Söz beslenmeden açılınca hepimizin sağlıklı beslenmeden yana olduğumuz ortaya çıkar ve beslenmemize gittikçe daha dikkat ederiz. Gıda olacaksa muhakkak organik, eko veya ev yapımı olmalı! Yağlı soslar tamemen yasak, ağır kızartmalar ve ekşi hamurlar da öyle! “Made in BG“ etiketini taşıyan gidaların hem lezzetli , hem de faydalı oldukları ortaya çıktı. Hele hel bütün bunlar bize bir „gourme“ restoranında sunulursa!
Bulgaristan vatandaşının, “bira-mangal“ ve “kızartılmış çaç abalığı“basma kalıplardan kurtulduğunu ve gıda konusunda incelik gösterdiğine şahit oluyoruz.Petar Yorgov, diğer “gourme“ restoranaşçıları ve sahipleri gibi Bulgaristan`ı karış karış geziyor ve müşterileri etkilemek amacıyla eşi benzeri olmayan lezzetli yemekler arıyor. Petar sıradan bir aşçı değil, aynı zamanda da bir ressam. “Bize gıda ve hizmet konusunda çok titiz olan müşteriler geliyor“ diye anlatıyor. Kendisi farklı tatlarla, lezzetlerle resim yapıyor. Renkleri ise, Bulgar doğasından alıyor, ilham kaynağı olarak kullanıyor. Son icadı, Varna`nın Oborişte bölgesinde yetiştirilen yeşil kuşkonmaz (asparagus) sebzeleridir. Bütün bu üretim, organik üretim kurallarına göre bir çiflikte yetiştiriliyor.
Kuşkonmazlara tabakta yengeçler eşlik ediyor. Veya başka bir özel yemeği de, Rodoplar’da üretilmiş koyun kaşerine dondurmanın eşlik etmesinden ibaret. Petar “Benim yanıma “TripAdvisor “ sayesinde geliyorlar“ diye belirtirken sahip olduğu lokantanın da Bulgar mutfağından seçilmiş menüye sahip Varna şehrinde tek lokanta değildir. Son zamanlarda Karadeniz başkenti Varna, buna benzer lezzet şölenleri sunan bir merkeze dönüştü. Gourme restoranlara, Veliko Tırnovo ve Sofya’da da rastlıyoruz. Artık herkesin amacı mümkün oldukça yerli yemekleri sunmak, ancak eşi benzeri olmayan tarifler olarak. Petar Yorgov`un stratejisi de bundan ibaret. Kendisi, toplumda organik gıda, ev üretimi ve çiftçi pazarlara dikkatlerin çevrildiğini anlatıyor. En sevdiği gıda yerli yeşil peyniridir, ki bu peynirin 100 yıllık tarihi var.
Yeşil peyniri Koca Balkan’ın eteklerinde bulunan Çerni Vit köyü yakınlarında bulunan bir organik çiftlikten sağlıyor. Ayrıca çok özel ve farklı yemeklere de katıyor.
“Bu peynir, Balkanlar’ın tek küf tutmuş peyniridir. Rengi, yeşil olup, içi tamamen beyazdır. Lezzeti ve özellikle kokusu mantar, süt ve ot kokusu birleşimidir. Bu peynir çok ünlü Fransız “bree” peynirine çok benziyor, ama mavi-yeşil kaplamalıdır.“
“Bir menü hiç şarapsız düşünülür mü? Eğer şarap da yerli olursa, daha da iyi!“ diyor Petar ve 700 çeşitten fazla şaraba sahip olduğunu belirtiyor. Bütün bunlar müşterinin neşesine neşe katıyor.
Fotoğraflar: özel arşiv
“Ne ekersen onu biçersin” denilen bir atasözü vardır. Bahar mevsimi ise ekim zamanıdır. Yılın bu döneminde Sevlievo şehri, uzun zamandır Bulgaristan halkının tarım geleneklerine adanan ve büyük ilgi uyandıran bir etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır...
Tsarevets köyünde eski gelenekler bir kez daha canlandırılacak. 27 Nisan Cumartesi günü Mezdra’ya bağlı köyde 3.sü düzenlenen “Sabun Festivali” etkinliğinde nesilden nesile aktarılan yerel bir gelenek sergilenecek. Tsarevets halkı için..
Bulgaristan Bağımsız Sendikalar Konfederasyonu KNSB nezdindeki Sosyal ve Sendikal Araştırmalar Enstitüsü tarafından son üç aylık dönemde ülkedeki gelir ve fiyat verilerine ilişkin açıklanan analizde belirtildiği üzere çalışan ve tek kişilik hanede..
Tsarevets köyünde eski gelenekler bir kez daha canlandırılacak. 27 Nisan Cumartesi günü Mezdra’ya bağlı köyde 3.sü düzenlenen “Sabun Festivali”..
“Ne ekersen onu biçersin” denilen bir atasözü vardır. Bahar mevsimi ise ekim zamanıdır. Yılın bu döneminde Sevlievo şehri, uzun zamandır Bulgaristan..