Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Dobriç'te hamurun sevgiyle yoğrulduğu fırın

Dobriç’ten 25 yaşındaki Marieta Mileva, eşi benzeri olmayan bir fırının sahibi, ama bu fırının daha da ilginç hikayesi var:

Yakalşık 5-6 yıl Los Angeles’te yaşadım, başarılı bir karyerim vardı, daha sonra ise doğup büyüdüğüm Dobriç’e döndüm. Beni Dobriç’e getiren birçok neden vardı, ama başta aşk, aile ve en önemlisi de buradaki sükünet oldu. Buradaki işimiz tamamen tesadüfen gerçekleşti " dedi ve ekledi:

İtalya’nın Milano şehrine erkek arkadaşım ile yaptığımız gezi sırasında çok çok küçük ve çok güzel bir ekmek fırını gördük. Ve görünce “Bunun aynisini Dobriç’e taşısak, ne olur, diye düşündük. Çünkü Dobriç küçük bir şehir ve burada buna benzer şey yoktur, yani daha Avrupai, biraz daha Batı havası esen bir fırın yoktur. Birçok çabanın ve uzun süren araştırmalar sonucu karar verdik ve bu işimizi kurduk. İtiraf ediyorum, beklediğimizden çok daha zor oldu. Fakat herşey ortaya çıkınca sonuç bizi memnun etti ve sevindirdi. Dobriç’te çok iyi ekmek ustaları var. Bizler daha fazla milföy hamuru ve esmer undan hazırlanmış un mamüllerine odaklandık.Tabii ki, Dobruca’ya has köy ekmekleri,tam tahıllı de yapıyoruz. Bizler ise biraz daha Batı türü  ekmeklere ağırlık vermek istedik. Doğal olarak Bulgaristan vatandaşı alışık olduğu ekmekleri arıyor ve bundan dolayı da tipik ve klasik olmayan birşeyi kabullendirmek çok zor. Bizim yaptığımız şu anda klasik köy ekmeklerinin yanısıra daha Batı türü ekmekleri  üretmektir. Mesela Akçaağaç şuruplu /Klenov sirop/ örgülü ekmekler, Fransız tereyağlı ve ahududu reçelli kruvdsanlar, yani daha modern fırıncılığı, daha klasik fırıncılıkla harmanlıyoruz, amacımız herkesin damak tadına hitap etmek.

Marieta devamla şunları paylaşıyor:

“Başlarken herşeyin çok kolay olşacağını düşündük, hesabını yaptık. Kendine bir vizyon çiziyorsun, reklamlar yayınlıyorsun ve promosyanlar yapıyorsun ve ürettiğin ürünleri sunmaya başlıyorsun.Ama gerçek çok daha farklı olarak karşımıza çıktı.Bu hem kurumlar açısından, hem mali açısından hem de ürünlerimizi piyasaya sunma açısından birçok sorun ile karşı karşıya geldik. Hiç de kolay olmadı, ama adım adım herşeyin üstesinden geldik. Sık sık dile getirdiğim gibi fırının hem içini, hem de dışını  kendi ellerimizle yaptık. Bizler hepimiz genç insanlarız ve bundan dolayı da çok memnunuz. Hatta fırınımızın logosu buğday başaklarından ibarettir ve onları da bir ressam arkadaşımız kendi elleriyle yaptı. Herşeyin ev yapımı, gerçek olmasını ve insanlar bunu mümkün oldukça daha yakın hissetmelerini istedik. Umarım başarmışızdır."

“Domaşna pekarna” ismindeki fırında çalışan ekibi de merak ettik. Mariyeta Mileva şunları anlattı:

Ben ve erkek arkadaşım Tsonko, yani ikimizın dışında, çünkü bizler de fırında çok sık çalışıyoruz, iki genç kız çalışıyor. İsimleri Elitsa ve Vladimira. Buradan onlara teşekkür etmek istiyorum, çünkü onlar son derece çalışkan, bu işe gönül vermiş ve eşi benzeri olmayan fikirlere sahip kişilerdir, ki günümüzde bu çok önemli.

Çünkü bir işi düşünürken ,planlarken, hayata geçirirken, bu fikir yeterli değil.Bu kızlar bizim müşterilerle olan bağlantımız, elçilerimiz ve onlar aynı zamanda müşterilerin nabzını, beğenisini yoklayan kişilerdir.Ben insanlara olan ilgiye, davrannışlara büyük önem veriyorum ve bu kızlara hayranım ve onlardan çok memnunum. Çünkü fırına giren müşteriyi 24 ayar güler yüzle karşılıyorlar. Bu benim için çok önemli, çünkü buna heryerde rastlayamassınız ülkemizde. Ben de aynı zamanda bir müşteriyim ve çok sık asık suratlı satıcılarla karşılaşıyorum. Bizler ise hiç bir, altını çiziyorum, hiç bir müşterimizi kaçırma şansına sahip değiliz. Ben de bu kızların benim bu kriterlerime uyduklarından dolayı memnunum.

Ben de hep gençlerin kahvelerde takıldıklarını ve anne babaları onlara 20-30 leva verdiklerini düşünenlerdendim, oysa benim yaşımda olan bu genç kızlar beni şaşırttı. Onlarda haylazlık veya bu işi yapmamak için bahane arama diye birşey görmedim."

Marieta, erkek arkadaşıyla bu işe başladığını anlatırken “Dobriç, ikimizin de memleketidir. İkimiz de yurtdışında yaşamış kişileriz. Fırın açma fikrinin kime ait olduğunu şu anda söyleyemem, çünkü her ikimiz de aynı anda doğdu. İtalya’daki fırını görünce ikimizi de merak sardı ve biribirimize anlatmaya başladık. Fikir doğunca, dünyada gördiklerimizi paylaşmaya başladık, ben Los Angeles, arkadaşım ise İngiltere’de yaşadığı tecrübeye dayandık.  Gerek Fransız, gerekse Bavyera’daki fırınlardan birşey katarak yerli fırınlarımızla harmanlayınca ortaya çok ilginç birşey çıktı."


 Marieta’nın Bulgaristan Radyosu dinleyicilerine anlatmak istediği ilginç bir hikayesi var:

"Geçen yıl tam 26 Şubat günü fırınının açılışını yaptık. Bizler ise binbir çeşit un mamülleri ve tatlılarla süslemiştik fırınımızı ve hepsini böyle merakla dizmiştik. Fransız tereyağlı, çıkolatalı, reçelli, zeytinli kruvasanlardan başlayın da binbir çeşit Alman ekmeklerine kadar. Ancak fırına sabah saatlerinde giren ilk müşterimiz “Ama, sizde baniçka yok dedi ve... çıktı”. Yani, insan köklerinden kopamaz, yani insan müşterilerin talep ettiklerinden kaçamaz. Bizim klasik baniçkamız bence her zaman listenin başını çekecek ve müşterinin gönlünde taht kurmuştur, bizim  ise ondan kopmamız mümkün değil.

Sonuçta, bütün bu gerçekler fırınımızın şu anki haline neden oldu. Ve müşterilerimizin isteği ve talebi üzere hareket ettik. Son derece lüks, biraz ilginç birşeyi sunmak istersen , bunun müşterileri fırınınızdan uzak tutan şey haline gelebilir. Fırınımız,  Bulgaristan vatandaşının damak tadına güveniyor ve bu damak tadından taviz vermiyoruz. Aynen "baniçka ile boza” kavramı gibi. Bu klasik bir menüdür ve tattır. Ve bu ne gençlerde, ne de yaşlılarda değişecek gibi görünmüyor."

Dobriçli gençler sadece yeni tür ekmekle yapmakla kalmamış yeni bir girişime de imza atmış. Mesela:

"Geçenlerde fırınımızda “Açık kapılar”günü yaptık ve bildiğim kadarıyla şimdiye kadar Dobriç’te görülmemiş birşey - diye anlatmaya devam ediyor Marieta. O gün müşterilere gelip yeni un mamüllerimizi hiç para ödemeden tatma imkanı veriyoruz. Yeni birşeyler tatsınlar ve beğenip beğenmediklerini bizimle paylaşsınlar.Bunun  alışılmışın dışında, standart dışı bir tat, bir ürün olabilir. Gelsinler ve tatsınlar. Dobruca'ya has köy ekmeğinden başlayarak yeni ürünlerimize kadar. Bence bu son derece güzel bir girişim. 15 çeşit kahvaltılık, zakuski dediğimiz un mamülleri, 10-15 çeşit ekmek yapıyoruz, tatlılardaki boolluk herkesi şaşırtacak, tüm tatlıları bizler yapmıyoruz, burada Dobriç’te çok iyi  tatlı yapan bir şirket var ve bir kısmını onlardan alıyoruz. Ama şunu belirtmem gerek, bizim fırnımızda satılan herşey gerçek ev tadında. Benim de isteğim buydu zaten. Mesela hepimizin çok sevdiği ekler dediğimiz tatlıları bizler burada gerçek ev tadında satıyoruz."

Bütün bu anlattıklarımıza, tüm ürünlerin yerli maddelerle yapıldığının altını çizmek gerek. Mariyeta “Düşük kaliteli ham maddeyle yüksek kaliteli ürün üretemessiniz. Bu imkansız." dedi.

Hepmizi merak içinde bırakan soruyu sormadan geçemedik. Los Angeles’te yaşamışsınız, erkek arkadaşınız ise uzun yıllar İngiltere’de kalmış. Döndüğünüz için pişmanlık hissediyor musunuz?

Mariyeta tereddütsüz cevap verdi:

"Hayır, pişman değilim,hiçbir zaman da pişman olmadım. Aslında ben hala Amerika'ya gidip geliyorum . Belki burada biraz daha sakin bir yeri buldum. Öyle bir zaman geliyor ki, insan ailenin yokluğunu hissediyor, sevdiklerinin sevgisine ve şefkatine ihtiyaç duyuyor. İtiraf etmem gerekiyorsa, oradaki ortam biraz daha yırtıcı. Hele hele çalıştığım sanayi alanında bu çok belirgin. Ben ABD’ye 19 yaşında ve tek başına gittim. Hep de tek başıma mücadele ettim. Ve başarılı oldum, gerçi söz konusu sanayinin boyutları göz önünde bulundurulursa, bu başarı, küçük olarak görülebilir. Aslında Bulgaristan’a döneceğimi hiç aklımın ucundan geçirmedim, ama döndiğim için de mutluyum!"


Fotoğraflar: özel arşiv



Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Galeri

Kategorideki diğer yazılar

Vesko Eschkenazy: Seçimler çok önemli. Bazen ülkemizde gördüklerimi kaldıramıyorum

Dünyaca ünlü keman sanatçısı ve Amsterdam Kraliyet Concergebow Orkestrası Baş Kemancısı Vesko Pantaleev – Eschkenazy, Bulgaristan Radyosuna konuşurken “Oy verme hakkımı kullanabiliyor ve bunu yapmamın mümkün olduğu bir yerde bulunuyorsam sandık başına..

Eklenme 27.10.2024 07:30
Edirne Başkonsolosu Radoslava Kafeciyska

Seçim öncesinde Edirne’de durum sakin

Bulgaristan Ulusal Radyosu BNR’nin muhabiri Mariya Petrova, Edirne’de 27 Ekim seçimleri öncesi herhangi bir gerginlik yaşanmadığını ancak Bulgaristan’daki siyasi duruma ilişkin güçlü bir hayal kırıklığı olduğundan bölgede aktif oy kullanma..

Eklenme 25.10.2024 13:22

Ribnovo düğünleri UNESCO Dünya Mirası Listesine aday gösterildi

Rodoplarda büyük bir köy olan Ribnovo yıllar içinde çok farklı ve değişik olan düğünleriyle gündeme geliyor. Ribnovo geleneksel düğün ve gelin yüzünü boyama ve süsleme tekniği UNESCO dünya miras listesinin “yaşayan insan hazineleri” listesine aday..

Eklenme 24.10.2024 16:05