Dünya çapında, veteriner hekimliğinde homeopati uygulamaları giderek daha yaygın hale geliyor. İlk başka bu eğilim daha modern ekonomiye sahip ülkelerde gözlemlenirken, şimdi daha az gelişmiş ülkelerde de karşımıza çıkıyor. Kolombiya’da ulusal tarım sektörünü desteklemek ve geliştirmek için, aynı zamanda insan-hayvan-çevre etkileşimlerine odaklanmak adına 2011 yılında Veteriner Hekimlikte Homeopati Bölümü açılmıştır. Türkiye’de de veteriner hekimliğinde homeopati alanında bir uzmanlık programı mevcut ve burada eğitim almış uzmanlar homeopatik tedavi yöntemlerini hem hayvan hastanelerinde, hem de veteriner kliniklerinde aktif olarak uygulamaktadır.

Veteriner hekimliğinde homeopati bir tedavi yöntemidir. Burada insanların tedavisinde kullanılan homeopati ilkelerine dayanılmaktadır. Yani hayvanlar için geçerli olan şeyler insanlarda uygulananlardan çok farklı değil. Bu tedavi yöntemi geleneksel olandan daha farklı bir yöntemdir. Bulgaristan’da da bu yöntemin uzun zamandır kullanıldığını anlatan Dr. Nevena Mikova şunları söyledi: “Homeopatinin ortaya çıktığı ve kullanılmaya başlandığı andan itibaren her zaman hayvanlar üzerinde de uygulanmıştır, ancak çok yaygın bir yöntem olmamıştır. Son yıllarda, homeopati Bulgaristan’da oldukça popüler hale geldi ve uygulama kurallarını bilen tüm eğitimli doktorlar ve uzmanlar tarafından hayvanlar üzerinde az veya çok kullanılmaktadır. Ben bir veterinerim ve dolayısıyla ağırlıklı olarak bu konuda hayvanlar üzerinde homeopatinin kullanılmasıyla ilgili tecrübeye sahibim” dedi.

Hayvanları homeopati ile tedavi etmenin avantajları ve dezavantajları nelerdir?

“Birçok avantajı var. Bir veterinerin pratiğinde homeopati birçok konuda uygulanabilir. Akut durumlarda homeopati ile çok iyi sonuçlar alınabilir ve genel olarak bir pratisyen hekim tarafından görülen vakaların çoğu homeopati ile tedavi edilebilir. Homeopatinin uygulanmasındaki, sorunlardan biri, çok iyi bir teşhis konulması gerektiğidir, yani bunu uygulayan doktorun iyi teşhis becerilerine sahip olması şart, çünkü uygulamanın başarılı olması için hayvanın yaşadığı sorunun ne olduğunu açıkça bilmek gerek. Hazır reçeteler yok. Tedavinin başarılı olması için biraz daha fazla okumak, daha fazla gözlem yapmak ve doğru bir teşhisin konulması şarttır” diye cevap verdi Dr. Mikova ve devamında bu tür tedavinin geleneksel tıbbın anladığı anlamda herhangi bir yan etkisi olmadığının da altını çizdi.

Hayvanlarda homeopati ile her tür hastalığın tedavi edilemeyeceğini ancak “özellikle akut bulaşıcı hastalıklar son derece iyi yanıt verir. Bu vakaların çoğu viral olduğundan antibiyotiklerin kullanılması uygun değildir, çünkü işe yaradığı kanıtlanmamıştır. Antibiyotiğin akut bulaşıcı viral süreç sırasında vücudu ikincil enfeksiyonlardan koruduğu söylenir, ancak gerçekte ikincil enfeksiyonlar çok daha sonra ortaya çıkıyor, bu nedenle tedaviye hemen antibiyotiklerle başlamak doğru değil. Akut bir virüsle başa çıkmada homeopati harika bir seçimdir. Aynı zamanda farklı travma türleri ve yaralanmalarda da homeopati son derece başarılı sonuçlar vermekte” dedi Dr. Mikova. Devamında “Tabii homeopatinin kullanılamayacağı durumlar da var. Örneğin kapalı pyometra (rahim iltihabı) homeopati ile tedavi edilemez. Aynı zamanda cerrahi müdahale gerektiren durumlarda da kullanılamaz” dedi uzman.

 “Hayvanlar homeopati ilaçlarını tatlı olduklarından dolayı seviyor. Granüller esas olarak laktoz ve sükroz içerir. Hatta köpeklerin homeopati şişelerine ulaşmayı başardıklarında granüllerin tatlarını sevdiklerinden ve onları bir ödül olarak algıladıklarından dolayı, büyük bir kısmını anında yok ettiklerine şahit oldum. Bunu homeopatinin çok büyük bir avantajı olarak görüyorum, çünkü ilaçların uygulanması sırasında hayvanlar üzerinde şiddet kullanılmadan, ilave stres yaşatmadan ve ağrıya neden olmadan kullanılabilmesi çok güzel” dedi Dr. Mikova.

Veteriner doktor olarak genelde köpek ve kedileri, ancak mastitis olan inekleri, ayrıca çok ağır olmamakla birlikte spor yaralanması olan bir iki atı da tedavi ettiğini paylaştı. Hastalarının % 90’dan fazlasını homeopati ile tedavi eden doktor, homeopatinin tüm hayvanların tedavisinde kullanılabileceğinin altını çizdi. Homeopatinin hayvanlarda farklı stresli durumlarda kullanılması ve sonuç vermesi son derece başarılı bir adımdır. Hayvanların da duygusal dünyaları vardır ve böyle duygusal problemler yaşadıklarında yardım edebilmek çok önemli. Onlarda bizler gibi bazen sevinç, bazen korku hissediyor. Bu duygular çok güçlü yaşandığında ise bazen hasta olabiliyorlar.

Dr. Mikova kendi pratiğinden şöyle örnekler verdi: “geçenlerde  kendinden daha büyük köpeklerle karşılaştığında sorun yaşayan, ritimden çıkan bir Labrador vardı. Büyük köpeklerden korkuyordu ve homeopati sayesinde bu korkusunu yendi ve artık daha rahat iletişime geçebiliyor. Daha büyük hayvanlarla rahat bir şekilde irtibata geçebiliyor olması büyük bir başarı. Köpeğin sahipleri homeopatiden önce ona yardımcı olabilecek hiçbir şey bulamamıştı. Şimdi aklıma başka bir örnek daha geliyor. Bella isminde barınaktan alınan bir köpek parkta erkekleri görünce büyük korku yaşıyordu. Anlaşılan küçükken bir şekilde şiddete maruz kalmış ve bu yüzden erkeklerden korkuydu. Homeopati sayesinden onu bu korkudan kurtardık ve şu anda parkta rahat bir şekilde korkmadan gezebiliyor. Böylece köpeğin yaşam biçimi büyük ölçüde iyileştirildi. Kediler ise farklı stresli durumlarda, psikojenik alopesi denilen, kedinin tüylerini seyreltecek hatta kelleşecek kadar çok yalayıp yolması sonucu ortaya çıkan bir durum ile karşılaşıyoruz. Bu durumda da homeopatiyi sağlıklı bir şekilde kullanıp güzel sonuçlar elde etmek mümkün” dedi Dr. Nevena Mikova.

Röportaj: Ayşe Latif – Şumen Radyosu

Çeviri ve düzenleme: Bedriye Haliz

Foto: Sevda Dükkanci