Sofya Güvenlik Forumu tarafından “Wilfred Martens” Avrupa Araştırmaları Merkezi ve “Konrad Adenauer” Vakfı ile işbirliği içinde “NATO ve AB’nin geniş Karadeniz bölgesinde rolü” konulu uluslararası konferans katılımcılarını selamlayan Dışişleri Bakanı Daniel Mitov, “Toplu güvenlik açısından mevcut olan riskler devamlı ve son derece karmaşık olurken Bulgaristan, artan meydan okumalarının üstesinden gelinmesi yönünde hızlı, sistemli ve toplu cevapların arayışlarına faal bir şekilde katılıyor” sözlerini kullandı. Dışişleri Bakanı şöyle devam etti: “Son bir yıl içinde güvenlik riski yelpazesinin genişleyip derinleşmesine tanık oluyoruz. Yakın Doğu krizi ve sözüm ona “İslam Devletinin” etkisinin sürmesi, sadece Bulgaristan’ı değil, bütün Avrupa kıtasını yeni bir durumla karşı karşıya getiriyor”.

“Halen yaşanan sığınmacı ve mülteci krizi, onyıllarddır en büyük meydan okumalarından biridir. Kuzeydoğu’da da önemli riskler mevcut. Kırım’ın ilhak edilmesi ve Rusya’nın Ukrayna’yı istikrarsızlaştırma çabaları, Avrupa’da ve Karadeniz bölgesinde güvenlik tablosunu tamamen değiştirdi. Bu eylemler, kilit önem taşıyan değerleri ve Avrupa’nın gündeminde yer alan prensipleri doğrudan çiğnemektedir. Bütün bunlar Bulgaristan’ı yeni ve farklı bir durumda bırakıyor. AB’nin dışı sınırı olan Bulgaristan, farklı türden birçok risk ve tehlike ile temasın ön çizgisi haline geliyor. Bu açıdan hem tepki verme araçlarımızın, hem de bir bütün olarak dış politika tutumumuzun değişmesi gerekiyor. AB ve NATO politikalarında da değişiklikler gereklidir. Birliğin dış sınırı olan devletlere daha tutarlı finansal ve kurumsal desteğin verilmesi de gerekli.”

Dışişleri Bakanı Karadeniz bölgesinin Bulgaristan için öncelikli önem taşıdığını da öne sürdü:

“Bölgemiz, ancak her devletin hangi ekonomik ve siyasi örgütlere üye olacağını serbestçe seçme hakkı ve toprak bütünlüğünü koruma hakkının tamamen tanınması ve sayılması temelinde gelişmesini sürdürebilir. Bulgaristan Cumhuriyeti bu egemen hakkı devamlı destekliyor ve imkanları dahilinde AB ve NATO’ya yaklaşmak yönünde çaba sarfeden devletlere destek veriyor”.

Bulgaristan’ın 2007’de katılması ardından AB, iyi komşuluk politikasının bir bölümü olarak “Karadeniz Sinerjisi” inisyatifine start verdi. Ukrayna, Moldova, Türkiye, Gürcistan ve Rusya olmak üzere AB ile ortak sınırı olan devletleri kapsayan bu inisyatifle bugün itibari ile gelişme yok. Bu konuda Avusturya’daki Avrupa Politikası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü uzmanı Velina Çakırova şunları söyledi:

“Bundan iki yıl önce AB’nin Karadeniz Stratejisinin onaylanmasına ilişkin yoğun tartışmalar vardı ve somut adımlar atıldı. Bu Karadeniz bölgesi konusunda somut politikanın getirilmesi amacını güden bir girişimdi. Bölgede bazı ülkelerin AB ve NATO üyesi oldukları, bazılarının üye olmadığı, bazılarının da aday, bazılarının ortak ülke oldukları göz önüne alındığında birleştirici bir politika gerekliliği ortadadır. AB, aynen NATO olduğu gibi iç ve dış problemleri ile fazlası ile meşgul oldukları için ortadaki boşluk daha da artacak. Daha acil olan kendi problemleri ile meşgul olan Türkiye ve Rusya dikkatini bölgeye yönlendirdiklerine bölgedeki durum ciddi hale gelecek. Bir yandan göç akını artacak, diğer yandan ise İslam Halifeliği ile doğrudn bağlantılı olan etkiler ve Ukrayna’nın doğusundaki çatışmaya çözüm getirilecek gibi değil, ayrıca bölgede ekonomik ve finansal problemler de var. Bölgeye ilkişkin iyimser bir tahminde bulunmam mümkün değil. Daha çok daha ciddi bir tutumun izlenmesi ve muhtemel sarsıntılara karşı hazırlıklı olması gerektiğini söyleyebilirim” diyor Velina Çakırova.

Çeviri:Tanya Blagova