Günün Programı
Yazı Boyutu
Bulgaristan Ulusal Radyosu © 2024 Tüm hakları saklıdır

Orta çağ Bulgarları, kötülükten korunmak için yabancılara ekmek ikram ediyordu

Photo: arşiv

Dolma biber, musakka, güveçte kuru fasulye gibi yemekler, geleneksel milli yemekler olarak tanımlansa da, çok az kişi bu yemeklerde kullanılan gıdaların sofraya ancak 19. yüzyılda Amerika’dan geldiğini biliyor. Bunun bilincine varan kültüroloji uzmanı Petya Kruşeva,gıdaları incelemekle sınırlı kalmıyor, o dönem insanının yemek felsefesinden yola çıkarak dünyayı nasıl gördüğünü, nasıl değerlendirdiğini anlamak amacıyla Ortaçağ Bulgar mutfağını araştırmaya başlıyor.

Bu topraklarda yaşayan insanların temel geçim kaynağı çevrey idi. Kışın etli yemeklere ağırlık verirken bahar gelir gelmez yeşillikleri tercih ederdi. Ne yazık ki, günümüzde o uzak dönemden kalma bir rehber yemek kitabı korunmuş değildir. Ortaçağ Bulgar mutfağına ilişkin bilgilere, din kitaplarındaki kısıtlı bilgiler, şövalye ve gezginlerin tanıklıkları sayesinde ulaşılıyor. 

“Güney Slav, Prizren ve Makedonya olmak üzere, 16.yüzyıla aitüç el yazısı günümüze kadar ulaşmıştır. Bunlarda yılın 12 ayında nasıl beslenileceğine dair kurallar yer alıyor.Orta çağlara özgü bu diyet takvimleri insanın ciddi sağlık sorunları yaşmamamsı amacıyla n hazırlanıyordu.O dönemde “sağlıklı beslenme” terimi henüz mevcut olmasa da, kullanılan gıdalara önem verildiği anlaşılıyor” diye anlatıyor Petya Kruşeva. 


Kültoroloji uzmanına göre, Ortaçağ Bulgarının sofrasındaki yemeklerasla bir tesadüf değildi. Her öğünün başında ve sonunda Tanrı’ya dua ediliyor, şükranlık ifade ediliyordu. Her insanın beslenmesi, sadece sosyal durumuna değil, aynı zamanda mevsime ve din normlarına göre yapılırdı.

“Ekmek, Ortaçağ Bulgarının beslenmesinde en önemli yeri sahipti. Ekmek, sadecebir besin değil, bir derman, çünküHz. İsa’nın vücudundan, yani tanrısallığın bir parçasıdır.Ekmek, insanın tüm yaşamıyla - ailenin devamı, zenginliği ve elbette ki, Tanrısallığa ile bağlantılıdır. Bundan dolayı, ekmek israf edilmiyor ve Güneş ile, maneviyata has beyaz, mavi, kırmızı veya sarı ipliklerle dokunan “mesal” olarak bilinen ekmek bezine sarılır.

Gıdalara birçok sembol yükleniyordu. 

Petya Kruşeva şunları anlatıyor: 

Tanımadık şeyler her zaman kötülük ile ilişkilendirildi. Ortaçağ insanı, uzak topraklardan getirilen besinler de dahil, yabancı olan her şeye şüphe ile yaklaşıyordu. Bulgaristan topraklarının yol kavşağında bulunduğu, buradan genellikle savaşa giden birçok halkıngeçmiş olduğundan olacak ki, sıradan insanlar, gelen her yabancının kendisine düşman olduğu, beraberinde her zaman kötülük getirdiği inancı ile yaşadı. Gelen yabancı, barışçıl biri olsa bile, ardından hastalıklar baş gösterecek, ailede, sülale ve yerleşim yerinde uğursuzluklara yol açacak inancı yaygındı. Böyle misafirlerin evlerine geleceğini anlayan ev kadınları, yalnız un ve sudan yoğrulmuş ekmeği pişirerek, onları yatıştıracak inancıyla sıcacıkken kendilerine ikram ediyorlardı. Dillere destan misafirperverliğinin kökeni de burada gizli olsa gerek: yoldan yorgun argın gelen kişiyi doyurmaktan ziyade, kendi kendini korumak.” 


Yüzyıllar boyunca zevkler, ürün çeşitliliği ve yemek hazırlama şekilleri ne kadar zenginleşirse zenginleşsin, bunlara nasıl anlamlar, batıl inançlar ve art niyetler bağlanırsa bağlansın, yiyecek bugün de birleştirmeye, damaktadına hitap etmeye devam ediyor. 

Şunları da unutmayalım: “Her savaşın sonunda varılan barış anlaşması masada imzalanır diye ekliyor sonunda Petya Kruşeva.  

Kaynak: BNR Plovdiv Radyosu, Lüdmila Sugareva 

Derleyen: Diana Tsankova (BNR- Plovdiv'den Lüdmila Sugareva'nın röportajından).

Çeviri: Neli Dimitrova  

Foto: arşiv


Последвайте ни и в Google News Showcase, за да научите най-важното от деня!

Kategorideki diğer yazılar

Batı Avrupa Metropoliti Antoniy

Noel arifesinde önümüzdeki günlere umutla bakıyoruz

Noel  arifesi (Bıdni veçer), geleceğe umutla baktığımız aile bayramlarından biridir. Geçmiş ve gelecek arasındaki sınırda Ortodoks Bulgarlar, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar gelecek günleri karşılamak için bir araya geliyorlar. Gelenek üzere yemek..

Eklenme 24.12.2024 05:55

Noel arifesinin kayıp büyüsü

Eskiden Küçük Noel veya “Neyadka” (Yemek yemeyen) olarak da adlandırılan Noel Arifesi , bir sonraki yılın tamamını etkileme gücünü taşıyan karanlık, korkutucu bir dönemin parçası olarak kabul edilirdi. Bu nedenle Noel'den..

Eklenme 24.12.2024 05:45

Noel arifesi yemeği – verilen nimetlere karşılık yapılan bağış

Aynen geçmişte olduğu gibi günümüzde de Noel’den önceki günün erken sabah saatlerinden itibaren haneleri yılın en önemli akşam yemeği için yapılan hazırlıkların telaşı sarar . İsa’nın doğumu arifesinde yenen yemekler hayvansal ürün içermese de sofra..

Eklenme 24.12.2024 04:55