Tek cümleyle özetleyecek olursam, halk şarkıları bana herşeyimi verdi ve herşeyi öğretti. Çünkü halkımızın yarattığı şarkılar, eserler mükemmel ve ebedidir. Uzun sanat karyerimde, dünyayı gezerken ve Bulgar halk şarkısını herkese tanıtırken beni mutlu yapan, bir Bulgar olduğumdan dolayı bu denli yaratıcı bir halkın evladı olduğumdan dolayı bana gururu yaşatan birçok anım olmuştur. Bundan dolayı şükretmediğim gün yoktur. Hayatımda doğru yolu bulduğum için çok mutluyum.
Doğduğu Köstendil’in Jilintsi köyünden Avrupa, Amerika, Asya ve Afrika sahnelerine giden yol gerçekten inanılmazdır.
Köstendil lisesinde 11. sınıf öğrencisi iken tiyatroya düşkünmdüm, yani gençlik hayallerimde hep tiyatro oyuncusu olmak vardı. Fakat 11. sınıfı tamamladıktan sonra halk müziği baş yönetmeni olan Georgi Boyaciyev’ten bir mektup aldım - beni bir yarışmaya davet ediyordu. Bu benim için oldukça sürpriz oldu, çünkü henüz Köstendil’den çıkmamıştım. Benim için Sofya, Paris gibi bir yerdi, yani hayal ettiğim bir yerdi. Hala tirene binip Bulgaristan Ulusal Radyosu BNR’e gelmem için o cesareti nereden bulduğuma şaşıyorum. Burada söz konusu olan 1960 yılı, ki yarışmaya 250 kişi katılmıştı. Yarışmaya katıldım ve böylece BNR’in Halk Müziği Topluluğuna kabul oldum. Radyo benim ikinci evim oldu. Bende ses vardı, ancak buraya geldiğim zaman birçok şeyi bilmediğimi, yani koroda şarkı söylemeyi bilmediğimi anladım, tabii ki o zaman da çok gençtik. İlk orkestra şefi Boris Petrov idi. O bize bir baba şefkatiyle davranıyordu. İşte böylece yavaş yavaş koro sanatındaki incelikleri keşfettim. Bazıları Bulgar halk şarkısının son derece basıt bir şey olduğunu düşünüyor. Lakin burada büyük halk sanatçısı Yovço Karaivanov’un 50.yıldönümünde söylediği sözleri hatırlatacağım: “Bulgar halk şarkısı sıradan bir şarkı değildir ve basıt insanlar için ise hiç değil”.
Bunu benim için ana hayat ispatladı.
Hiç bir zaman unutmuyorum, Kanada’da Toronto’da idik. Havalimanında Bulgaristan’a dönmek için uçağı bekliyorduk. Son derece başarılı bir turnemiz olmuştu, seyirciler bizi uzun uzun alkışlarıyla sahnede tutuyordu. Bizler ise yorgun bezgin oturmuşuz bekliyoruz, tam o sırada karşımıza haşimetli bir beyefendi durdu. Sessizce önümüzde eğildi ve “Sizler her bir ülke için onur kaynağı olabilirsiniz” dedi. Kanadalı bir profesörmüş. Bizi bir önceki akşam televizyonda izlemiş ve çok etkilenmiş. Bizler ise çokq, ama çok mutlu olduk.
Bugün folklor eskiden olduğu gibi değildir, bu asdlında Olga Borisova’nın görüşü:
Son yıllarda birçok şey değişti. Ben her türlü müziğe karşı değilim, fakat sankı değerler başka yerlere kaydı. Eskiden her köyde okumaevine bağlı folklor grupları, kendi kıyafetleri, enstrumanları vardı. Bir süreliğine bütün bunlar kayboldu, ancak son zamanlarda olup bitenlerden umutluyum. Ülke çapında festivallere juri olarak davet ediliyorum. Bulgaristan olağanüstü yeteneklere, muhteşem çocuklara sahiptir. Temmuz ayın başında Köstendil’de düzenlenen “Pautaliya” Uluslararası Festivale katıldım. Orada inanılmaz yetenekli çocuklar ve gençler gördüm. Gördüklerim de beni rahatlattı – Bulgar folkloru yok olmayacak. Dünyayı hayran bıraktığımız şeylerden biri de Bulgar folklorudur. Ben Bulgar halk şarkısı dinlerken yabancıların salonun ilk sıralarında ağladıklarını gördüm. İlk başta çok şaşırıyordum, ancak daha sonra anladım ki, bizim şarkımız beraberinde inanılmaz enerji getiriyor. Şarkı seni sarıp sarmalayıp, alıp götürüyor. Müzik bir evrensel dildir, tercüman gerektirmiyor, arabulucu istemiyor. Bizler “Misteriyata na bılgarskite glasove” olarak ve ayrıca bendeniz, en büyük dünya sahnelerinde çok mutlu olduk, “Grammy” ödülünü aldık. Her yerde bizleri bir yıldız olarak karşıladılar. Ben, ünlü halk sanatçıların neslinden geliyorum. Bizler bu müziğe her zaman sadık kalacağız, her zaman bu müzikle yaşayacağız, çünkü bu möziğe çok şeyler borçluyuz.
Çeviri: Şevkiye Çakır
Dara Ekimova, kayda değer başarılara imza atmaya devam ediyor . Genç ses sanatçısı 1,5 yılda çıkarmayı başardığı 16 yeni parçayı “Tazi staya” (Bu oda) başlıklı debüt albümünde bir araya getirdi . Dara Ekimova, albümün prömyeri..
Papi Hans , bazıları tarafından şarkı söyleyen şair, diğerlerince ise şiir yazan ses sanatçısı olarak tarif edilen, bununla birlikte komple bir sanatçı olduğu şüphe götürmeyen Konstantin Trendafilov’un sanatsal alter egosudur . Şarkı yazarı..
Müzik sahnesine XX. yüzyılın daha 80’li yıllarında çıkan İrina Florin, 90’lı yıllarda Bulgar pop müziğinin amblemlerinden biri oldu . İrina Florin’in “Po-blizo” (Daha yakın) adlı yeni parçası , aynen diğer şarkıları gibi bir aşk hikayesi..
De Là Trâp – bu renkli lakap, son bir yılda ülkedeki hip hop kültürü severlerinin de dikkatini çekti. Rap sanatçısının 100 KILA ile birlikte yaptığı..