Rusya’daki Bolşevik Devrimi ve bunu izleyen iç savaş sonucu binlerce Rus soylusu ve aydınlık çevreleri temsilcileri gittikçe artan zorbalık, şiddetten kurtulmak üzere ülkelerinden kaçmak zorunda kalır. Onların önemli bir bölümü Bulgaristan’da sığınma bulur, diğer bazıları ise Yugoslavya ve özellikle herkesçe hayal edilen Paris’e yönelir.
"Arşivler" Devlet Ajansı, Bulat Okudjava’nın ünlü şarkısından ‘Vaşe Blagorodie, gospoja Çujbina’ (Onur senin, ey gurbet) mısrasını, Beyaz Rusların ülkemize gelişinin 100. yıldönümünü kaydettiği serginin motosu olarak seçti.
Belge ve fotoğraflar teşhir edilen sergide Beyaz Rusların ülkemize uzanan yolu takip edilir, Bulgar hükümetinin onlara sığınma verme kararı, onların eğitim, bilim, kültürümüzde bıraktıkları kalıcı izler üzerinde durulur.
Bulgaristan, kendi devletlerinde yaşanan kurşuna dizmeler, barbarlıklardan ötürü sığınma arayan Beyaz Ruslara hem sınırları, hem de gönüllerini açar. İlk önce kışla ve askeri okullara yerleştirilen bu Ruslar bundan sonra bütün ülkeye yayılır.
"İlk önceleri Rus mültecilerinin sayısı 100 bin kadardır ama yılların içinde 20 bin kadarı kalır. Kültür ve dil yakınlığı, ortak Doğu Ortodoks dini Bulgaristan’ı ikinci vatan olarak seçmelerine etkide bulunur. Aleksandar Stamboliyski hükümeti (1919-1923) de Beyaz Ruslara ikamet ve geçim sağlanması, erkeklere istihdam temini için büyük çaba harcar. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilhak edilen topraklarından akın eden yüzbinlerce göçmen sorunuyla yüzleşen Bulgaristan çok misafirperver bir ülke olarak onlara muamele gösterir. Bulgaristan halkı bu insanların hayatta kalabilmesi için elindeki bir lokmayı onlarla paylaşır” diyor ‘Arşivler’ Devlet Ajansı başkanı Mihail Gruev.
Beyaz Ruslar ise açık fikirli, eğitimli, zengin kültürlü kişiler olarak birçok alanda giriştikleri kurucu çalışmalarıyla duydukları münnettarlığı ifade ederler. Bazıları sanatta ve diğer toplumsal alanlarda başlıca rol oynarken, aralarındaki birçok hekim tifo, verem gibi zamanın büyük salgınlarıyla mücadele eder, tıp hizmetleri ile sıhhiyat düzeyini artırmak üzere Rodoplar’a, yerel Türk ahalisinin yanına gitmekten çekinmezler.
Bulgaristan’ın Almanya ile müttefik oduğu İkinci Dünya Savaşı sırasında Beyaz Ruslar’ın durumu nasıl, 9 Eylül 1944 tarihinden sonra iktidar aynı siyasi rejimden kaçanlara nasıl muamele gösterir?
"Artık Bulgaristan’a yerleşenlerinin küçük bir kısmının Nazileri tutan Vlasov kolordusuna katıldıkları bir gerçektir. Bulgaristan Kızıl Ordu tarafından işgal edildiğinde Rus mültecileri iyi bir rağbet görmez, Beyaz Rus örgütleri kapatılır. İktidar hepsine büyük bir şüphe ile davranır, Beyaz Ruslar farklı kovuşturmalara hedef olur’ diyor ‘Arşivler’ Devlet Ajansı başkanı Mihail Gruev.
‘Onur senin, ey gurbet
Sıkıca sarıldın bana, ama yalnızca sevmedin beni
Dur biraz, sevecen ağlarına düşürme beni
Şansım yok ölümden yana, şansım olacak aşktan yana’
diye şarkısını söylemeye devam ediyor Bulat Okudjhava.
Fotoğraflar: bulgarianhistory.org, archives.government.bg, BGNES ve arşiv
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple İslâm dininin hayatın farklı alanlarındaki hükümlerini imkânları ölçüsünde öğrenmekle mükelleftir...
105 yıl önce 27 Kasım 1919 tarihinde Paris kenarlarında yer alan Neuilly-sur-Seine’de Bulgaristan’ın I. Dünya savaşına (1914-1918) katılımına son veren antlaşma imzalandı. Tarihçilere göre, öz toprak kaybına yol açan bu antlaşma Bulgaristan..
25 Kasım’da Bulgar Ortodoks Kilisesi Aziz Kliment Ohridski’yi anıyor . Kiril ve Metodiy Kardeşlerin yedi öğrencisinden biri olan Kliment Ohridski, tanınmış başpiskopos, öğretmen ve kitap yazarıydı. Aziz Metodiy’in ölümünden..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..