Sağlık ve yargı reformu her ne kadar hükümetin öncelikli hedefleri arasında gösterilse de her iki alanda arzulanan sonuçlara bir türlü ulaşılamıyor. Son günlerde yaşanan gelişmeler sağlık ve yargıda durumun karışık olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

Çarşamba günü Halk Meclisi’ndeki kontol sırasında konuşan Başbakan Boyko Borisov, Sağlık Bakanı Petır Moskov’un Sağlık Kuruluşları Kanunu’ndan devlet hastanelerinin özelleştirilmesine ilişkin metinleri çekeceğini belirtti. Borisov, devletin sağlık sektörüne büyük yatırımlar yapmasına rağmen halkın memnuniyetsizlik duyduğunu öne sürdü ve Moskov’un önerdiği değişikliklerle bu durumun değişmesinin amaçlandığını belirtti.

Borisov: “Birkaç yıl içinde sağlık sektöründeki harcamalar sürekli artıyor. Devlet harcamaları 4 milyar levanın üzerinde olurken hastalar da yüzde 48 oranında ek ödemeler yapıyorlar. Çok büyük para söz konusudur. Bu reformun konusu, Kasa’daki sızıntılar ve özel hastanelerde pahalı kalemlerde verilen tedavi olmaktadır” şeklinde konuştu.

Hastanelerin özelleştirilmesi, hükümet tarafından bundan bir ay önce Sağlık Kuruluşları Yasasına getirilen değişikliklerle onaylandı. Değişiklik metinlerinin ilk varyantında yer almayan özelleştirme konusu, Moskov ekibi tarafından son anda eklendi. Muhalefet tepki vermeden önce iktidardaki partilerin vekilleri, özelleştirme yasağı konulan sağlık kuruluşları listesinden 70 kadar hastanenin çıkarılmasını öngören değişikliklere karşı çıktı. Önce GERB grubundaki tabipler ve Sağlık Komisyonu üyeleri tepki gösterdi, hasta ve doktor örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının da tepki gelince tansiyon iyice yükseldi.

Yargı reformuna gelince ise Boyko Borisov, yargı sürecinin kısaltılmasına doğru yeni rota aldı. Rota değişikliğinin anı da tesadüfen seçilmedi. Hükümetin getirdiği yargı reformu önerilere, savcılık, mahkeme kadrosu ve onlarla ilgili olan siyasetçiler direnince başbakan bir omuz vermeyi gerekli gördü. Avukatlar Yüksek Kurulu, yargı reformu önerilerini destekleyen resmi görüşünü açıkladıktan bir gün sonra, başkası değil avukatlar hırsızlık türü kabahatlerle ilgili yaşanan kısır döngünün önemli bir parçası olarak gösterildi. Başbakan avukatların problemin bir bölümü olduklarını hem Parlamento’nun oturum salonunda hem hükümetin toplantısında öne sürdü.

Başbakanın atağı, vatandaşların ceza sürecinde sahip oldukları ve sözlerine göre çok büyük olan haklar üzerine yoğunlaştırıldı, ki bu sav, savcılık ve soruşturma organlarının örgütlü suç olayları ile mücadelede başarısız kaldıklarını örtmek için sık sık ileri sürülüyor.

Çeviri: Tanya Blagova