Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Margarita Zanef - Milli Sanat Galerisi’nin en cömert bağışçısı

БНР Новини
Photo: архив

1949 yılının sonunda Napoli’deki limandan 1260 göçmen taşıyan bir gemi yola çıkar. Göçmenlerin yanlarında taşıdıkları, her şeyden önce bilinmeyen, ancak gerçek bir vatan gibi cana yakın hissedilen Avustralya kıyısı hakkında hayallerden ibaret. Okyanus dalgaları arasında uzun yolculuktan sonra, Sidney’deki limana bir Bulgar kadın da iner. Kendisi, ana vatanına kısa bir süreliğine dönmeden önce orada yarım asır sürgünde geçirir ve ölümünden önce gönlünde gizlenen hisleri tek bir jestle ifade eder.

Margarita Zanef’in vasiyetnamesini açtıklarında Avustralyalı avukatlar, şaşırtıcı bir gerçekle yüzleşirler. 95 yaşındaki kadın, bütün varlığını Sofya’daki Milli Sanat Galerisi ile Sidney’deki Yeni Güney Galler Sanat Galerisi arasında, yani aşkı bulduğu ve oğlunun dünyaya geldiği şehir ile ikinci evini kurduğu ve en yakınlarını kaybettiği şehir arasında bölmüştür.

СнимкаBulgar göçmeninin, Milli Sanat Galerisi’ne bağışladığı yaklaşık 2 milyon leva, artık kurumun banka hesabındadır. Milli Sanat Galerisi Müdürü Slava İvanova ise, şimdiye dek hiçbir zaman bu kadar cömert bir bağış yapılmadığını itiraf ediyor. Bu nedenle galeri mensupları, bağışçının kim olduğunu anlamak için yakınlarını bulmaya çalışır. Slava İvanova şunları anlatıyor:

“Bu kadının, esrarengiz ve bunun yanı sıra çok sevimli bir kişi olduğu ortaya çıktı. Gerçek kimliğine yaklaştıkça yaptıkları insanlık açısından daha da önem kazanıyordu. Kendisinin, çok cana yakın, iyi kalpli ve sıradan bir kişi olduğu ortaya çıktı.”

Margarita Zanef, 11 Nisan 1921 yılında Montana’nın Pogorelets /günümüz adıyla Yakimovo/ köyünden bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelir. Kendisine ninelerinden birinin ismi olan Vırba ismini koyarlar, ancak kendisi son nefesine kadar, Avustralya pasaportunda kayıtlı olan Gerta ismini kullanır. Bulgaristan’a gönderdiği kartpostalları da hep bu isimle imzalar. Ailenin soyağacında, çara yakınlığı ile bilinen ve köyde uzun yıllar muhtarlık yapan dedesi dikkat çekerken, babası ise oldukça varlıklı ve daha büyük çocuklarını üniversitede okutmayı başarmış biridir. Bu sıralarda Margarita, Sofya’da lisede okuyor ve Münih’te yüksek eğitim görmeyi hayal ediyor. Ancak kader, kendisini hayatının aşkı ile buluşturur ve Margarita, eğitim görme hayalini bırakır. Sadece 19 yaşında olan Margarita, Şumen’in soylu ailelerinden Tsanko Tsanev ile evlenir. Bir yıl sonra oğulları Anton dünyaya gelir. 40’lı yılların ortalarında aile, Viyana’ya gider, arkasından Avustralya’ya göç eder. Aile, Sidney’de kalır ve sakin bir yaşam sürer. Margarita, daktilocu olarak çalışır, eşi devlet idaresindeyken, oğulları ise hukukçu olur. Ancak Tsanko ve Anton, erken yaşta bu dünyaya gözlerini yumar ve Margarita, aile varlıklarını galerilere bağışlayarak bir huzur evinde hayatına veda eder.

Margarita’nın kalbini çalan ve planlarını değiştiren erkek kimdir ve neden ikisi göçmenliği kader olarak seçer? Bu soruya cevap veren ve bu kararın arkasında siyasi nedenler olduğu tahmininde bulunan Slava İvanova, şunları söylüyor:

“Kendisinin, Bulgaristan’ı çok sevdiğini ve onu hep yeniden görmeyi hayal ettiğini biliyoruz. 2000 yılında kısa bir süreliğine Bulgaristan’a dönen eşinden farklı olarak kendisi, hiçbir zaman vatanına geri dönmez, sadece Gord Balkan takma adıyla ona şiirler adar. Hayatının son yıllarında artık çok hasta olduğunda, ülkemizdeki dağ manzaralarını andıran bir yere taşınır.”

“Margarita, sık sık Bulgaristan’dan bahsederdi” diyor muhasebecisi Alex Whitehead. Kendisine göre Margarita Zanef, komünistleri hiç sevmez, çünkü rejim, ailesinin her şeyini elinden alır ve bu yüzden vatanından ayrılmak zorunda kalır. Ancak müziği ve çiçekleri seven bu sessiz ve mütevazı kadının, neden aile varlıklarını iki kıtada güzel sanat eserlerine yatırmaya karar verdiğini belki de hiçbir zaman anlamayacağız. Yine de Margarita Zanef’in ismi, cömertliğinin simgesi olarak tabloların yanında yer alacak. Oğlu Anton tarafından avluda dikilen beyaz açelya çiçeğinin kokusu, kovulan, ancak vatanını hayatı boyunca gönlünde taşıyan bir ailenin hatırasını hep andıracaktır.

Fotoğraflar: arşiv, BGNES ve nationalgallery.bg

Çeviri: Rayna İvanova




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

“İvan Vazov” Halk Tiyatrosu’ndan izleyicilerine “reverans”

“İvan Vazov” Halk Tiyatrosu 120. Kuruluş yıldönümü münasebetiyle sonbahardaki yeni sezonundaki oyunlarından biri için 120 tiyatro hayranını ücretsiz bilet ile sevindirecek. Şanslı izleyiciler ayrıca ikinci bir bileti 10 levalık indirimle..

Eklenme 28.07.2024 07:05

Animaphixs Film Festivali'nde Teodor Ushev’e ödül

Sicilya adasındaki Bagheria kentinde, onuncusu düzenlenen uluslararası Animaphixs orijinal animasyon sinema festivalinde Teodor Ushev, sanat yolu başarı ödülüne layık görüldü Festival açılışı, çellonun en büyük ustalarından Giovanni..

Eklenme 23.07.2024 11:39
Prof. Krasimir Stanchev

Prof. Krasimir Stanchev: dil barışçıl amaçlardan savaş ilanına kadar her türlü amaç için kullanılabilir

“Sönmekte olan bir ateş, geriye kalan birkaç kor sayesinde yeniden alevlenebilir.”  Slav filolojisi profesörü Krasimir Stanchev bu sıcak sözlerle, yurtdışında Bulgar alfabesine, Bulgar diline ve Bulgar kültürüne azalan ilginin bir gün yeniden..

Eklenme 14.07.2024 07:15