Bu yıl arkeolojik kazılar sezonunda Burgas yakınlarında Akve Kalide antik yerleşim yerinde I. asırdan kalma Roma döneminden kalma bir banyo kanalizasyonu kalıntılarına rastlandı.
Karadeniz kıyısında bulunan bu antik yerleşim yerinin araştırılması çalışmalarında genellikle 4. asırdan kalma eski maden paralar, 11. asırdan eski mühürler ve 12-13. asırlardan kalma büyük sayıda seramik süslemeler yer alıyor.
Arkeologlar günler önce eşi benzeri olmayan bir şeye rastladılar.
II. asırdan kalma tamamen korunmuş ve enteresan yazısı olan bir ortar bulundu.
Bu yazıda İtalya doğumlu bir Roma subayı tarafından bu ortarın kaynakların koruyucuları ve şifa veren su perilerine teşekkür ifadesi olarak yaptırıldığını öğreniyoruz.
Ayrıca Burgas kaplıcalarının şifalı suyu asırlardan beri ünlüdür. Tarih kaynaklarına göre, “Akve Kalide” yerleşim yeri kaplıcaların yakınında şimdiki Burgas şehri etrafında daha milattan önce birinci asırda ortaya çıkmıştır.
O zamanlar Traklar, bu kaplıcaların etrafında üç su perisi için güzel bir tapınak inşa etmişler.
Yerleşim yerine “Akve Kalide” –“ Sıcak sular” adını verenler ise Romalılardır.
Ayrıca 16. yüzylda Osmanlı hükümdarı Sultan Süleyman da bu suyun şifalı olmasına değer vererek burada zamanın modern hamamlarından birini kurdurur.
Günümüzde turistler Sultan Süleyman zamanından kalma ve Doğu’ya özgü süslemeler ve mermer ile restore edilen bu hamamın tamamını görebilir.
Hazırlayan: Veneta Nikolova
Çeviri: Özlem Tefikova
Foto: aquae-calidae.com, burgas.bgİnsan, Cenab-ı Allah tarafından yaratılmıştır. Bu yaratılışın ilk faslı ruhlar aleminde, elest bezminde gerçekleşmiş, ikinci faslı cennette yaşanmıştır. Devamı ise dünyada yaşanmaktadır. Varlığını yeryüzünde sürdüren insanın genetiğinde yaratılış..
İslâm dini insanın bütün hayatını kuşatan itikadî, fıkhî ve ahlâkî normlar bütünüdür. Hatta İslâm dinî sadece dünya hayatıyla sınırlı olmayıp dünya ötesi, ahiret hayatı ile ilgili konulara da taalluk etmektedir. İnsan, ömrü boyunca her an bir şeyler..
Şükür, insanın fıtratından gelen, yani doğal özelliklerinden biridir. Yapılan iyiliğe, verilen nimete değer vermek, kadirşinaslık göstermek ve bunu bir şekilde şükran ve teşekkür ile dile getirmek anlamına gelen şükür, nankörlüğün zıddıdır. Zira nankörlük,..
Müslüman, her koşulda dininin emir ve yasaklarını göz önünde bulundurarak yaşama arzusundadır, bundan da öte böyle olmakla sorumludur. Bu sebeple..