"Gençken deniz kıyısında evimin olmasını, evlenmeyi ve 2 oğlum olmasını hayal ederdim. Denizdeki evin sadece temellerini atabildim, karım kaçtı ve ben 6 çocuğu tek başına yetiştiriyorum”
Bunu söyleyen Ruse'ye bağlı İvanovo köyünden Valentin İvanov’un sesinde şikayet yok, gençlik hevesleri ile ilgili espri var sadece.
Başkaları için içinden çıkılmaz görünen bir duruma düşse de Valentin, hayatına iyimserliğini kaybetmeden devam ediyor, her çeşit zorlukların üstesinden gelmenin yollarını buluyor.
Koronavirüsten dolayı olağanüstü hal döneminde işini kaybetmediğini, fakat 4 saatlik çalışma rejimine geçtiğini ve dolayısıyla maaşının da yarıya düştüğünü anlatan adam bu durumda kalabalık ailenizi tek başına nasıl geçindirebiliyorsunuz sorusu üzerine öğrencilere tahsis edilen kahvaltı parası uzaktan eğitimden dolayı ailelere nakit ödenince ve küçük bir sosyal destek alınca iki ucu birbirine getirdiklerini paylaştı
"Önce küçük kızımın okulundan 100 leva verildi, bu ay ortanca kızıma da 100 leva kahvaltı parası verildi, küçük oğlumun okulundan ise kaşar peyniri, 2-3 kilo salatalık verdiler, bir hafta boyunca salatalığın fiyatından dolayı lüks olarak gördüğümüz cacığı bol bol yedik"
Beş çocuğunun okula gitmediği için evin dopdolu olduğunu, en büyük kızının ise Ruse'de kuaför olarak çalıştığını anlatan Valentin İvanov, bahçeyi hep birlikte karış karış işlediklerini, soğan, patates ektiklerini paylaştı.
Olağanüstü dönemde düzenlenen yardım kampanyaları size ulaştı mı sorusu üzerine çok çocuklu baba şu cevabı verdi:
"Üst gelir sınırının 15-20 leva üzerinde gelir aldığım için bu tür kampanyalardan faydalanamadım. Anlaşılan "çalışan yoksullardan" biri olsam da Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve muhtarlıkların kriterlerine göre zengin biriyim. Çalışmayan kişi başına 95 levanın altına gelir düşerse destek verilir, ben ise çocuk başına 110-115 leva gelir aldığım için alamam.
6 kişilik bir ailenin günlük 10 veya 20 levalık bütçe ile nasıl geçindiğini anlatır mısınız sorusu üzerine Valentin İvanov şunları söyledi:
"En ucuz yiyecekleri alıyoruz. Mesela kahvaltıda ve sandviçlerde kullandığımız tavuk sosisinin fiyatı 4 leva. İş arkadaşlarım "bunlarda et çok az, biz bunları yemeyiz" diyor. Tabii bunu diyen ustalardır, ben 700 leva aylık ücret alırsam, onların aldıkları para bunun iki katı. Şimdi de 4 saat çalıştığımız için maaşım 350 levaya düştü. Dolayısıyla pahalı yiyecek alma lüksüm yok. Bahçeye de şunu bunu ekiyoruz, idare ediyoruz. Sosyal destekten bir porsiyon yemek aldıklarını anlatan adam bu bir porsiyonu nasıl paylaştıklarını da anlattı .
“ Bu bir porsiyonu paylaşıyoruz. Birisi tatlıyı beğenir, birisi ana yemeği alır, çorbayı ise ikiye bölüp yeriz. Buna ek olarak bahçeden soğan söküp salata yaparım, bugünkü ekmeğe, dünden kalan ekmeği kızartıp eklerim. Kızarmış ekmeğin daha yavaş ve az yendiğini askerlik yapan herkes bilir."
Uzaktan eğitim Valentin'in evinde 4-5 bilgisayar veya tabletin olmasını gerektiriyor. Bu durumdan da bir çıkış yolu bulmuşlar.
"En küçük kızım kuaför olan ablasının yanına gidip onun bilgisayarını kullanıyor. Ortanca kızım telefonunun kullanıyor. Küçük oğlum bize yakın oturan öğretmeninin evine giderek derslerini yapıyor. Ortanca oğlumun da cep telefonu var, sanal derslikte çalışıyor."
Kahraman bir baba olduğunuzu biliyor mu acaba Valentin?
“ Öyle değil. Sadece çocuklarımı severim. Bazı insanlar kendini sever, bazıları ise başkaları, çocukları sever. Bir iş arkadaşım var. Çocukları yok. Benden 100 leva fazla aldığı halde, paranın yetmediğinden yakınıyor, çocuk sahibi olmadığından dolayı devleti suçluyor. Hayır, devletin bir suçu yok. Sadece kendisini sevdiği için çocuk sahibi olmayı istemiyor. En azından bence asıl sebebi bu.
"Öküze boynuzu yük olmaz" deyiminin canlı örneği olan Valentin’e bu deyim doğru mu sorduğumuzda 6 çocuğunu tek başına yetiştiren baba şu cevabı verdi:
“Çok doğru. İnsan bir şeyi yapmak isterse bir yolunu mutlaka bulur. İstemezse de yapmaz. Bu kadar basit.”
Haber: Hristina Dimitrova
Çeviri: Tanya Blagova
Foto: BNR-2014 yılıHalkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Moldova'nın AB üyeliğine ilişkin, ülke Anayasası’na yazılacak stratejik bir hedef olan referandumun sonuçları, her ne kadar Avrupa şüphecilerine “kıl payı” yaklaşsa da, ülkenin Avrupa yanlısı bakış açısını güçlendirdi. Ancak..
Sofya’da 28 Kasım 1938’da yayınlanan “Besarabya Bulgarları” gazetesinin tek sayısında “Besarabya Bulgarları, Bulgar halk cüssesinin, Bulgar manevi ve kültürel birliğinin ayrılmaz bir parçasıdır ve böyle kalacaklar, zira aramızdaki bağ güçlüdür”..
Bulgar süslemeleriyle parlayan Noel ağacı Chicago’daki Bilim ve Sanayi Müzesi’nin merkezinde yerini aldı. “Rüzgarlı şehir” Chicago’da yaşayan Bulgarlar,..