Avrupa Birliği zor günler yaşıyor. BREXİT, Katalonya olayları, İtalya’nın iki en zengin bölgesi Lombardia ve Veneto’da daha fazla özerklik için yapılan referandumlar ve ortak konularda üye ülkeler arasındaki görüş ayrılıkları yaşanırken gittikçe çok politolog, “Çeşitlilikte birlik” şeklindeki AB sloganının ciddi şekilde zedelenmiş, hatta mazide kalmış olduğunu düşünüyorlar.
Gerçekten de gerek Avrupa’nın içindeki yeni sınırı açıkça çizen Avro Bölgesi, gerekse de Schengen alanından dolayı olsun gittikçe daha sık iki veya daha fazla viteste hareket eden Avrupa’dan söz ediliyor. Doğu ve Batı arasında, Kuzey ve Güney arasındaki uçurum yok olmak, yoksa ciddi derecede açılmak üzere mi? Avrupa Birliği, kendi içindeki ayırımları giderebilecek mi ve gittikçe artan çeşitlilik bağlamında ne gibi reformların uygulanması gerekiyor. Bütün bu konuları Fransız tarih ve politoloji uzmanı Jean-Yves Potel’le konuştuk.
“Bence Avrupa’ya yeni anlam kazandırmak gerekiyor. Günümüzde herkes Avrupa’yı konuşuyor, ama güttümüz hedefin, ulaşmak istediğimizin tam olarak ne olduğunu kimse anlamıyor. Bütün bu zaman zarfında Avrupa Birliği hep genişledi. İl başta 6 ülkeydik, şimdi 28 olduk, yakında 27 olacağız. Avrupa Birliği, savaşın ve halklar arasındaki düşmanlıkların tersi olarak kuruldu. Bu yüzden ben de Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron gibi Avrupa’nın esas değerlerini korumamız ve bölünmeyi değil, birleşmeyi pekiştiren yeni değerler katmamız gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu şekilde Avrupa Birliği, 21. yüzyılın gerçekleri ile uyum içinde yeni anlam kazanacak. Bölgesel ve yerel düzeydeki bağımsızlık çağrılarına gelince bunlar aslında yeni bir şey değil, tam ve geri dönülmez kopmaya gelinmeden çeşitliliği meşru etmenin bir yoludur. Bugün Katalonya gündemdedir, ancak aynı şekilde Korsika, Bask ülkesi, Flandra, Kuzey İrlanda ve İskoçya gündeme gelebilir” diyor Jean-Yves Potel.
“Farklı viteslerde Avrupa” kavramı memnuniyetsizliğe yol açıyor. Bulgaristan bu konuda çok hassas. Sizce Avrupa’nın geleceği ne olacak” sorusu üzerine Fransız politoloji uzman şu cevabı verdi:
“Birleşik Avrupa kurulmaya başladığında onaylanan Maastricht Antlaşması ile “hızlandırılmış işbirliği” kavramı getirildi” ve böylece ayrı ülkelerin farklı konularda birlikte çalışmalarına imkan sağladı. Bu şekilde Schengen ve Avro Bölgesi olmak üzere iki esas zıtlaşma meydana geldi. Bence farklılıkların kurumsallaştırılmaması gerekiyor, iki, üç veya dört vitesli Avrupa Birliği fikrine kapılmaktansa farklılıkları ortadan kaldırmaya gayret etmek lazım. Şu anda Brüksel’de Avro Bölgesi ülkeleri için Parlamento’nun kurulması fikri konuşuluyor, buna izin vermemek gerekir, Avrupa Parlamentosu birdir ve herkes içindir, diyen Jean-Yves Potel, Avrupa’nın Batı Balkanlar yönünde genişlemesi fikrinin gerçekçi olup olmadığına dair şunları söyledi:
“Balkanlar’ın “şeytan toprakları” olduğu ve bu topraktan kaçınmamız gerektiğini düşünenlere her zaman karşı çıktım. Avrupa’nın “barut fıçısı” tanımına da inanmıyorum. Bu ülkelerin Avrupa Birliği’ne katılmalarını sağlamak için mümkün her şeyi yapmamız gerektiğini düşünüyorum, tabii üyelik kriterlerinin karşılanması şartı ile olmak üzere. Böylece ayırım ve kin dinamiği nihai şekilde oratadan kaldırılacaktır”.
Çeviri: Tanya Blagova
Üç yılda yedinci kez Bulgaristan vatandaşları milletvekili seçimini yaptıktan sonra, seçim neticeleri bazı kulis arkası oyunları da su yüzüne çıkardı. Kesin oy sayımında %4 olan barajı aşmak için %0.01 oyu yetmeyen “Veliçie” partisinin..
27 Ekim’de düzenlenen erken genel seçimlerinde oy kullanan seçmenler daha da renkli bir parlamentonun hatlarını çizdi. İlk tahminler 9 partili bir Halk Meclisi yönündeydi, ancak Merkez Seçim Komisyonu(MSK)’nun sandık kurulu protokollerinin yüzde 100’nün..
Sıradaki erken genel seçimler artık arkada kaldı. Geçen erken seçimlere kıyasla katılım oranın biraz daha yüksek olması dışında, siyasi tahminlerde ve politik yapılaşmaların ne olacağı ve nasıl bir kabine ortaklığı kurulacağı sorularına yanıt bulmak yine..