şu an dünyanın 15., 16. еn büyük ekonomisi olan Türkiye ilk ona girmeyi hedef belirlemiştir. Bu da Türkiye’nin sadece Karadeniz bölgesinde değil, Karadeniz yakınında bulunan bölgelerde de gittikçe büyük rol alma isteğini duymasına neden oluyor” diyor prof. Dinkov ve Karadeniz bölgesinde güvenlik garantisinin ancak bölgede menfaati bulunan tüm faktörler arasında sıkı işbirliği ile sağlanabileceğini de ekliyor.

“Çok önemli başka bir şey de var. Karadeniz’de seyrüseferle ilgili uluslararası regülasyonlar. Montrö Anlaşmasından kaynaklanan kısıtlamalara uyulmaması yönünde çabalar sarfediliyor. Uluslararası hukuka uyulmasından Bulgaristan ve Romanya için bazı yeni perspektifler kaynaklanıyor. AB’nin ortak dış politikası açısından bizim NATO üyeliğimizin üye olduğumuz birliklerin yeni bir stratejisine katkıda bulunması gerektiğini düşünüyorum”.

Çeviri : Tanya Blagova