Sofya medeniyetler beşiği olarak farklı kültürleri içinde barındırıyor. Onu bu zenginliği ile hissetmek isteyenler, başkentin tarihi merkezini gezmelidir. Cumhurbaşkanlığı önünde turistler geleneksel olarak muhafızların nöbet değişimi sırasında fotoğraf çektirme molası veriyor. Ancak tam Cumhurbaşkanlık Sarayı karşısına baktığınızda çok güzel eski bir bina dikkatinizi çekecektir. “Arkeoloji müzesi” tabelasının asılı olduğu binanın aslında bir zamanlar cami olduğunu itiraf etmek gerek. Sofyalıların çoğu da, ziyaretçiler de bu yapının bir zamanlar ihtişamlı bir cami olduğunu bilmez. Bulgar Bilimler Akademisi’ne bağlı Milli Arkeoloji Müzesi’nde uzman Dr. Kamen Boyaciev bize bilgi verdi:
“Ulu Cami, veya Büyük Cami olarak bilinen bu cami 15. asırda inşa edilmiş. Günümüz Sofya’da muhafaza edilmiş en eski yapılardan biridir. II. Fatih Mehmet (1451-1487) Sadrazamlarından vezir Mahmut Paşa tarafından yaptırılmış. Cami inşaatı 40 yıl sürmüş. İnşaatı 1494 yılında, mahmud paşanın ölümünden sonra sona erdiği biliniyor”.Mahmut Paşa Sırbistan, Kruşevats’ta 15. asrın başlarında doğmuş. Annesi Sırp aristokrasisinden, babası ise Tesaliya’nın son Hristiyan hükümdarı olan Angelos Hanedanından geliyor. Çocukken, Türklerin esiri oluyor ve Edirne’de Sultan ıı.Murad’ın sarayında büyüyor. Orada ciddi bir terbiye ve eğitim alıyor.
Camii yapısı içerinde medrese, su sarnıcı ve çeşme bulunmaktaymış. Caminin bulunduğu mahalleye halk arasında Büyük Camii mahallesi denilmekteymiş.
Dr. Kamen Boyaciev :“Cami yapımından 19. yüzyıla kadar şehrin en önemli kamu binaklarından biridir. Osmanlılar sefere çıkarken camide toplanırmış, planlarını burada yapıp yola çıkarlarmış. Cami orijinal haliyle 19. yüzyıla kadar korunur. İki deprem olur. Birinde minare düşer. Bu Osmanlı idaresi ve cemaat tarafından bir işaret olarak kabul edilir. Cami zamanla terkedilir” diye anlattı.
1877 – 1878 Osmanlı Rus savaşı yıllarında camii hastaneye dönüştürülmüştür. Daha sonraki yıllarda camii kütüphane olarak kullanılmış ve 1892 yılından Prens Ferdinand’ın talimatıyla günümüze kadar da Sofya Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmaktadır. 1944 yılında Amerikan bombardımanında bina büyük zarar görür. Müzedeki eserlerden bazıları, arşiv ve belgelerin büyük kısmı yanar.Müze fonu olduğu gibi, yapısı da önem arz ediyor. 20. asrın 30’lu yıllarında bina genişletilmiş, cami etrafında arkeolojik kazılar ortaya çıkarılmış. Roma Serdika döneminden kalıntılar bulundu.
Arkeoloji Müzesi’nde bugün de çok değerli eserler muhafaza ediliyor.
Fotoğraflar: Miglena İvanova ve müze arşivi
Çeviri: Sevda Dükkancı
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
Ortodoks Kilisesi, 20 Aralık’ta Aziz İgnatius gününü kutluyor. Bulgarların halk takviminde İgnajden olarak adlandırılan bu günde Meryem ananın doğum sancılarının başladığına inanılıyor. Bu inanış “İganjden’den Noel’e kadar Meryem ana acı çekti”..
Kelime anlamı itibarıyla “dönmek, geri dönüş, dönüş yapmak, rücu etmek” anlamlarına gelen tövbe kavramı, dinî literatürde mezmûm/zemmedilen, yerilen, kötü ve olumsuz şeylerden vazgeçip övülen, güzel ve olumlu şeylere yönelmek şeklinde tarif edilmektedir...