Para meselesi önemli bir mevzu...
Parasız yaşanır mı? Yaşanır, derim, ama zor yaşanır. İnsanların parasız yaşadığı dönemler olmuş, ama o dönemler o insanlar gibi artık arih olmuş. Bugün illâ parasız pulsuz yaşayacağım derseniz, yaşayabilirsiniz, ama bin bir zorlukla karşılaşırsınız. İnsan da zordan hoşlanmadığı için böyle bir serüvene kalkışmıyor. Mutlaka bir yerlerde parasız yaşayan tek tük örnekler de olabilir, ama istisnalar kaideyi bozmaz.
Demek bu iş parasız olmayacak...
Parayla yaşanır mı? Yaşanır, derim, ama yine zor yaşanır. Parası olup da daha fazlası için çırpınmayan var mıdır acaba? Vardır elbet, ama az olduklarını düşünüyorum. Çünkü insanın özünde, tabiatında mal biriktirmek, parasını çoğaltmak var. Bu birktirme ve çoğaltma arzusu, birçok zaman tutkuya dönüşüyor, hatta bir kanser gibi insan ruhunu kıskaç altına alarak bedenini de etkiler duruma geliyor. Velhasıl, parayla yaşamak da kolay bir şey değil!
Para ve mal sevdasıyla insan bin bir zorluğa muhatap oluyor, hayatının değerli anlarını onun peşinde koşarak tüketiyor. Ne diyordu Peygamber Efendimiz? “İnsana bir vadi, bir dere dolusu altın verseniz, ikincisini ister”. İşte insan böyle bir varlık, dur durak bilmiyor. Bitmez, tükenmez bir hazine olan kanaat limanına sığınmak yerine devamlı olarak para ve mal dalgalarıyla boğuşmayı tercih ediyor. Ve nihayet kendisine verilen nefesler tükeniyor ve sonuçta “gözünü ancak toprak doyuruyor”...
Anlaşılan parayla da parasız da yaşamak kolay değil demek...
Bu dün de böyleymiş, bugün de böyle, yarın da pek farklı olmayacak! İnsan, ne kadar da değişse aynı insan, aynı mayayı taşıyor. Dolayısıyla parayla imtihanımız devam edecek. Varlığıyla da yokluğuyla da sınanacağız.
Böyle bir durumda önemli olan olayları gerçekçi bir yaklaşımla değerlendirip sağduyulu hareket etmektir. Paraya ilgi insanın fıtratında var, bunu yok etmeye çalışmak olmayacak işle uğraşmaktır. Bir başarırsanız, bin kaybedersiniz... Tamamen paranın kulu kölesi olup hiçbir değer tanımamak ise insanın özündeki iyilikleri yok eder, onu insanlıktan çıkarır. Dolayısıyla Kur’ân-ı Kerim ve Peygamberimizin sünnetine uyarak parayla ilişkilerimizi koparmamak gerekir. Ama para ile bağımızı korumak için Rabbimizle, etrafımızdaki insanlarla ve genel mânâda toplumla da aramızı bozmak da aklı kârı değil.
Araları bozmadan paralardan istifade etmeliyiz...
Özümüzün paraya meyilli olan tarafını görmezden gelmeyelim, ama paraya meylimizi iyilik ve takvaya meyilli olan özümüze çevirerek daha kârlı çıkma imkânını değerlendirmeyi de ihmal etmeyelim. Bunun için para sahibi olalım ve onu ilâhî emirler doğrultusunda biz yönetelim. Asla bizi yönetmesine fırsat vermeyelim. Çünkü her kuruşun hesabının sorulacağı bir günün olduğu muhakkaktır!
Vesselâm!
İnsan, Cenab-ı Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın ilk faslı ruhlar aleminde, elest bezminde gerçekleşmiş, ikinci faslı cennette yaşanmıştır. Devamı ise dünyada yaşanmaktadır. Varlığını yeryüzünde sürdüren insanın genetiğinde yaratılış..
İslâm dini insanın bütün hayatını kuşatan itikadî, fıkhî ve ahlâkî normlar bütünüdür. Hatta İslâm dinî sadece dünya hayatıyla sınırlı olmayıp dünya ötesi, ahiret hayatı ile ilgili konulara da taalluk etmektedir. İnsan, ömrü boyunca her an bir şeyler..
Şükür, insanın fıtratından gelen, yani doğal özelliklerinden biridir. Yapılan iyiliğe, verilen nimete değer vermek, kadirşinaslık göstermek ve bunu bir şekilde şükran ve teşekkür ile dile getirmek anlamına gelen şükür, nankörlüğün zıddıdır. Zira nankörlük,..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..