Jan Videnov hükümetinin fiyaskosu ve Stefan Sofiyanski başkanlığındaki görev hükümeti sona erince, sosyal ve politik istikrar iyileşir ve Bulgaristan uluslararası kurumlar açısından güven tazeler.19 Nisan 1997’de Demokratik Güçler Birliği(SDS) çatısı altında bir koalisyon hükümet kurulur. SDS lideri İvan Kostov başkanlığındaki ittifak mutlak çoğunluk kazanır. Kostov, binlerce kişinin katıldığı bi mitingte seçim zaferiyle ilgili şöyle konuşur:
Bizler Bulgar Lazarovden gününü, Velikden, yani Paskalya gibi Ulu Güne çevirmeyi başardık. Biz yeniden doğduk, kendimize güvendik ve ileri dönük kesin niytlerimizi beyan ettik.Gençler o yüzden bizi seçti. Onlar iyi bir gelecek istiyor, iyi bir imkan ve ortam, umut istiyor, kendi gücüne inanmak istiyorlar. Onlar nefretten kaçıyor, kin beslemek istemiyor. Bilgilerine, becerilerine ve özgüvenlerine inanmak istiyorlar.
SDS seçim vaadlerini yerine getirmeye başlıyor, acil yapısal reformlar yolunda adımlar atılıyor. Bu adımlarla bütçe açığının kapanması, enflasyonun düşmesi, yabancı yatıırmcıların celbedilmesi amaçlanıyor. “Kostov” hükümeti döneminde “para kurulu” uygulamasına geçilir. İMF- Uluslararası Para Fonu ile üç yıllık sözleşme imzalanır. Bu sözleşmeyle Bulgaristan’a taze para girişi, ekonomi ve yatırımlara akıtılacak nakit kaynak imkanı sağlanır.
Dış politika Bulgaristan’ı NATO ve AB üyeliğine götürecek yolda ilerler. 1999 yılında Bulgaristan AB üyeliği konusunda yol haritası alır, hükümet süresinin sonunda 2001 yılında ise Bulgar vatandaşlarının AB ülkelerinde yolculuklarında vize rejimi kaldırılır.
Kostov hükümetinin birinci yılından sonara durum değerlendirmesi yapan Cumhurbaşkanı Petır Stoyanov, ülkenin uluslararsı sahnede güven tazelediğine dikkat çeker:
Bu hükümetin bir yılındaki en büyük başarısı dünyanın ülkeye olan güvenini tazelemiş olmasıdır. Mali ve makroekonomik ortam istikrarlaştı. Bulgaristan için artık ciddi bir tonla konuşulmaya başlandı, ciddi ve güvenilir ortak gözüyle bakılmaya başlandı.
Başbakan İvan Kostov hükümeti dış politikada ilk kararlı adımlarını atarken, ülke menfaatlerini göz önünde bulunduruyor. Mart 1999 yılında NATO’ya üye 11 ülke Yugoslavya’da Miloşeviç rejiminin Kosova’da güttüğü etnik soykırıma karşı ortak bir askeri operasyon başlatıyor. 28 Nisan aynı yıl Bulgaristan ve NATO Alians uçaklarının Bulgar semalarından geçmesine izin veren anlaşmayı imzalar. Bulgaristan bu olayda tarafsızlık ilan eder ve NATO uçaklarına Bulgar hava sahası dışında, hava üslerini kullanma hakkı verilmez. Sırbistan’ı taarruz etmek isteyen Rus uçaklarına hava koridoru verilmez, Batı’nın baskısına ragmen Sofya ülkeye Kosova mültecilerini de kabul etmez.
Sınırın batısında savai olan bu kritik dönemde, hükümet milli çıkarlarını korumayı başarıyor ve ülkeyi askeri faaliyetlere sürüklemiyor.
İç siyaset alanındaki ana öncelik özelleştirme oluyor. İvan Kostov hükümeti göreve gelince, devlet işletmelerini satmaya, zarara çalışan devlet yapılarını özel ellere vermeye başlıyor.
Özelleştirme konusuna gelince…Herkesin saptadığı gecikme, aslında özelleştrmenin özelleştirilmesi için kullanıldı. Bütün büyük işletmelerin özelleşmesi için, otoriteli uluslararası yatırım firmalarına, bankalarına, dünya ekonomisi ve mali piyasalarda söz sahibi uluslararası bir kuruma aracı olarak verildi. Yatırım için en uygun stratejiler ve en iyi yeni sahiplerin bulunması için yardım arandı.
SDS- Demokratik Güçler Birliği taraftarlarını hayal kırıklığına uğratan olay, işletmelerin daha fazla hisse bazında özelleştirilmesi oldu. İşçilerin ellerine daha çok hak verilmektense bu işletmeler, bazı oligarşi bağlantılı eski komünist ellere gitti. Mavi yönetim liderleri de özelleştirmeden yararlandı.
Özelleştimenin yapılış şekli mavi partiye olan güveni sarstı ve nitekim 2011 genel seçimlerde SDS oy kaybına uğradı. Videnov kışından sonra Bulgaristan’ı mali- ekonomik krizden çıkarmak için aldığı alışılmışın dışındaki yöntemler seçimlerde fiyaskoya yol açtı. İşsizlik oranı %20’ye vardı, reformlar birçok sosyal grubu mağdur etti, mavi yönetimde şeffaflık ve dürüstlük umutları suya düştü, iktidar ile diyalog hayalleri ise sadece bir dilek olarak kaldı. Bulgar geçiş döneminin yine de en başarılı hükümetlerinden birine imza atıldı. Bulgaristan’ın Avrupa-Atlantik yapıalrına entegrasyon yolunun önünü açmış oldu.
Çeviri: Sevda Dükkancı
Öteki Bulgaristan - bunlar 9 Eylül 1944 senesindeki Sovyet yanlısı devrimden sonra yurtdışına kovulan binlerce Bulgaristan vatandaşı. Bütün dünyaya yayılmış, vatanın hasretini çekiyor, vatanın tartışılacak geçmişi, trajik gerçeği ve bilinmeyen..
Giuseppe Verdi bir mektubunda şöyle yazdı: 'Sessanatçısına şarkı söylemeyi öğretmeyen. Bir şeytan varsa sırtında o işi bilir'. Bu sözler bir nevi udünya sahnelerini Verdi'nin müziği ile fethetmiş olan Bulgar opera divasıGena Dimitrova için söylenmiş...
'Benim okulda notlarım hep çok düşüktü, Bulgar dili ve edebiyat derslerinde notlarım hep üçtü. O da yazdığım eserlerde 'önsöz, esas muhteva ve netice' gibi kurallara uyamadığımdandı. İstediğim gibi başladım, istediğim gibi tamamladım yazılarımı'. İşte..