İnsani ve Sosyal Araştırmalar Vakfı tarafından açıklanan verilere göre medyada çıkan propaganda haberler, 2013 yılının yaz mevsiminden geçen yılın sonuna kadarki dönemde 30 kere artmış bulunuyor. “Bulgaristan’da demokrasi karşıtı propaganda” adı ile düzenlenen araştırmada insanların bilinçlerine saldırı yapılan dört esas konu olarak Avrupa’nın çöküşü, Rusya’nın yükselişi, ülkedeki münafık elitler, global hegemon ve dünya çapında ipleri çeken kuklacı olarak gösterilen ABD ve NATO konuları gösterilmekte.
Bu sonuçlara gelmek için vakıf uzmanları önce 3000 sitede çıkan haberleri mercek altına aldı. Bunun neticesinde propagandanın en büyük olduğu 8 site belirlenince bu sitelerde çıkan 3000 yazı incelendi. Söz konusu dört esas konunun “PİK” ajansı, “A-specto” dergisi, “Glasove”, “Rusia dnes” ve “Pogled info” sitelerinde, “Trud”, “Duma” ve “Weekend” gazetelerinde en geniş yer tuttuğu görüldü.
Sosyoloji uzmanı doçent Boyan Znepolski, “bu propagandanın tek elden yürütülüp yürütülmediğini söylememiz mümkün değilse de Avrupa bu haberlerin kaynağı olarak defalarca Kremlin’e işaret etti” diyor ve ülkemizin bu bağlamda birkaç büyük tehlike ile karşı karşıya olduğunu ve AB kuruluşlarının, ülkemiz tarafından yapılan medeni tercihi ve liberal demokrasimizin itibarının medyada sistemli şekilde zedelenmesinden dolayı bu tehlikelerin en çok AB üyeliğimizi etkilediğini de ekliyor.
“Bu tehlikelerin biri, gerek siyasi, gerekse ekonomik olsun her çeşit elitlerin kasıtlı şekilde karalanmasıdır. Sivil toplumun itibarının zedelenmesi de yapılan propagandanın amaçlarından biridir, farklı vakıflar ve sivil toplum örgütleri, yabancı menfaatlere hizmet emekle suçlanıyor. Diğer bir tehlike ise AB ve Avroatlantik değerlerin saygınlığının zedelenmesidir. Bütün bunlarla doğrudan alakalı olan başka bir şey ise popülizm ve çoğunlukçuluk havasının yaratılması, elitlerin önemsenmemesi ve her şey halkın elindeymiş türünden çok tehlikeli olabilecek spekülasyonların yapılması”.
Belirli olaylarla ilgili medyalarda propaganda söyleminin hızla arttığı izleniyor. 2013 yılında örneğin bu tür söylem neredeyse hiç yokken Kiev’teki olaylar manipulasyon amaçlı yazıların yoğunlaşmasına yol açmıştır. Yine 2013 yılında Delyan Peevski’nin DANS başkanlığına getirilmesine karşı ve “Koy”(Kşm?) modeline karşı protestoların patlak verdiği yıldır. Kırım’ın ilhak edilmesi, Merkel’in mültecilerle ilgili açıklaması, Rusya’nın Suriye’deki savaşa müdahale etmesi ve NATO’nun Varşova zirvesi ile ülkedeki cumhurbaşkanlığı seçimleri gibi olaylar demokrasiye karşı yönelik propagandanın doruğa çıkmasını tetiklemiştir.
“Genel bir tabloya bakıldığında 3000’den çok yazıda aynı konuların işlendiği bazı olaylar yaşandığında bu konulardaki makalelerin onlarca hatta yüzlerce defa çoğaldığı görüldüğünde bunun tesadüf sonucu olmadığı apaçık ortaya çıkıyor. Belirli savların telkin edilmesi amaçlanıyor. Propagandaya has diğer bir husus ise bu savların hiç bir zaman aynı konudaki diğer veya karşı savlarla birlikte ele alınmamasıdır” diyor doç. Znepolski ve Avrupa’ya yönelik eleştiriyi Rusya’ya yönelik eleştiri ile karşılaştırırken şunları da ekliyor:
“Bu yazılarda Rusya’ya yönelik eleştiri yok. Daha çok Rusya’nın yükselişinden, silahlanma ve jeopolitikadaki kalkınmasından bahsediliyor”.
Ülkemizdeki medya kuruluşları oligarşik ve siyasi bağlantılara dolanmış vaziyette gittikçe çok hibrid savaşın manevra alanı haline gelirken Bulgaristan, bu yıl da AB içinde medya özgürlüğünün en az olduğu ülke durumunda. “Sınır tanımayan muhabirler” örgütünün dünya endeksinde ülkemiz 109. sırada yer aldı ve “yolsuzluğun ve medya birleşmelerinin yaygın olduğu, 6 gazeteden oluşan medya grubu patronu ve basılı yayın dağıtımının yüzde 80’lik bölümünü elinde tutan Delyan Peevski gibi siyasetçi ve oligarhların egemen olduğu bir ülke olarak gösterildi”. Raporda ayrıca hükümetin somut medya kuruluşlarına AB fon kaynaklarını dağıtmak şeklinde rüşvet vererek genel yayın yönetmenlerinin bazı konuları ele almaktan çekinmelerini sağladığı da belirtiliyor.
Çeviri:Tanya Blagova
Süredurum seçimler. Yarın her şeyin yoluna gireceğini ve dört yıl sonra seçimler vesilesiyle sizinle haberleşeceğimize dair son damla umutla dolu seçimler. Politikacılardan, kendimizden ve oy vermeyen diğer insanlardan gelen üzüntüyle dolu..
Büyük Britanya’da yaşayan ve vatandaşlık görevini yerine getirmek üzere bu seçimlerde de Bulgaristan’ın Londra Büyükelçiliği’nde kurulan seçim sandığına giden Zdravka Vladova -Momcheva, Bulgaristan Radyosuna konuşurken “Birlik ve beraberliğe muhtacız”..
Almanya’da Bulgaristan vatandaşları 66 seçim sandığında oy kullanabilir . Berlin’de her birinde makineli oylama olan beş seçim sandığı var. Seçim günü sorunsuz ilerliyor . Bulgaristan Radyosu’na konuşan Berlin’deki seçim sandığı üyesi Marin..