Bir Ramazan-ı şerife daha merhaba dedik... Merhaba ey şehr-i Ramazan! Bu sözlerle karşıladık kıymetli misafirimizi...
“Merhaba”, hoş, safa geldin demek. Seni görmekten memnunum, mutlu oluyorum, hanemizi şenlendirdin, yüzümüzü güldürdün demek. Onun için selâmdan sonra herhangi birine söylenmesi çok anlamlı ve güzel oluyor. Hele bir de Ramazan ayını merhaba diyerek karşılamak var, ne mutlu bizlere! Ona evimizi sunuyor, gönlümüzü açıyorsak, kesinlikle o bizim kırık döküklerimizi tamir ederek ayrılacaktır bir ay sonra. 11 aylık yoldan gelen bu kutlu misafir, gelir gelmez evlerimizi farklı bir düzene sokuyor, bir de şenlendiriyor. Mübarek Ramazan, suya muhtaç kalplerimizi sulayıp canlandırıyor.
Nasıl mı?
Seher vakti dediğimiz, bülbüllerin sevdikleri güller için ötüştüğü sabahın erken saatlerinde Ramazanın geldiğini duyuran davullar eşliğinde kalkıyoruz. Gökten bereket yağan soframızdan yudumlayarak sahurumuzu yapıyor, Allah’ı yüceltererek temcit ediyoruz. Gün boyu yeme, içme ve her türlü kötü arzu ve düşüncelerden uzak duruyoruz. Akşam güneş battığında ise bütün gün oruç tutmanın verdiği tatlı yorgunlukla iftar edip Rabbimize şükrediyoruz. Hele bir de teravih namazı yok mu... Devamlı koşan insanın ruhunu dinlendiriyor.
Eh, ne dersiniz... Var mısınız bu mübarek ayda Ramazan ile biraz daha yakından tanışmaya? Tanışıp kaynaşarak bayramlaşmaya...
Cuma öğleden sonra dini konulardaki sohbetimizde Vedat Ahmet ile birliktesiniz.
İsa Mesih'in çarmıha gerildiği gün, Hıristiyan cemaati için en hüzünlü gündür ve Kutsal litürjinin yapılmadığı tek gündür . Komünyon ayini de yoktur, çünkü Tanrı’nın kendisi, Oğlu'nun çarmıha gerilmesiyle kendisini bir kurban olarak sunmuştur...
Kilise'nin Mesih İsa’nın Kudüs’e Giriş Bayramı'nda hatırlattığı bu coşkulu haykırışlarla, İsa Mesih Kudüs'te iyilik ve dünyada sonsuz yaşam umuduyla karşılanır. Bir gün önce, dört gündür ölü olan Lazar'ı diriltti. Bu mucizenin haberi, Romalıların..