Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Zamana yenik düşen modernizm döneminden endüstriyel binalar

7
Sofya’da Şeker Fabrikasının kalıntıları.
Photo: whata.org

İki genç sanat tarihçisinin bu yılki amacı, Bulgar modernizminin göz ardı edilen endüstriyel mimarisine dikkati çekmekk. İki dünya savaşı arasındaki dönemde inşa edilen miras, bugün, sözüm ona “kendi kendini ateşe veriyor” veya yıkılarak yok ediliyor ve kamuoyunda belirgin tepkiler yaratmıyor.

Modernizm, gelecek nesil Bulgar mimarlarının eğitim gördüğü Avrupa okullarının yardımıyla ülkemize girmiştir. Ülkeye geri dönüşleri üzerine, ünlü üniversitelerin mezunları sadece kamu binaları ve evleri tasarlamakla kalmıyor, aynı zamanda ülkemizde endüstrinin hızlı gelişimine katkıda bulunmak amacıyla çok sayıda fabrika, demiryolu tesisi, köprü ve kesimhane de yaratıyor.

“Endüstriyel mimari, en yeni eğilimlerin ve yapı malzemelerinin ortaya çıktığı yer olduğundan dolayı ilginçtir” – diyor Bulgar Mimari Modernizm Vakfı”ndan Vasil Makarinov.

“Örneğin, geniş alanları tonozlamak, yani kubbellemek için cam ve betonun yaygın kullanımı. Bu aslında,  fabrikada bir üretim sürecine sahip olmak için işlevsel talepler tarafından belirlenir.

Ekipmanların yerleştirilmesi için geniş alan gerekli olduğu gibi iyi bir aydınlatma da lazımdır. Bu unsurlar 1920 ve 1940'lı yıllar arasında sivil mimaride de yaygın olarak kullanılmaktadır.”

Ne yazık ki, belirli bir  zaman sonra, endüstriyel mimarimizdeki modernizm akımını sadece geçen yüzyılın ilk yarısında çekilen fotoğraflardan değerlendireceğiz.

Sofya mezbahası, geçmişte ve günümüzde. Fotoğraflar: @BGarch203040Geçen yıl sonunda, başkentte Panayot Kalçev’in muhteşem yapıtı olan demiryolu tesisi, sahibinin kararı üzerine tamamen yok edildi. Ayrıca 2016 yılında ahşap iç mimarisiyle ünlü Tütün depoları sonsuza dek yitirildi.

Yıkımından kısa bir zaman önce Sofya’da demiryolu fabrikası. Fotoğraflar: @BGarch203040Çıkan yangından bir evsiz sorumlu tutuldu. Bu da kaybolan mimari tarihinin bir örneğidir. Bulgaristan’ın büyük şehirlerindeki diğer birçok bina sonsuza dek yıkıldı veya harap bir şekilde kaderine terkedildi. Peki bu mimari mirası bir değer olarak tanımak neden giderek daha nadir oluyor?

Plovdiv’de yanan tütün depoları. Foto: dnevnik.bg“Bu aslında çok zor bir konu” – diyor Vasil Makarinov ve şöyle devam ediyor: “Bir yandan, resmi kayıtlara bakarsak, endüstriyel mimaride kültürel değeri olan çok fazla bina olmadığını görüyoruz. Diğer yandan, kültürel değerlerin korunması her zaman mümkün olmuyor. Bu konuda en acı örneklerden biri Sofya'daki neredeyse yok olmuş Şeker Fabrikası’dır.

Sofya’da Şeker Fabrikası, 1900’lu yıllar. Foto: bg.wikipedia.orgTabii ki, binanın kültürel değer statüsü var, ama pek de bir şey farketmiyor. Belki de mimari mirası korumak için en iyi güvencelerden biri onu daha geniş bir şekilde, “kültürel değer” teriminin yasal anlamının ötesinde tanımaktır. Yani buraların, ait oldukları döneme dair ülkenin ekonomik tarihi ve mimarisi için bellek olmaları gibi algılanmaları gereklidir.”

Plovdiv’de yanan tütün depoları. Foto: dnevnik.bgSomut Olmayan Kültürel Miras Enstitüsü, binaların korunmasından sorumlu kurumdur. “Gerçek hayatta bu olmuyor”, diye iddia ediyor Vasil Makarinov. Bu nedenle, Teodor Karakolev ile birlikte, otantik görünümü Avrupa sanatıyla uyuştuğunu kanıtlayan binaların değeri hakkında bir kampanya yürütüyor. “Bir mülk sahibi, binasının orijinal şeklinde bir değeri olduğunu anladığında, bu mülke zarar veren son kişi olacaktır. Büyük ihtimalle de onu muhafaza etmek ve bu işten kazançlı çıkmak için adımlar atacaktır”, diye inancını koruyor sanatsever Makarinov. 

Sofya mezbahası, eskiden ve günümüzde. Fotoğraflar: @BGarch203040Kendisi Avrupa'da sanat için kullanılan mekanlara dönüştürülen benzer binaları örnek veriyor ve Bulgar modernizminin en çarpıcı örneklerinden biri olan eski belediye kesimhanesine derhal müdahale edilmesini gerektiğini belirtiyor.

Çeviri: Habil Habilov




Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Bulgar Edebiyatının Patriği İvan Vazov’u anıyoruz

Ulusal Edebiyat Müzesinde, Bulgar Edebiyatının Patriği İvan Vazov’un doğumunun 174’ü yılı kaydedilecek. Müzenin sitesinde paylaşılan bilgiye göre, 1894 yılında “T.F. Çipev – 130 yıl” yayınevi tarafından yayımlanan Vazov’un “Boyunduruk..

Eklenme 09.07.2024 05:55

Bakan Todorov: 20 yıl sonra hala kültüre sahip olmak istiyorsak şimdi çalışmaya başlamalıyız

bTV’ye konuşan geçici Kültür Bakanı Nayden Todorov , “Kültür alanının her sektörünün nasıl yanlış finanse edilmesine dair benzersiz bir şekil keşfedilmiştir. Sanat insanları, bugün tam fabrikada olduğu gibi çalışıyor ve toplumun zevkini..

Eklenme 08.07.2024 09:29

Heraclea Sintica’da yeni önemli arkeolojik keşif

 Heraklea Sinti c a a ntik k entinde oldukça iyi korunmuş iki metrelik başa sahip bir heykel keşfedildi.  Bu uygulamanın artık arkaik olduğu MS 2. yüzyılda bir usta tarafından beyaz mermer blok kullanılarak yapılmıştır...

Eklenme 05.07.2024 11:09