Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Georgi Bırdarov`un kitabı aşk ve ölümü ve aynı zamanda da umudu anlatan bir Balkan hikayesini içeriyor

Photo: özel arşiv

Sarayevo, 18 Mayıs  1993 tarihi. Bir erkek ve bir kadın Milatska nehri üzerindeki Vırbyana köprüsü üzerinde kurşunların kurbanı oluyorlar. Erkek oracıkta can verirken kadın ancak erkeğin cesedine kadar sürüklenip ona sarılmak için güç toplayabiliyor...

Bir Hıristiyanın ve bir Müslüman kadının kuşatılan Sarayevo’daki yürek parçalayan aşkı herkesin hayalini meşgül ediyor ve doğrudan kalbe işliyor. Georgi Bırdarov, bu hikayeyi duyar duymaz en heyecan verici hikayelerinin hayatın sunduğunu kavrıyor. Işte bundan dolayı iki aşığın hikayesini duymak ve iç savaşı yaşayanların kalplerindeki yaraları hissetmek amacıyla Bosna`ya gidiyor. “Ben günleri sayacağım..”isimli roman işte böyle doğuyor, ki kitabın prömyeri Mayıs ayının sonunda yapılacak.

İnsanların hikayelerini duyunca neler yaşadıklarını anladım, aslında bu insanoğlunun tarihinde en acımasız kuşatmadır, çünkü tam dört yıl devam ediyor  - diye anlatıyor yazar. Işte o anda Milyatska nehri üzerindeki Vırbanya köprüsü üzerine çıkmayı düşündüm, yani kahramanlarmın Sarayevo`dan kaçmaya çalıştıkları yere ve böylece de sembolik olarak hikayenin sonunu yazmaya karar verdim. Ancak köprüye basar basmaz  ben yıkıldım ve ağlamaya başladım, bütün bu insanların yaşadığı acıdan dolayı.İşte bundan dolayı romanımdaki başlıca ana hikayeleri Balkanlardaki nefretin, kinin köklerini anlatmaktadır. Tek sözle nasıl olur da aynı kültüre sahip olup aynı tarihi, geçmişi ve çileleri paylaşan bizler, o denli biribirimizden nefret edebiliyoruz.

Romanın tanıtımı 19 Mayıs’ta saat 19:30’da “Peroto”Edebiyat Kulübünde yapılacakGeorgi Bırdarov`un romanında kaleme aldığı etnik ve dini konular, profesyonel olarak da onun dikkatini meşgül ediyor. Kendisi bu ders üzerinde Sofya Üniversitesinde öğretim görevlisidir ve işte bundan dolayı dini temele dayanan çatışmalardan daha büyük saçmalığın olmadığını düşünüyor. “İşte bu anlamsızlığı ortaya çıkarmak amacıyla söz konusu romanı yazdım” diyor. Fakat hala bu nefretin köklerini aramaktadır: 

Belki Batı’nını ve Doğu’nun, Avrupa’nın ve Asya’nın, Hıristiyanlığın ve Müslümanlığın, Avrupa değerlerinin ve Orient dediğimiz Doğunun buluştuğu yerdedir, çünkü bu karışım sonucu etnik, ulus ve dinler arasında inanılmaz bir karışım ortaya çıkıyor. Tarihte eskilere göz attığımız zaman şunun farkındayız, her etnik grubun diğerinden intikam alma nedeni vardır. Ikinci bir neden ise, Balkanlarda yaşayan bizlerin son derece duygusal olmamızda gizlidir ve işte bundan dolayı dış etkenlerin kin kıvılcımlarını yakma çok kolaydır. 

Üniversiteli öğrenceilerini Balkanlardaki tarihe eşlik eden bütün o hatalardan korumak amacıyla Georgi Bırdarov, dünyadaki değişiklikleri panik yaşamadan kabul etmelerini öğretiyor.

Avrupa`ya yönelik büyük mülteci dalgası olduğu kadar nüfusun etnik , dini ve ırk değişimi de bir gerçektir. Fakat bu tür değişiklikler tartihte devamlı meydana geliyor ve dünya gitikçe daha global olacak. Çünkü mevcut teknolojiler, iletişim araçları ve ulaşım karşısında nüfusun biribirine karşması kaçınılmazdır. Diğer önemli husus ise hoşgörüdür, ki bugün bu kelime ve tutum, Avrupada olduğu kadar bizde de neredeyse kötü bir kelime haline gelmiştir. Oysa diğerini olduğu gibi kabul etmekten daha değerli bir şey yoktur.“.

Bu anlamda “Dinkov üslübü” olarak kamuoyunda bilinen bu son derece rezillik boyutlarına ulaşan fenomen, ki sınırda „insan avcılarına“ verilen bir isimdir, bir taraftan diğerine olan tutumu yansıtırken diğer taraftan da devletin bu olaya müdahale etmemesinin bir ifadesidir.

Romanım, Bosna`da ordunun değil de işte buna benzer sözde yarı asker kılığındaki birliklerin işlediği en büyük zulümleri ve katliamları anlatıyor. Bu bizim için bir örnektir. Yani halkının refahını düşünen bir devlet mevcut değildir ve işte bu tür olaylar tehlikeli boyutlara gelebilir. Oysa aşırı milliyetçilik gericidir, yani tarihin tekerleği geri dönmez. Yeni kimlikler arayışına gidilecek ve ben şu anda birinin ulusun edebi olabileceği fikrinden dolayı hayretler içersindeyim. Fakat Ebedi şehir Roma, Julius Caesar ve senatörlerinin Roması ile hiç bir alakası yoktur. Yani aşırı milliyetçilik tehlikelidir ve Yugoslavya’nın dağılması sırasında olduğu gibi ancak ve ancak çatışmalara, savaş ve kan dökmelere yol açabilir.”


Çeviri: Şevkiye Çakır




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

WWF-Bulgaria’dan yeni vahşi hayvanları koruma kampanyası

WWF-Bulgaria, "Doğaya Abone Ol" başlıklı yeni kampanyasında yaban hayatına destek çağrısında bulundu. Çevreciler, “Uluslararası Kırmızı Kitap” verilerine dayanarak, Bulgaristan'da büyük bir kısmı omurgasız olmak üzere 60 ila 65 bin arasında..

Eklenme 13.11.2024 11:58

“Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” projesi ülke içinde ve dışında büyük ilgi gördü

“Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” projesi ülke içinde ve dışında büyük ilgi gördü 18 ülkeden Bulgarlar, yurtdışından 34 Bulgar okulu ve 8 üniversite eğitim görevlisi bu yıl ilki düzenlenen “Bulgarların anlatılmayan hikayeleri” programının..

Eklenme 12.11.2024 17:18

Moldova’daki Bulgarlar ve Gagavuzlar AB’ye üyelik referandumunu neden desteklemediler?

Moldova’da 20 Ekim 2024 tarihinde ülkenin Avrupa Birliği’ne katılımın oylandığı referandumda Bulgarların yoğun olarak yaşadığı Tarakliya ve Gagavuz Özerk Bölgesi'nde halkın yüzde 90’ın üzeri “hayır” oyu verdi.   Yine benzer bir şekilde bunların..

Eklenme 12.11.2024 06:05