İslâm’ın esasında vahiy vardır. Vahiy, Allah’ın kelâmı Kur’ân-ı Kerim ve Hazreti Muhammed’in sünneti olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlar İslâm’ın ana gövdesini teşkil eden naslar/kutsal metinlerdir. Bunların yorumlanmasını ve anlaşılmasını sağlayan ise akıldır. O yüzden nakil olarak adlandırılan Kur’ân ve hadisleri belirli ilkelere dayanarak akılla yorumlamak son derece önemlidir. İslâm tarihi içerisinde bunu gerçekleştirmek için İslâm alimleri ana ilkelere dayanarak ikincil yöntemler, çözüm üretici deliller geliştirmişlerdir. Ferî deliller olarak adlandırılan bu yorum yöntemleri ele alınacaktır.
İslâm dini, insana faydalı olan birçok şey gibi, ateşi de nimet olarak ele almaktadır. Çünkü ateş sayesinde insan ısınmaktadır, yemeğini pişirmektedir ve karanlıktan aydınlığa kavuşmaktadır. Böyle önemli bir nimet olan ateşi Kur’ân-ı Kerim..
Kur’ân-ı Kerim’de kendisinden söz edilen ve hatta ismini taşıyan bir sure bulunan önemli ve gizemli bir şahsiyet vardır. Lokman adını taşıyan ve hakkında neredeyse bilgi bulunmayan bu şahsiyet, Kur’ân-ı Kerim’in 31. suresi olan 34 ayetlik Lokman..
Toplumun temel yapısını oluşturan aile, toplumun düzgün bir şekilde inşası, kötülüklerden uzak ve iyiliğin hakim olduğu bir toplum oluşması, dolayısıyla insanlığın da bu çerçevede gelişmesi açısından son derece önemlidir. Bu açıdan İslâm da aileye büyük..