Bir zamanlar işlenip cezalandırılmayan cinayetlerin günümüze uzanan gölgelerini araştıran Elizabeth Kostova, maziye henüz gömülmeyen geçmişi anlatıyor kitaplarında. Yeni romanında yazar, sadece şerin boyutlarını değil, yüreklilik, asalet ve merhametin gücü ile üstesinden nasıl gelinebileceğini de kaleme alıyor.
Yazar bundan 8 yıl önce rüyasında Bulgaristan’a ilk defa gelen ve gelir gelmez kendini bir yaşlı çifte yardım ederken bulan bir genç Amerikan kadınını gördü. Kadının eline düşen çiftin çantasında bulunan urne ise tanımadığı birinin izini sürmesine sebep oldu.
Elizabeth Kostova kendisine sanki gökten indirilen bu hikayeyi “Gölgeler diyarı” (Zemya na senki) romanında anlattı. Kemancı olan baş kahramanın talihi, aslında acayip bir tesadüfle Loveç ölüm kampında katledilen Saşo Sladura’nın bahtını andırıyor. Fakat Saşo kampta sadece birkaç gün yaşarken romanın kahramanı uzun ömürlüdür. “Karakterini yaratırken bu kadar uzun süre bunu yaşıyorsan yaşadıklarını nasıl hazmedebilirsin sorusunu sordum hep kendi kendime”. Kitabı yazarken müzisyenin hikayesinden habersiz olan Elizabeth, kitabı tamamladıktan sonra yine acayip bir tesadüfle Saşo Sladura’nın Plovdiv’te bulunan anı levhası önünde buldu kendini.
Üçüncü romanını bugünlerde Bulgar okuyucuların beğenisine sunan yazar “Benim baş kahramanım 2006’da 91 yaşındayken vefat ediyor” diyor ve şunu da ekliyor: “O dönemde yaşamış olan nesli düşündüm ve kendinin sanata vermiş olan entelektüel insanlar için siyasetle hiç bir alakası olmadığına rağmen siyasetin makinasında ezilmenin nasıl bir şey olduğunu tasavvur etmeye çalıştım. Kitabı yazarken tamamen beklenmedik bir şekilde bir çalışma kampının enkazlarını gezme imkanını buldum. Çoğu kampların kalınıtlıları kapalı olup ziyaretçilere açık değil. O enkazların arasında olmak bir yandan çok heyecan verici oldu, diğer yandan ise her şeyin anlamını yitirdiği bir yer gördüm. Bence hikayeler böyle boş yerlerin yine anlam kazanmasını sağlıyorlar. O yüzden oradayken kahramını buraya döndürmek istediğimi anladım. Tabii bu korku veren çok büyük bir iş olarak görünüyordu ve artık şunu söyleyebilirim ki böyle insanların anlattıklarından çok şey taşıdım romanıma ve bu çilekarların gerçek hikayelerine sonsuz saygı duyuyorum. Tarihle ilgili, insanların böyle yerlede yaşadıkları ile ilgili çok şey öğrendim ve bütün bunları ikinci ülkem olan Bulgaristan’a olan sevgimin kapsamına almaya çalıştım. ”
Elizabeth Kostova romanını yazarken Tsvetan Todorov’un “GULAG sesleri” kitabınını, toplama kamplarında ölmeyip haytta kalabilenlerin kan donduran hikayelerini tekrar okudu, hatta romanın taslak şeklini Büyük Bulgar ve Fransız filozofa göndermek istedi, ancak kendisi romanın çıkmasından 45 gün önce vefat etmesi yazarı hüsrana uğrattı.
Komünizmin cinayetleri ve bu dönemde çekilen çilelerden habersiz değildim, insanlarla görüşmüştüm, tarihi kitaplar okumuştum. Bunları yazmak zor ve acılı oldu ve bu yüzden ışık ve gölge romanı olarak yazdım bu kitabı. Çünkü insanların hayatı devam ediyor. Bir anlamda bu kitap hafıza ve acının kitabı, fakat aynı zamanda hayatta kalma sevincinin de kitabıdır.
Dünyaca ünlü bir yazar olan Elizabeth Kostova’nın “Tarih” ve “Kuğu hırsızları” romanları çoktandır çok satan kitaplardır, yeni romanı “Gölgeler Diyarı” ise dünyada gittikçe büyük ilgi görüyor. Bulgar’la evli olan yazar artık dördüncü kitabına başladığını ve aynen önceki romanlarında olduğu gibi bu sefer de içinde üç çocuğunun Bulgar adlarının ve Bulgaristan’la ilgili bir hikaye olacağını paylaşıyor.
Çeviri: Tanya Blagova
Son haftalarda otokton (yerli) koyun c insleri yetiştiren bir hayvancı ailesinin içinde bulunduğu durum, kamunun dikkatini üzerine çekti. İnsanlar, Meclis’teki tiyatroyu ve siyasette üstünlük kavgalarını izlemeyi bırakıp Velingrad’lı bay..
Almanya’nın Stuttart şehri merkezli Bulgar Kültürü Derneği, kuruluşunun 20. yıldönümünü “20 Yıldır Martenista” konulu konserle kutluyor . BTA’nın haberine göre resmi etkinlik, 7 Aralık günün Almanya saati ile saat 17:00’de başlayacak. Konsere..
Göz kamaştıran Noel süsü, müzik, salıncaklar, tatlılar ve el yapımı anmalıklarla dolup taşan rengârenk tezgahlar ... Bütün bunlar etrafımızı saran krizleri, savaşları ve kargaşayı en azından kısa süreliğine unutarak içimizi ısıtan Noel ve Yılbaşı..
BKP tarafindan Bulgaristan Türklerine uygulanan baskılar ve isim değiştirme kampanyasına karşı ilk protesto yürüyüşlerinin 40. yılı tamamlanıyor...
Noel Yortusu sabahı, Hazreti İsa’nın doğduğuna dair sevinçli haber dünyanın her bir noktasına yayılır ve bu özel güne yakışır özel ritüeller..
Hristiyanlar’ın İsa’nın Doğumunu kutladıkları Noel yortusunda Hristiyan olan dinleyicilerimize en içten sağlık ve mutluluk, barış ve refah temennilerimizi..