Önümüzde Noel ve Yıl Başı var ve belki de bayram havasına kapılan bir milletvekili yakında ücretli yıllık iznin 20 günden 25 güne çıkarılmasını önerdi ve Facebook hesabı üzerinden bu önerisini şöyle gerekçelendirdi: daha az stres, işyerindeki stresten kaynaklanan hastalıkların önlenmesi ve tabii daha iyi yaşam standartı. İyi de bütün bunların arasında “iş verimliliği” göstergesi diye bir şey yoktur. Anlaşılan vatandaşların sağlığına düşkün olan bu milletvekili, Bulgaristan’ın çoktandır işten “tatil” sıralamasının başında gittiğinden bihaberdir. Ülkemizde “çalışılmayan günlerin tamamlanması” olayı gayet yaygındır. Genelde BK kararı ile tatil günleri birbirine bağlanıyor ve bu bağlanma sonucu tatil ilan edilen günler yerine Cumartesi günleri çalışıyor. Örneğin 31 Aralık hükümet tarafından tatil ilan edildi ve bu günün işi, önceden 12 Aralık’ta tamamlandı. Bu arada sıradan bir iş günü yapılan çalşma, haftasonu yapılan çalışma ile bir değil.
Evet, eski çalışma yılı ülkemizde 30 Aralık’ta bitecek, yeni çalışma yılı ise 4 Ocak’ta başlayacak ve başlar başlamaz ilk kutlamaya denk gelecek, çünkü 6 Ocak’ta ülkemizde Epifani yortusu ve dolayısıyla Yordanovden isim günü kutlanır. Oysa malüm olduğu üzere bizde isim günleri doğüm günleri kadar coşkulu geçer. Ailenizde veya çevrenizde Yordan yoksa, İvan kesinlikle vardır. İvan’ın isim günü ise 7 Ocak’ta oluyor. Böyle coşkulu günlerde çalışmak iş güç kimin umurunda...
Yılın ilk ayının sonuna kadar yavaş tavaş çalışma temposuna giriliyor ve Şubat ayının daha ilk günü takvimde sıradaki önemli kutlama – Trifon Zarezan şarap günü ile karşılaşıyoruz. Şarap günü genelde iş yerinde de layıkı ile kutlanır.
Şubat ayı kısadır, çabucacık yuvarlanıp gider, kapıyı Marta Nine çalar, hemen arkasından Ulusal Bayramımız 3 Mart gelir. Bu arada 2016’da 3 Mart Perşembe gününe rastlar ve dolayısıyla 3 Mart’ın hafta sonuna bağlanacağı şimdiden belli. Son yıllarda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlanmasına halk tarafından özlem duyulur ve bu günde anneler, eşler ve tabii ki kadın olan iş arkadaşları tebrik ediler, kutlamalar, şenlikler yapılır yine.
Mart ayını izleyen Nisan ayına Paskalya yortusu ve sofra telaşı hakim olurken harıl harıl çalışmak, iş peşinde koşmak olur mu, olmaz tabii...
Gele gele Mayıs ayına geldik. Bu ayın resmen tamamen tatil ilan edilmesi çok yerinde olur galiba...
Emek Günü 1 Mayıs’la başlayan beşinci ayın içinde bir sonraki tatil günü 6 Mayıs Gergövden oluyor. Kısa bir aradan sonra bize özel bir bayram 24 Mayıs Bulgar Kültürü ve Islav Yazısı Günü geliyor. Bu durumda yine malüm şema ile karşı karşıyayız – uzun bir haftasonu ve sonradan gün doldurmak var.
Mayıs ayını yıllık izne çıkılan 3 ay izliyor ve ülke halkı çalışma temposuna ancak Eylül ayında dönüyorlar, çoğu ancak ilk okul günü 15 Eylül’den sonra kendilerini işe veriyorlar. İlk okul günü ise okullu çocuk sahibi olanlar, işte değil, okul töreninde oluyorlar. Bu arada Birleşme Günü 6 Eylül ve Bağımsızlık Günü 22 Eylül cıvarındaki günlerde yine tatiller hafta sonu ile bağlanarak işten uzak kalınıyor ve kapıda Ekim ayı durduğu için yaz mevsimine veda ediliyor. Ekim ayının kendisi ise son derece can sıkıcı oluyor – kutlama, bayram, coşku ve heyecana münasebet vermiyor. Aynısı Kasım ayı için de geçerli, 11. ay yılın en depresyona sürükleyici ayı olarak biliniyor. Fakat hemen ardından gelen Aralık’ta etrafı Noel havası sarıyor ve çalışmak insanın aklına gelen en son şey oluyor.
Evet, takvim üzerinden hızla geçtikten sonra ülkemizde aralıksız çalışılan sadece 2 ayın olduğunu söyleyebiliriz. Durum böyle olunca bazıları, sayın milletvekili tarafından ücretli yıllık iznin 5 gün ile uzatılması yönünde getirilen önerinin yersiz olduğunu düşünebilirler. Fakat bunu düşünmekte haksız olacaklar, çünkü getirilirse eğer yeni beş günlük ücretli izin, iki uzun haftasonunu birbirine bağlayıp iki haftalık tatile çıkmak için bir-iki güne muhtaç olan emekçilerin gönüllerine su serpecek.
Çeviri:Tanya Blagova
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..
Burgas Tam Teşekkülü Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından yapılan açıklamada diyabetik ayak tedavisinde hastanın kendi dokusu kullanılarak yapay..
Pleven’de Noel köyü kuruldu . Şehir sakinlerinin 2024 yılını uğurlama ve yeni 2025 yılını karşılama heyecanı ve neşesini artırmak için belediye..