1994 yaz aylarında ABD’de Dünya Futbol Birnicliği heyecanı yaşanır. Bulgaristan 6. kez dünya şampiyonasına katılır. Bundan dokuz ay sonra, buradaki deyimle “Tanrı Bulgar oldu”, çünkü Paris’te Parc des Princesstadyumunda 17 Kasım’da Fransa- Bulgaristan maçı oynandı. Oradaki galip ABD 1994 Dünya Şampiyonasına katılacaktı. O zaman Fransa’yı klasmana götürecek 1:1 sonuç karşısında, son dakikada Emil Kostadinov fantastic bir gol attı ve böylece Bulgar futbol millilerinin Amerika yolunu açtı. Bu gol anında Bulgar televizyonundaki canlı yayında “Tanrı Bulgardır” şeklindeki simge ifade yayıldı. Efsanevi futbol yorumcusu, sunucu Nikolay Kolev-Miçmana “Gospod e bılgarin- Tanrı Bulgardır” ifadesini Bulgar toplumuna o zaman kazandıran kişi oldu.
Ötesi de masallardaki hikayelere benziyordu. Tanrı anlaşılan bir süreliğine Bulgar oldu, çünkü Bulgaristan milli futbol takımı, veya o zamanki tabiriyle Penev’in çetesi, Bulgar futbolunun en büyük başarısına imza atarak, dünya birinciliğinin yarı finaline yükseldi. Bazı kuşkular kaldı elbette. 20 yıl sonra gol ustası efsane Hristo Stoiçkov, FİFA’nın 1994 ABD finallerinde oynamamıza izin vermediğini iddia etti. Skandal hakem Joël Quiniou’nun kasıtlı olarak Bulgar oyuncularını İtalya ile yarı final karşılaşmasını engellediğini iddia etti. Bunun şahsen FİFA merkezinden yönetilen bir oyun olduğunu söyleyen Stoiçkov, dönemin FİFA Başkanı João" Havelange, Brezilya eski futbol şefi Ricardo Teixeira ve Sepp Blatter tarafından oyuna getirildiğini iddia etti.
“Brezilya’ya karşı finalde oynamamızı engelleyen insanlar bunlardır. Bizim engel İtalya olmadı” diyor Stoiçkov.
Kama lakaplı ünlü futbolcu FİFA’nın hareketlerine dair nedenleri de açıklıyor. Breziya ve Bulgaristan arasında bir final Brezilya- İtaly amaçı kadar etkili ve ilginç olmayacaktı. Bu iki takım 24 yıldan beri Dünya Şampiyonluğu unvanı için karşı karşıya gelmemişti. Bu gerçekten byle mi- sadece Tanrı ve o üç futbol adamı biliyor!
Bu yaz öyle veya böyle “Amerikan yazı” olarak tanımlandı ve herkes Bulgarların büyük spor başarısından bahsetmeye başladı. Bütün halk sokaklara yayıldı, Bulgarlar futbol sevinciyle tek yürek oldu. Bütün bir halk birleşti ve futbol heyecanıyla milli şuurunu coşturdu. “Vasil Levski” Milli Stadyum bu zaferi büyük coşkuyla karşıladı. Dönemin Cumhurbaşkanı Jelü Jelev o zaman özel konuşma yaptı: BNR “Altın Fon” arşifi bu kayıtları hala koruyor:
Ana vatan Bulgaristan topraklarına hoş geldiniz, değerli futbolcular. Bulgar halkı, yurtdışında yaşayan Bulgarlar, bizim komşularımız size teşekkürlerini sunar, son 30 günde bizim adımıza yaptıklaırnız için minnettarlığımızı sunuyoruz. Bulgaristan adına mücadeleniz, diplomat ve politikacıların bütün asır yapamadıklarını sizler başardınız.
O zaman “Bulgar kahramanlar” ifadesiyle beraber” Stoiçkov Cumhurbaşkanı” sesleri de yükseldi. O zaman Cumhurbaşkanı seçimleri olsaydı, kim bilir, belki kazanırdı.
Sofya Belediye Başkanı Aleksandır Yançulev de futbolculara heyecanla hitap etti:
Kahraman Bulgarlar, bize bağışladığınız fevkalade mutluluk için teşekkür ederiz, Bulgaristan’ı dünyada futbol dördüncüsü yaptınız. Bir aydan az bir sürede bize özgüvenimizi geri çevirdiniz, Bulgar gururunu pekiştirdiniz. Bütün dünya Bulgaristan’dan saygı ve onurla bahsetmeye başladı. Başkent Belediyesi haklı olarak size Sofya’nın onursal vatandaşı ilan ediyor ve adlarınızı Sofya’nın altın kitabına yazıyor. Sofya’nın fahri nişanını size takdim ederek, zaferinize duyduğumuz saygıyı ifade ediyoruz.
Ülke tarihinde gerçekten fevkalade bir coşku hakimdi. Milli futbolun kahraman oyuncularını da hatırlatalım: Borislav Mihaylov- kaleci, Emil Kremenliev-defans, Trifon İvanov-defans, Petır Hubçev-defans, İliyan Kiryakov- defans, Nikolay İliev - defans, Zlatko Yankov, Krasimir Balıkov, Yordan Leçkov, Emil Kostadinov, Hristo Stoiçkov, Daniel Borimirov, İvaylo Yordanov-forvet, Nasko Sirakov-forvet, Bonço Gençev-forvet, Petır Mihtarski-forvet, İvaylo Andonov-forvet, Velko Yotov-forvet, Petır Aleksandrov-forvet, antrenör ise Dimitır Penev idi.
Georgi Minçev futbolcuların zaferine özel bir şarkı armağan etti.
Çeviri:Sevda Dükkancı
Alman “Die Welt” gazetesi Alexis Weissenberg’i tanıtırken: ‘Kendi zamanının en yakışıklı piyanistiydi. Zarif, gurur sahibi , biraz havalı , 1929 yılında sanki frak ile dünyaya gelmiş izlenimi veren biri” diye yazıyor. Sofya doğumlu piyanist kozmopolit..
‘İnanırım yetenekli Stanislav Stratiev dahi aramızda olsaydı hüznümüzü yatıştırıcı sözler zor bulabilirdi. Velko tiyatroda bayram havası yaratan artistlerdendi, her bir rolünde kendinden bir parça bırakan insanlardandı’. Bu sözleri kültür bakanı Vejdi..
“Dünyada olup bitenler bizi ilgilendiriyor. Gözlerimizi dışarıdaki problemlere kapadıkça, iç sorunlarımıza yönlendikçe, ufkumuzu daraltıyoruz ve böylece ülke içindeki sorunların çözümünde bile başarılı olamıyoruz. Bizi dış dünyayla bağlayan,..