1877-1878 tarihli Rus-Türk Savaşı neticesinde yeniden kurulan Bulgaristan devleti topraklarında büyük sayıda Müslüman-Türk azınlığı kaldı. Yeni şartlarda yaşamaya başlayan bu topluluğun birçok ihtiyaçları olduğu gibi, eğitim-öğretim ihtiyaçları da vardı. Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar Müslüman halkın ortaokul üzerinde eğitim kurumları bulunmuyor, Bulgar okullarına giden öğrenciye ise çok nadir rastlanıyordu. Bu yüzden ortaokul üzerinde eğitim verecek yeni bir okul kurma gündeme gelmeye başladı.
Bulgaristan’ın 1908 yılında bağımsızlığını ilan etmesi ve 1909 yılında Osmanlı devletinin bunu tanıması üzerine iki devlet arasında bir anlaşma imzalandı. Kısa bir zaman sonra ise Balkan Savaşları patlak verdi. İkinci Balkan Savaşından sonra 29.09.1913 tarihinde Osmanlı ile Bulgaristan devletleri arasında İstanbul Anlaşması imzalandı. Bu anlaşma gereğince dinî önderler yetiştirilecek bir okul kurulması kararlaştırıldı. Fakat bu defa araya Birinci Dünya Savaşı girdi. Okulun açılması da ondan sonraya kaldı. 1920 yılında dönemin Başmüftüsü Süleyman Faik Efendinin emriyle sekiz kişiden oluşan bir ulema ve eğitimci heyeti Şumen’deki Kılâk Mektebinde toplanarak kurulacak olan lise ve yüksek kısımları bulunan Müslüman-Türk okulunun müfredat, program ve yönetmeliğini hazırladı. Akabinde 1922 yılının Ağustos ayında Bulgaristan Dışişleri ve Dinler Bakanlığının emriyle Şumen şehrinde Medresetü’n-Nüvvab adlı ilim ocağı kuruldu.
Nüvvab Medresesinin lise kısmının açılışı, fiilen 27 Kasım 1922 tarihinde Adalet Bakanı, Başmüftü ve daha pekçok resmî zevatın yanı sıra birkaç bin Türkün katılımıyla gerçekleşti. Bundan sonra Nüvvab okulu tam çeyrek asır planlandığı şekilde eğitim verdi. Hatta 1930 yılında yüksek öğretim yapan Âlî Kısmı da açıldı.
Fakat Bulgaristan komünist idare hakim olunca 1947 yılında önce okulun programı değiştirildi, kısa bir zaman sonra da dinî eğitim tamamen kaldırıldı. Bu yüzden Nüvvab okulu, 1950 yılında tamamen dinî özelliğini kaybederek kapanmış oldu.
Dinî ihtiyaçları karşılamak amacıyla kurulan Nüvvab’ın daha baştan programı geniş tutulmuş ve Bulgaristan Türklerine öğretmen yetiştirme düşüncesi de vardı. Nitekim öyle de oldu. Okuldan mezun olanlara öğretmenlik yetkisi de verildi, zaten Müslümanlara lise veya yüksek düzeyde eğitim veren başka kurum da yoktu.
Kuruluşundan itibaren okulun müdürlüğünü yapan Emrullah Feyzullah Efendi, bilhassa Yusuf Ziyaeddin Ezherî ve Mustafa Hayri efendiler gibi iki alimi, bir de tecrübeli ve ufku geniş eğitimci Süleyman Sırrı Beyi alarak ve diğer hocaların da gayretleriyle Nüvvab’ı çok yönlü bir okul yapmışlardır.
Eğitim Bakanlığı temsilcisi Vladimir Todorov-Hindalov’un bir mezuniyet merasiminde ifade bu okulun son derece önemli bir eğitim kurumu olduğunu belirtmiş ve özellikle Türkiyât ve şarkiyat hususunda büyük bir merkez olduğunu, hükümetin bu konularda uzman yetiştirmek için başka okul açmaktansa burasını desteklemesini dile getirdiği Nüvvab okulunda hakikaten çok değerli din adamlarının yanı sıra farklı alanlarda temayüz eden ilim adamları, eğitimciler ve genel anlamda münevverler yetişmiştir.
Nüvvâb mezunları arasında onlarca şair, yazar, gazeteci ve yüzlerce din adamı ve öğretmen çıkmıştır. Bunların birçoğu Bulgaristan Türklerinin fikren ve manen gelişmesine, genel olarak ise Bulgar toplumuna katkıda bulunmuşlardır. Ayrıca yaşanan göçler sebebiyle Türkiye'de de büyük hizmetleri olmuştur.
Bunlar arasında Bulgaristan Türklerini İslâm dünyasında tanıtan, dinî ilimler ve tarih alanında çok değerli telif ve çeviri çalışmalar yapan şahsiyetler vardır. Nüvvab Medresesinin önemli bir özelliği ise Osmanlı vesikaları ve Osmanlı döneminde yazılan eserler üzerinde çalışan ve bu alanda hizmet veren birçok öğrenci yetiştirek hem Türk tarihinin hem de Bulgar tarihinin araştırlmasında katkıda bulunan değerli araştırmacılar yetiştirmesidir. Birkaç ay önce vefat eden ve yüzlerce divan edebiyatı uzmanı yetiştiren Prof. Dr. Hüseyin Ayan bunlardan biridir. Hatta bunlar arasında şarkiyat alanında yetştirilmek üzere Nüvvab'ta sekiz yıl öğrenim görerek okulun lise ve yüksek kısımlarını başarıyla tamamlayan Prof. Dr. Boris Nedkov bile vardır.
Nüvvâb okulunun bir diğer önemli özelliği ise 1990 yılında Bulgaristan'da yaşanan demokratik gelişmelerden sonra ortaya çıkmıştır. Dinî alanda yaşanan yaklaşık yarım asırlık yasaklı dönemden sonra şu anda faaliyette olan Sofya Yüksek İslâm Enstitüsü ve üç imam hatip lisesini yine Nüvvab mezunları Nüvvab'ı örnek alarak kurmuşlardır. Çeyrek asırlık hizmeti sırasında tarihî Nüvvâb’ın şekillendirdiği sağlam yapı, okulun kapalı olduğu komünist-ateist dönemde bile yok edilememiştir. Hatta Nüvvâblıların en zayıf halkası bile Nüvvâb’ın ruhunu küller altında saklı bir kor gibi günümüze taşıyabilmişlerdir. Ve onların emekleri ile tarihî Nüvvâb, bugün Şumen’deki Nüvvâb İmam Hatip Lisesinde ve kardeşleri Ruse ve Momçilgrad imam hatip liselerinin şahs-ı manevilerinde varlığını sürdürmektedir.
En önemli sabit sonbahar Hristiyan bayramlarından biri Baş Melek Mikail ve büyük melekler Cebrail, Rafael (İsrafil) Uriel, Salatiel, Yehudiel ve Varahiel ’e adanan Arhangelovden ( Büyük melekler günü )'dir. Ortodoks geleneğinde karanlık..
İslâm dini , insanın Yaradan Rabbi ile ilişkilerini düzenleyen kurallar bütünüdür. Bu kurallara genellikle ibadet kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak İslâm, aynı zamanda Allah’ın kulları arasındaki ilişikleri, yani insan ile insan arasındaki..
Ortodoks Kilisesi 26 Ekim’de en büyük Hristiyan şehitlerinden biri olarak kabul ettiği Selanikli Aziz Dimitrios’u anıyor. Ülkemizde Aziz Dimitrios’un adı 13. yy’da Tırnovgrad’da Bizans’a karşı ayaklanması soncu İkinci Bulgar Çarlığının kuran Asen ve..
“Aziz Aleksandar Nevski” katedrali bugün isim gününü kutluyor. Başkent Sofya’nın sembolü olan katedral, 1878’de Bulgaristan’ın Osmanlı..