2018 yılı, sadece iyi veya sadece kötü geçti demek o kadar da kolay değil. Ama tarımcılarımız için hayli zor geçtiğini söylemek gerek.
Geçen kışın tam yumuşak geçti diyecektik, ki Mart Nine öyle bir geldi ki, hayat dondu kaldı. Ülkemizde yıllardır görülmeyen zirai don yaşandı, önce yayan yağmurdan ve daha sonra hava derecelerinin sıfırın altına düşmesi nedeniyle, özellikle kayası şeftali gibi erken çiçek açan meyve ağaçlarının tomurcukları dondu, diğer meyve ağaçlarında da donmalar meydana geldi, çimen yeşili tarlaların bazıları dondan büyük zarar gördü. Ülkemiz Bulgaristan ise dünya medaylarında, baharın müjdecileri olan leylekleri soğuklardan ölümden kurtaran ülke olarak dünya medyasına düştü. Bu konuda hatırlayacaksınız Silistra’nın Zaritsa köyü “Büyük kalpli küçük köy” olarak anıldı. Zaritsa köyünden Safet Halid ise “Leyleklerin kurtarıcısı” olarak yerli ve yabancı medyalarda yer aldı.
Mart sonunda yaşanan zirai don aslında bütün bir yılın bereketini olumsuz etkilemiş oldu. Ne demiş atalarımız “Gün var yılı bseler, yıl var günü bseler”. Mart ayında yaşanan soğukların ardından bir kuraklık dönemi geldi çattı. Hava sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesinden dolayı, ülkemizde hem orak ayı, hem de gül hasatı erken başladı.
Her yıl olduğu gibi Mayıs ayı başlarında Gül Vadisinin güzelliklerini orada düzenlelen Gül Festivalleriyle anlatamaya hazırlanırken oradan protesto haberini, büyük bir kriz haberini aldık. Kazanlık ve bölgeden gül üreticileri, “Podbalkanski pıt” olarak bilinen ve Sıra dağların güneyinde Bulgaristan’ın ana ulaşım yollarından biri olan Çerganovo kısmı, gül üreticileri tarafından bir süreliğine kapatıldı. Gül üreticilerinin tek bir isteği vardı: gül alım fiyatlarının artırılması. Son 3 yıl boyunca kilogram gül çiçeği 4 levadan alınırken bu yıl fiyat 2.20 ile 1.80 arasında değişti. Gül üreticileri gül çiçeği taban fiyatının belirlenmesini istedi.. Ayrıca sektöre sübvanisyon istekleri de yer aldı.
Gül bahçe sahiplerden biri “Gül çiçeği toplayanlara kilogram gül başına 1 leva, 1,20 veriyoruz. Bize 80 stotinka kalıyor. Bu parayla masraflarımızı bile karşılamıyoruz. Ben de bir gül bahçesine gidip gül toplayıcısı olarak işe başlasam, daha iyi olacak. Seneye de aynı fiyatlar belirlenirse, tarımla buraya kadarmış, diyeceğim”, şeklinde konuştu.
Daha sonra Gül Festivaline gittiğimiz Kazanlık’ta, birçok yerde gül sahipleri düşük alım fiyatlarını protesto ederek gülleri toplamadıklarını, hatta bazıları ise köklemeye başladığını gördük.
Orak ayı 2 hafta erken başladı ülkemizde. Bazı bölgelerde orak ayı tam yarılanmışken yağmurlu günlerin, aşırı yağmurların ardı kesilmedi. Günlerce, haftalarca biçer döverler tarlalara bırakın girmeyi, bazı yerlerde yağmur soncu büyüyen otlar nedeniyle girmeye bile gerek kalmadı.
Temmuz başında haber bültenlerinde taşan dereler, su altında kalan evleri, köyleri, yolları izledik durduk. Ama bu haberler arasında yağmurların buğday hasatına getirdiği zararlardan kimze bahsetmedi. Orak ayı başlar başlamaz “Bu yıl Bulgaristan rekor miktarda buğday elde edecek, hem kalitesi güzel, hem de miktarı demiştik,“ ama acele ettik. Ne demiş atalarımız... “Buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa düşmeyince.” Sonunda beklenen 6 milyon ton buğdayın bir kısmı, olduğu gibi tarlada çürüdü veya sucuklandı.
Borsalarda, 2018 yılı buğday açısından öngörülemeyen bir yıl oldu. Çünkü alınan ürün dünya capındaki tüketimi karşılayamayacaktı. Yıl rekor miktarda buğday ürünü tahminleriyle başlamıştı. Bu arada Asya ve Kuzey Afrika’dan büyük buğday talebi geldi. Fakat herkesin unuttuğu birşey vardı. Bunlar da iklim değişiklileri oldu. Yılın ilk yarısı Asya ve Avrupa’nın birçok bölgesinde büyük kuraklık yaşandı. Bölgemizde bahar çok erken başladı ve uzun yağmur dönemiyle devam etti. Bütün bunlar orak ayını olumsuz etkilerken Temmuz ve Ağustos ayında da piyasayı alt üst etti. Tahıl üreticileri, kah topladıkları, kah toplamayadıkları buğdaydan zararları hesaplamakla meşgüldü. Tahıl fiyatları yüzde 34’lere yükselirken buğday tarihinde en yüksek fiyatlar verildi.
Tarımımız'daki sorunlar sadece bundan ibaret değildi. En büyük darbeyi hayvancılık sektörü yedi. Aslında hayat, zorluklardan, insan trajedilerinden ve çıkmaz yollardan ibarettir, deriz. Küçük baş hayvanlarda görülen veba hastalığı, haber bültenlerindeki güncelliğini günlerce korudu. Sabahtan akşama kadar Malko Şarkovo, Voden ve Bolyarovo isimleri dillerden düşmedi. Yazın başında Voden köyünden Avrupa Birliği genelinde geviş getiren küçük baş hayvanlarda ilk veba hastalığı haberi geldi. Çiftçiler, protesto etmek için yollara düştü ve hayvanlarının sağlam olduğunu iddia ederek yeni numunelerinin alınmasını talep ettiler. 13 Temmuz’da hayvanların büyük bir bölümü itlaf edildi. Baba Dora (Dora ninenin) keçileri bu protestoların amblemi adeta simgesi oldu. Ülkenin diğer bölgelerinden gelen protestocular devletin aldığı kararlardan memnun olmadıkları için bölgedeki hayvan sürülerini korumaya başladılar. Tarım Bakanı Rumen Porojanov, bizzat bölgeye gelerek, bio güvenliğin sağlandığı durumda hayvan sahiplerine yeni hayvanlar sağlama sözü verdi. Ekim başlarında Yambol, Haskovo ve Burgas olmak üzere 3 bölgede karantina ilan edildi.
Veterinerlere göre, veba hastalığı (çuma) 1942 yıllarında Batı Afrika'daki Fildişi Sahili ükesinde başlıyor. Daha sonra Mısır, Orta Doğu, Türkiye ve ilk defa da Bulgaristanda baş gösterdi.
AB talimatlarına göre, yaklaşık 1400 keçi ve koyun iflak edildi. 21 çiftlik sahibinin çiftlikleri boş kaldı.Çiftçilere göre, ayakta kalabilmek için Istranca bölgesinde tek geçim kaynağı hayvancılıktır. Alınan kredileri nasıl ödeyeceklerini kara kara düşünmeye başladılar.
Herkes: “Hayvanlarla birlikte köyümüz, biz öldük” söyler oldu.
İlerleyen günlerde Stranca, Kroynovo, Malko Şarkovo köylerinde daha 2 bin kadar hayvan yok edildi. Sahipleri, “hayvanlarımız sapa sağlam, ikinci kez kan numuneleri alınsın” çağrısıyla yollara düştü, yolları kapattı. Tüm protestolara rağmen hayvanlar itlaf edildi.
Protestoların ardından Tarım Bakanı hayvan sahipleriyle görüştü ve sıkı sıkı bir pazarlık başladı. Hayvan başına istenilen tazminat 250 leva olurken 190 levadan iki taraf da uzlaşmaya vardı. Ama Baba Dora’nın keçileriyle bu olay son bulmadı. Bu kez hastalık haberi Bolyarovo şehrinden geldi. Ani Petrova ve Todor Hristov’un sürülerinde görülen hasatalık bahanesiyle üç bölgede karantina ilan edildi. Bugün bu mücadele mahkeme salonlarına taşındı. Ve hala devam ediyor. Veterinerlerin ikinci kez kan numlerinin alınmasına izin vermeyen Ani ve Todor devletten davacı. Ani: “Hayvanlarım sağlam, sene sonunda kuzulamalarını bekliyorum”, derken geri adım atmamakta kararlı.
Bugün bu bölegede sadece 3 inek sürüsü kaldı. Hala keçi ve koyun yetiştirilmesine izin verilmiyor.
“Istranca’da veba hastalığı var mıydı?”, sorusuna veterenerle, “evet, veba hastalığı vardı ve tehlike hala geçerlidir” cevabını veriyor.
2019 yılının daha bereketli, verimli tarlalar, bol ürünlü ambarlar, hayvan dolu çiflikler dileğiyle!
Sanayi Sermaye Derneği Eğitim ve Bilim Bakanı Galin Tsokov’a yazdıkları mektupla, 2025/ 2026 öğretim yılında okullarda meslek sınıfların %1’in altına düşmesini öngören Devlet Eğitim Planı hakkında endişelerini dile getirdi. Radyo Sofya’ya..
Ekim ayında bir önceki aya kıyasla enflasyon oranında %1,1 yükselme kaydedildi. NSİ- Ulusal İstatistik Enstitüsü enflasyon endeksinin yıllık bazda % 1,8 olduğunu bildirdi. Ekim ayında mal ve eğlence ile kültür hizmetleri fiyatları..
Uluslararası iş ve ekonomi gazetesi Financial Times (FT) tarafından aktarılan habere göre, Rus enerji devi Lukoil , Balkanlar'daki en büyük varlığı olan Bulgaristan’daki Lukoil Neftohim Burgas rafinerisini Katar-İngiliz ortaklığına..