Mariya Maneva, Gabrovo şehrinde doğudu, fakat hayat, onu Karadeniz başkenti Varna’ya savurdu ve bu, da onun kaderini belirlemiş oldu:
Sanatçı, diğer ressamlar gibi boya ve fırça kullanmıyor, onun tercihi doğadan yana, yani resimlerini deniz kabukları ve çakıl taşları ile yapıyor.
Noel Yortusu'nun tam arifesinde Mariya Maneva,Bulgaristan Radyosu'nun sorularına cevap verdi:
Deniz kabukları ve çakıl taşlarıyla resim yapma merakınız ne zaman başladı?
İlk temasım 2008 yılında oldu. İlk defa buna benzer bir resim, bir deniz mozağidi. Ve çok daha sonraları-2012 yılında ilk denemelerime başladım, bu da bir deniz mozağidi, çünkü bunu görmeştüm. Fakat daha sonra 2013 yılıunmda kendi, karma tekniğimi geliştirdim. Yani karma tekniği dediğim deniz kabukları, çakıl taşları ve fon olarak kumu kullanmaktan ibaret.
Deniz çakılı, deniz kabuklarından bahsetmişken, tahminimize göre bir Karadeniz şehrinde yaşıyorsunuz?
Ben Gabrovo şehrindenim. Fakat hayatın bir cilvesi mi diyelim uzun zamandır Varna’da yaşıyorum. Tanrı bana bu sanatı lütfetti, hatta ben buna benzer bir sanatın varlığından bile haberdar değildim. Şu anda çok mutluyum, çünkü hemen deniz kenarında yaşıyorum ve deniz, benim malzeme ve ilham kaynağım. Yaptığım iş bana büyük mutluluk veriyor.
Resimlerin için fikirleri nereden kullanıyorsunuz? Acaba benim gözlemlerim doğru mu, eserlerinizde çiçek motifleri ağırlıklı?
Evet, resimlerimin büyük bir bölümü çiçek ve kuş motifli. Maddenin kendisi biraz kaba olduğu için ilhamı da oradan alıyorum. Gördüğüm, gözümün önüne getirdiği herşeyi, tabloya yansıtıyorum. Malzemeyi elime aldığım zaman onu yaratmaya çalışıyorum ve son derece doğal olmasına, gerçekte nasılsa öyle olmasına dikkat ediyorum. Az biraz da boyama sanatına yöneliyorum. İlk tablolarım daha naif, lmalzemeler daha acelece yapıştırılmış. İnsanlar yıllar geçtikçe ustalaşıyor ve ilerleyen yıllarda eserlerim daha muhteşem, daha güzel oluyor. Gerçekte onları görenler, fotoğraflardan daha güzel olduklarını söylüyor.
Birçoğumuz için deniz kabukları ve deniz taşları, denizden bir hatıra olarak kalıyor. Fakat onlar sizin için bir sanat kaynağı, sonradan bu malzemeleri boyuyor musunuz?
Tamamen doğal renklerle çalışıyorum. Deniz kabukları ve deniz taşlarının üzerine hüçbir zaman boya sürmüyorum, çünkü her birinin çok özel, çok spesifik ve çok hoş bir rengi var. Işıltısı, renksiz vernik ile üzerlerinden geçtikten sonra ortaya çıkıyor, böylece deniz dalgası etkisi yaratılıyor. Mesela deniz boyunda gezerken deniz dalganın üzerinden geçtiği kabuklar parlıyor, diğerleri ise cansız solumuz duruyor. Burada da aynı şey meydana geliyor. Fakat bunun gerçekleşmesi için çok çok fazla farklı şekil ve farklı renkten malzemeye sahip olması gerek, seçimini yapması için.
Bir tablonun hazırlanması ne kadar zaman alıyor?
Bir resminin hazırlanması en az yarım ayımı alıyor, çünkü çok farklı etaplardan aşamalardan geçiyor- mesela hazırlanması, kuruması. Önce ana malzmeler yapıştırılıyor, kurumaya bırakılıyor, fon denen bir bölüm hazırlanıyor vs. Burada beklemek çok önemli, tablonun temiz olması açısından. Zahmetli ve zaman gerektiren bi iş diyebilirim. Aslında sonuç muhteşem. Mesela son eserim bir sardunya/muşkato çiçeği. Tamamen deniz kabuklarıundan yaptım yaprakları ise, henir kabuğundan, yani bu kabuğunun yeşil kısımlarını kestim. Yakında Kamçiya deresi bulunuyor ve oradan da malzeme topluyorum.
Sosyal medya sanatçıların yararına çalışıyor diyebilirim. Yine de sergiler düzenlediniz mi?
Kişisel ve karma sergilere katıldım. Yine de çok aktif olamıyorum bu konuda, ancak 2 yıl arayla sergi açabiliyorıum, çünkü yaptığım iş çok zor ve çok zaman ve emek gerektiriyor. Sergi açmak için yeni eserler gerekiyor, sanatseverlerin karşısıuna yeni eserlerle çıkmam gerekiyor. Ama itiraf etmem gerekiyor, son yıllarda yeni tablolarım alıcı buluyor ve bunedenle yeterince eser toplayıp sergi açamıyorum.
Deniz kabuğu, deniz taşı ve kum toplama işinde size kimler yardımcı oluyor?
Evet, eşim beni çok destekliyor. Onunla beraber otomobilimizle gidip malzeme topluyoruz. Gerçekten kovalarla deniz kabuğu ve taşı topluyoruz. Daha sonra bu malzemeleri yıkayıp kurutuyorum ve ardından da şekil ve büyüklük açısından diziyor ve seçiyorum. Eşim, benim yaptığım işe bayılıyor ve bir tablonun satın alındığı zaman o çok mutlu oluyor.
Sormadan geçemeyeceğim, pandemi sizi ne şekilde etkiledi?
Sözüm ona pandeminin ilk dalgasında son derece aktif bir şekilde çalıştım. Çok fazla bahar konulu eserler yaptım. Ve alıcı buldular. Benim için pandemi olup olmadığı önemli değil. Yani hiç bir şekilde bu durum beni etkilemiyor, ne psikolojimi, ne de işimi, çünkü gerçek anlamda ben izolasyondayım ve tek başıma çalışıyorum. Bu sanat, insanın kendisiyle baş başa kalmasını gerektiriyor ve günün büyük bir böümü işle geçiyor.
Kızınız sizden sanata karşı sevgiyi kapmış mı acaba?
Kızım Varna “Dobri Hristov” Sanat Okulu’nda okuyor ve reklam alanında lisans yapıyor. Boyama, heykeltraş sanatı, tek sözle tüm sanat dallarını öğreniyor. Onun da katkısı çok büyük, gerek kompozisyon, gerekse renk açısından bana danışmanlık yapıyor, tavsiyelerde bulunuyor. Boya kullandığım tek malzeme kumdur ve onun boyanması kızıma ait. Kumu, yaptığım kompozisyonlarda zemin olarak kullanıyorum.
Bulgaristan Radyosu dinleyicilerine mesajınız ne olacak, zor bir yılı uğurluyoruz ve sorularla dolu bir yılı ağırlamak üzereyiz?
Hepimizin Tanrı’ya özgü sağlığa sahip olalım, tamamen dertlerimizden kurtulup şifa bulalım, çünkü sağlık herşeyden önce geliyor. İzolasyonda olan ailelerde barış ve sevginin yeri çok önemli. Bu zor pandemi günlerde bir arada olmak, aslında sıradışı ve beklenmedik bir olay. Bu doğrultuda biribirine nasıl davranacaklarını bilmiyorlar. Şimdi biribirini tanımanın tam zamanı, diyebilirim. Zayıf ve iyi taraflarını keşfetme zamanı, aile fertleri biribirini destekleme ve ailenin kilitlenme zamanı. Çünkü toplum olarak güçlü olmamız için ailenin rölü çok önemli. Sağlıklı günlerde biribirimize yardım edelim!
İyiliğin kazanacağına inanıyorum!
Fotoğraflar. özel arşiv
20 Eylül saat 11 civarında, Prof. Dr. Lyudmil Vagalinski’nin ekibinden arkeologlar, Antik kent Heraclea Sintica’nın büyük kanalizasyon kanalında ikinci heykel keşfettiler . BGNES’in Archaeologia Bulgarica sitesine dayandırdığı..
Bulgar uzun metrajlı filmlerin yarıştığı 42. “ Altın Gül ” Film Festivali bu akşam Varna’da başlayacak. Festival programında, 15 uzun metrajlı film, 20 kısa film ve 5 dizi yarışacak . “Altın Gül” Film Festivali açılışı 19 Eylül..
Orhan Kemal’in doğumunun 110. yılında onu BNR “Altın arşivinden” bir eserinin radio piyesiyle anacağız. 1968 yılında Sofya Radyosu’nun stüdyolarında yazılan eser, bugün de muhafaza ediliyor ve adeta yayınlarımızın tarihçesine de ışık tutuyor...