Stara Zagora’daki Neolit (Cilalı taş devri) konutlar dünya çapında önem taşıyan mükemmel tarih anıtıdır. Onlar ülkedeki 100 milli turistik yerden biridir. Arkeolojik bulgunun üzerine inşa edilen müzede, korunması amacıyla sıcaklık ve nem oranı sabit tutulmakta.
Burası M. Ö. 7-6 bin yıl yani erken Neolit devrinden M. Ö. 3 bin yıl yani erken bronz çağına kadar yaşanılan tarih öncesi yerleşim höyüğüdür. 1968 yılında inşaat işleri esnasında burada seramik kaplar ve daha başka nesneler de bulundu. Bunun üzerine yapılan araştırmalar sonucu “Avrupa’nın bu çağdan en iyi korunmuş evi” olarak kabul edilen iki katlı yapı ortaya çıkarıldı, diyor Stara Zagora Bölge Tarih Müzesi Müdürü asistan Petır Kalçev.
Bu konutun kalıntıları karşısında insan heyecan duyuyor, çünkü 8000 yıl önce burada yaşayan o insanların hayat tarzını aklına getiriyor. Evler, yere 25-30 cm arayla kuru ve soyulmuş meşe kazıkları saplayarak inşa edilmiş. Her iki tarafından samanla karıştırılmış kille sıvanan ahşap yapıyı ince çubuklarla şekillendirmişler. Saman ve iri çavdar samanı kaplı, ağaç dübel ve kirişlerle yapılan çatı, çift saçaklıymış. Yüksekliği 7 metreyi bulan iki katlı ev sağlam durumdadır. Yapıyı taşıyan kazıkların çapı bazı yerlerde 18-20 cmdir.
Bu çağdan Avrupa’nın en iyi korunan fırını buradadır. Fırın kübbe biçimindedir, üstten tahılların kurutulması içineşitlenmiştir ve burada da sergilenen taştan el değirmenleri ile tahıllar ezilmekteydi. Burada yaşamını sürdüren ailenin 11 adet deposunda saklanan tahıl rezervleri bulunmuştur. Evin uyku için ayrılan en sıcak yeri, fırına yakın ve yer seviyesinden yüksek bir alanıdır. Birinci katta fırın olan bir oda daha var, taştan el değirmenleri, depolar, bıçak bileme taşı, birçok seramik kaplar, doğurganlık ayinlerinde kullanılan tarikat sunakları. Bu birçok bilgiye sahip akıllı insanların hayat tarzına benziyor. İlkel denilebilecek araçlarla rahat ve dayanıklı bir ev yapmışlar.
Bölgedeki halkın geçim kaynağıyla ilgili asistan Kalçev şunları anlattı:
Çoğunlukla tarım ve hayvancılıkla uğraşıyorlarmış. Bulunan kemiklerin %70’inin evcil hayvanlarına ait olduğu anlaşılmıştır. Onlardan yün, süt, deri ve et elde ediyorlarmış. Bunun için tarım ile birlikte hayvancılık da önemli bir kaynakmış. Evin içinde kömürleşmiş buğday taneleri de bulunmuş. Bu bölgede 8000 yıl önce yetiştirilen buğday tanelerinin, büyüklük açısından 19. yüzyılda Avrupa’da yetiştirilenlerle aynı olduğu tespit edilmiştir. Tarımda nasıl bir seleksiyon elde ettiklerini sadece hayal edebiliriz. İlk metali yani bakırı keşfettiklerinde ise balıkçılık, maden işleme, bakır eşyaları üretmeye başlamışlardır. Seramik kaplar, çakmaktaşı ve taş aletleri yapıyorlarmış. Evlerin yapımıyla ilgili olduğundan dolayı marangozluk temel sanayileriymiş. Bu insanlar buralardaki ilk çiftçiler ve hayvancılarmış. İnsanların günlük hayatını kolaylaştıran başka zanaatlarla da ilgileniyorlarmış.
Müzenin bodrumunda “Stara Zagora Bölgesi Tarih Öncesi Sanat” sergisini de görebilirsiniz. Orada bölgedeki köy höyüğü arkeolojik araştırmaları esnasında bulunan çok güzel örnekler sergilenmekte. En çok ilgi uyandıran, insan eliyle yapılmış eserler hakkında asistan Kalçev şunları söyledi:
Geyik boynuzundan yapılmış oraklar, topraklarımızın eski sakinlerinin yenilikçi buluşları olduğunu kanıtladı. Ortadoğu’da onlar tahtadan ve ağırmış. Burada, boynuzu sıcak suya batırdıktan sonra gerekli şekilde büküyorlarmış. Yapılmış bir oluğa reçine ile yapıştırılmış çakmaktaşından kesici dişler diziyorlarmış. Böyle bir orakla üç vuruşta bir demet kesiliyormuş. Gündüzün ve gecenin değişimini sembolize eden 365 koyu ve beyaz renkli dörtgenin tasvir edildiği bir çanak, ilkel bir takvim olarak kabul edilir. Zambak şeklindeki ve dibine güneş işareti tasvir edilmiş ayin kapları da ilgi çekicidir. Evde kullanılar tabaklar ile kanatlı tanrılar, geyik ve boğa ile süslenmiş kaplar da mevcuttur.
Segilenenlerden bazıları farklı ayinlerle bağlantılıdır – düğün, hasat, tarlaların doğal afetlerden korunması gibi. Avrupa’da keşvedilen en erken zaman mermer figürlerinden bir tanesini seçebilirim – belirgin baldırlı, kalçalı ve oturaklı kadın vücudu. Hayvan kaburgasından,bakır takıları ve kemeri olan kadın şekli yapılmış.
Hayvan kafası ve vücudu olan insan biçimindeki kap, Mısır Sfenkslerinin öncüsü niteliğinde. Topraklarımızdaki bir evde, erken kalkolit devrinde yani M. Ö. 5000 yıl başlarında, en erken zaman altın bileziği de burada bulunmakta. Bu bilezik, külçe altından yapılmış çocuk bileziğidir. Sergi, inanılmaz kültürü, estetik lezzeti ve bu harika ürünleri üreten insanların ustalığını gözler önüne sermekte.
Fotoğraflar:museum.starazagora.net
Çeviri: Habil Habilov
Yedinci asırda Birinci Bulgar devletinin kurucuları başkentin adını Pliska koyuyor – anlamı merkez, baş şehir. Yerini de önemli ticaret yollarının kavşağında seçmişler. Rölyef ise hayvancılık için uygundur. Günümüzde Şumen şehrine 29 km..
Sofya’nın ancak 55 km uzaklığında yer alan Samokov şehri, Borovets kayak merkezine yakın olduğu için turistlerce bilinmektedir. Yüzyıllar boyunca bu topraklarda yaşayan insanların bıraktığı izler, şehrin müzesinde muhafaza ediliyor. Samokov..
Rodop dağının tepelerinin biri masal kahramanın ismini taşıyor. Snejanka /Karkızı/ demişler bu tepeye, çünkü yılın uzun bir bölümünde parlak buz bir elbiseye bürünmüştür. Burada kış Kasım’dan Mayıs ayına kadar devam ediyor. Tepe Smolyan kasabasına 15 km..