Plovdiv ili Stamboliyski Belediyesinin Kurtovo Konare “Lyuben Karavelov-1897” Halk Kültürevi sekreteri ve “Kurtovo Konare Fest” Organizasyon Komitesi Başkanı bayan Emiliya Şuşarova ile röportajımız festivalden iki gün sonra gerçekleştirdik.
Neden Kurtovo Konare köyü ülkemizin lütenitsa başkenti olarak biliniyor?
Cevap çok basıt-diye başladı sohbetimize bayan Emiliya Şuşarova ve devam etti. Kurtovo Konare tarımıyla ünlüdür ve birçok ilke imza atmıştır.
Mesela 1894 yılında Aleksandar Dimitrov dedenin değirmeninde ülkemizin ilk kg kırmızı biberi öğütüldü. İki yıl sonra, yani 1896 yılında ilk erken domatesler yetiştirildi ve bu da “partnitsi” dediğimiz ilginç bir teknolojiyle yapıldı, ki bu, o zamana dek ülkede bilinmeyen bir yöntemdir.
Bulgaristan’ın ilk fıstık hasadı yine bizim köyde yapıldı. Zannedersem “Kurtovska kapiya” biber cinsini bilmeyen yoktur. Ayrıca “Kurtovka” ismini taşıyan elma cinsi var,”Çervena Kurtovska” cinsi şeftali var. Türkçesi “Trabzon hurması”, Bulgarcası “Rayska yabılka” meyvesi de ilk defa Kriçim Sarayı’nda Çar III Boris tarafından yetiştirildi. Çar III Boris’in Kriçim Sarayı’nın Kurtovo Konare köyünün topraklarında bulunduğu için ülkeye buradan yayıldı.
Tek sözle festivalin temelinde zengin gelenekler yatıyor. Kurtovo Konare köylüleri, ülke tarımının pionerleri sayılır.
Festivalin başlangıcı hangi yıllara dayanıyor sorusuna Emiliya Şuşarova şu cevabı verdi:
Festivalin tarihi, 2009 yılına dayanıyor. Halk kültürevlerini çatısı altında toplayan Agora Platformu tarafından davet edildik, “Bulgaristan için Amerika” Vakfı da mali destek verince, bizler köylüler bir araya geldik, kafa kafaya verdik ve hem köyümüzü, hem de eski tarım geleneklerimizi tanıtan bir festival olmasına karar verdik. Burada amacımız, köyün geleneklerini yaşatarak köylülerimize yardım etmek, destek çıkmak. Daha sonra festivale zengin kültür programı da ekledik. Böylece herkesin yararı bir festival oldu ve 12 yıldır devam ediyor.
Lütenitsa Festivali ülkemizde eşi benzeri yoktur, peki köyünüzde hazırlanan lezzetli lütenitsanın sırrı nedir?
Köyümüzün lütenitsası, sadece ve sadece kaliteli sebzelerle yapılıyor. Eski büyük “Pembe Domates”, hızlı, ayaküstü yemek alışkanlığına karşı alternatif olarak geleneksel ve yerel yemek ve yeme biçimlerini, yerel ekosistemlerin özelliklerini korumayı teşvik eden (Yavaş Yemek) Slow Food hareketinin Dünya Hazinesi listesinde yer alıyor. Ve bizler de bu hazinede yer alan domatesle lütenitsamızı hazırlıyoruz ve tabi ki biber de olmazsa olmaz “Kurtovska Kapiya” cinsinden.
Nesilden nesile aktarılan tarifler ise bizim lütenitsamızı o kadar lezzetli, eşsiz kılarken herkes tarafından beğenilir hale geliyor.
Bir festival pandemi sırasında nasıl düzenlenir?
Dedi ki bayan Emilşiya Şuşarova:
Evet, bu yıl sadece bizim organzatörler için değil, tüm insanlar için zor bir yıldı. Son ana kadar teredüt içersindeydik, festivalin olup olmayacağını bilimiyorduk, çünkü böyle bir festival organize ederken belediyeden, polisten, bölge sağlık müfettişliğinden izin alınmalı. Bize ise büyük sorumluluk düşüyor, çünkü tüm sağlık önlemlerinin yerine getirilmesi gerekiyor. Geç de olsa tüm izinleri alabildik ve geleneklerin yaşatılması adına festivalin düzenlenmesi kararı aldık.
İnsanların sosyal hayata ihtiyacı var. Geleneksel pazarımızı kurduk ve böylece köylülerimiz yetiştirdikleri ürünleri satabildiler.
Bizim için önemliydi, gerçi başka yıllarda en az 3 ay önceden hazırlıklara başlarız, bu yıl ise Ağustos’un soınunda başlayabildik. Yani 2 haftada hertşeyi başarmamız gerekiyordu.
3 gün boyunca süren festivalden sonra hala çok heyecanlı olduğunu paylaşan bayan Emiliya Şuşarova devamla şunları anlattı:
Geleneksel olarak sebze ve meyve pazarı kuruyoruz ve bu pazarda yerli üreticiler derneğimizin üyeleri katılıyor. Festival çerçevesinde Çiftçi Pazarlar Derneği ile çalışıyoruz. Üç gün boyunca pazarımız kurulu kaldı, aynı zamanda da el sanatları sergileri yapıldı. Çünkü festivalimiz sadace yerli sebze ve meyve, gıdalar festivali değil, aynı zamanda da el sanatları festivalidir.
Halk Kültürevi nezninde “Duhovno ogledalo” grubu tarafından “Mısır kabuklarından yapılan bebek atölyemiz vardı ki, burada çalışan çocuklarımız ülke genelinden birçok ödüle sahipler. Kızılcık dallarından sepet örme atölyemiz de vardı. Çok eski bir zanaat olan sepet örme zanatı, Ustalar Derneği'nden Emel Balakçı ve eşi Mehmed, kızılcık dallarından sepetler ördü. Onlarla birlikte Ulusal Kültür Fonu'nun desteğiyle yeni projemiz üzerinde çalışmaya başlıyoruz. Diğer zanaatkarların yanı sıra, kaybolan zanaat sanatlarını tanıtmak istiyoruz. Son derece zengin kültür programımız mevcuttu- resim, ikon sergilerinden konserlere kadar, çocuk programlara kadar çok zengin bir yelpaze.
İlk defa Kriçim Sarayını ziyaret ettik ve Kriçim Devlet Orman İşletmesi’nin desteğiyle Václav Havel’in “ Vernisaj “ oyunu sergilendi.
Lütenistsa, domatesi ve biber festivali çerçevesinde 3 yarışmanın düzenlendiğini anlatan bayan Şuşarova şunları da ekledi:
Bu yıl Lütenitsa Kraliçesi bir köylü kadını, Kunka Dimova oldu.
“En ilginç stand” ve “Geleneklerin koruyucusu” ödülleri de sahiplerini buldu. Juri üyelerimiz Tarım Bakanlığı, Ulusal Köy Ağı temsilcileri olurken hediyeler tamamen köydeşlerimizin bağışıydı.
Lütenitsa başkentişnden lütenitsa sevenlere Bayan Edmiliya Şuşarova’nın bir de mesajı oldu:
Herşeyden önce sağlık diliyorum, sorumlu olmaya çağırıyorum. Ve Kurtovo Konare köyünde Eylül ayının ikinci haftasında “Kurtovo Konare Fest” ismini taşıyan bir festivalin olduğunu bilmenizi isterim.
Bu festival sizi bekliyor-Hoş geldiniz! diyerek sözünü tamamladı Kurtovo Konare “Lüben Karavelov-1897” Halk Kültürevi sekreteri ve Organizasyon Komitesi Başkanı bayan Emiliya Şuşarova.
Fotoğraflar Emiliya Şuşarova tarafından temin edildi.
Edirne Trakya Üniversitesi (TÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Yıldırım, 1878’den günümüze kadar Bulgaristan'dan Türkiye’ye göçler konusundaki çalışmasını BNR Türkçe Yayınlar Bölümünde “Sizden bize, Bizden size” programında..
Dağlarında, ormanlarında, meralarında yetişen bir birbirinden farklı ağaç, çiçek ve şifalı bitkiler sayesinde Avrupa’da en kaliteli ve çeşitli arı balı türlerine sahip ülkemiz Bulgaristan’da farklı bölgelerden farklı nesillerden..
İki kez Avrupa şampiyonu olan, Bulgaristan'a üç dünya madalyası kazandıran güreşçi Efrahim Kamberov ile Naim Süleymanoğlu'nu konuştuk. Kamberov, Naim ile hem spor sahalarında, hem hayatta yakın dostlukla bağlıydı. Bir şampiyondan bir şampiyonu..