Bundan yaklaşık iki hafta önce Şumen yakınlarında 60 göçmen yakalandı. BNR Şumen’den Mina Deneva göçmenlerin hayatı ile ilgili bir röportaj gerçekleştirdi.
Ressam ve art terapist İna Valentinova’nın sözlerine göre, Kamplara yerleştirilen Mültecilerin yaklaşık yüzde 40’ını çocuklar oluşturuyor.
İna Valentinova, Sofya ve Harmanli’deki mülteci kamplarında gönüllü olarak çalıştı. Şu anda annelik izninle olan İna, Ruse’de oğlu ile ilgileniyor. Fakat mülteci kampındaki çocuklarla çalışmak için tekrar işe dönmeyi sabırsızlıkla bekliyor.
Bulgaristan’daki mülteci kamplarında yaşayanlar nasıl insanlardır? Hayat hikayeleri nedir? nereye gitmek istiyorlar?
Mülteci kamplarında yaşayan çocuklarla nasıl çalışılıyor? Kamplarda nasıl şartlarda yaşıyorlar? Bulgaristan halkı mültecilerden neden korkuyor? Bu ve daha başka soruları, konuları ressam ve art terapist ina Valentinova ile konuştuk.
İna Valentinova şöyle konuştu: “Enteresan olan şu ki, bu kamplarda çok fazla çocuk var. İnsanlar Afganistanlı, İrak, İran’da halkın kültüründen dolayı erkeklerin daha fazla olmasını bekliyor. Çünkü orda erkekler çalışıyor, onlar daha aktif. Ancak kamplarda çok çocuklu aile de var. ancak kamplarda olanların çoğunu ya 18 yaşın altında ya da küçük çocuklar oluşturmakta.”
Mülteci aileler kamplarda ne kadar kalıyor sorusu üzerine İna, bunun her aile için, her birey için farklı olduğunu paylaştı ve bazı ailelerin yerleşiklik statüsü veya mülteci statüsü almak için 8-10 yıl beklediğini, hatta bazı ailelerin burdaki topluma entegre olarak büyük şehirlerde restoranlar bile işlettiğini, çocuklarının Bulgaristan’da dünyaya geldiğini, burada okula gittiklerini, burada büyüdüklerini anlattı.
İna şunları paylaştı: “Örneğin bazı erkek çocukları yeterince büyüdükten sonra iş ve eğitim için yurtdışına, diğer ülkelere, Batıya gitmek istiyorlar. Bazı gençler bunun için geliyor. Gruplar halinde, 10-20 kişilik gruplar halinde hareket ediyorlar. Yani herkesin tercihi farklı. Bazıları gelip burda kalmak istiyor. Savaştan kurtuldukları için bizim ülkemiz AB‘nin en yoksul ülkesi olmasına rağmen burda oldukları için mutlu oluyorlar."
Okula giden çocukları olan ve Bulgarcayı öğrenen aileler burda kalmak istiyor.
“Her kişinin hayat hikayesi ayrı. Çocuklar çocukların hisleri farklı. Ben çalışırken onların hayatını anlatmalarını zorlamıyorum. Israr etmiyorum.. onlar resimlerinde hislerini anlatıyorlar. Bu çocukların çocukluğu gerçekten tasasız bir çocukluk değil… Mutlu çocukluk yaşayamamışlar doğduğu topraklarda. Bir çocuğun yaşaması gereken mutlu çocukluktan mahrum kalmışlar” dedi İna Valentinova.
Yerel halkın büyük bir bölümünde neden hala mültecilerden söz ederken korku görüyoruz? Sorusu üzerine İna şu cevabı verdi:
“Bence bu normal. Ben de bundan yaklaşık üç yıl önce Harmanli’deki mülteci kampı duvarına resim çizme daveti aldığımda ben de korkmuştum. Bu kampta artık birkaç yıldır ard arda Graffiti festival düzenleniyor. Resimler kampın dış cephesine çiziliyor. Ki bölyece yerel halkta kampa yönelik bir tabu hissi uyanmasın düşüncesi de var burada… enteresan kültürler ve enteresan kişilerle buluşulabilecek bir yer burası.”
Şu anda annelik izninde olan ve yine kampta çalışmaya devam edeceği günleri sabırsızlıkla bekleyen İna “Bir anne olarak çocuğunuzun mülteci bir çocukla karşılaşmasını ister misiniz? çocuğunuzun mülteci bir çocukla karşılaşması sizi endileşendirir mi?” sorusu üzerine şu cevabı paylaştı:
“Ben hamileyken de bu kamplara gidiyordum. Planım önümüzdeki baharda kamplardaki çalışmalarıma tekrar başlamak. Birazcık kamplarda çalıştığım çocukları da özlemeye başladım. Tabi ki çocuğumun bu çocuklarla tanışmasından büyük heyecan duyuyorum. Endişelerim var, ama onlar tamamen şu anda gündemde olan sağlık krizi ile ilgili. Çünkü kamplarda da çok hastalar ve hastalıklar var gerçekten. Buradaki insanların yaşadığı şartlar iyileştirilmeli.”
Kaynak: BNR Şumen, Mina Deneva
Çeviri: Özlem Tefikova
Foto: arşiv, BGNES, Hristo Rusev
ABD başkanlık seçimleri konusunda heyecanlananlar yalnızca Amerikalılar değil , Avrupalılar da nefeslerini tutarak sonuçları bekliyor – Kamala Harris'in zaferi gerçekten tutarlı bir politika ve öngörülebilirlik getirir mi ,..
İklim değişikliği küresel bir olay olup dünyanın her köşesinde kendini gösteriyor. Bunun son örneği, İspanya’nın Valencia bölgesini vuran sel felaketi oldu. Avrupa’da son 50 yılın en feci seli olarak değerlendirilen bu doğa afetinde yüzlerce kişi..
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..