Gazeteci Haço Misakyan’ın kaleme aldığı Şumen şehrinin marşında “Ottuka zapoçva Bılgaria” –“ Bulgaristan buradan başlar” sözleri yer alır.
Bugün sizlere Şumen’in kendisi için sadece Bulgaristan’a karşı sevgisinin başlangıcı olmayıp, onyıllarca bu sevgiyi canlı tutmanın da sebebi olan bir Amerikalıyı tanıtacağız.
“Şumen kalbimin bir parçasıdır ve hatıralarım, burada tanıdığım insanlar ve buranın gelişimini takip etmek için buraya hep döneceğim” diye paylaştı hukuk, finans ve girişimcilik profesörü Dr. Mark Potts BNR Şumen’e verdiği söyleşide.
Kendisi aynı zamanda Michigan Üniversitesi’nde dekan yardımcılığı görevini de yürütmekte.
Tarım ve dünya çapında tarımın geliştirilmesine yönelik profesyonel ilgisi var, son 15 yılda ise Bulgaristan’daki üniversiteler ile ortaklık kurulması ve ABD’li üniversite öğrencilerinin Bulgaristan’a gelip burada öğrenci değişimi programlarından yararlanmaları için çalışıyor.
Ancak bütün bunların arka planında yatan sebep Dr. Mark Potts’ın 2000li yılların başında Şumen’de geçirmiş olduğu iki yıldır. Bu iki yıl ozaman 22 yaşında bir üniversite öğrencisi olan Mark “Barış gönüllüleri”nden bir gönüllü olarak doğup büyüdüğü Michigan’dan Bulgaristan’ın Kuzeydoğusuna belediye projelerinin hayata geçirilmesini desteklemek için geliyor.
Maceraperest ruhunu ve seçiminin sebebini ailesinin kökenlerine bağlıyor ve bunu mükemmel bir Bulgarca ile yapıyor:
“Büyük ihtimal bu Ukraynalı olan büyükannemden geliyor. Ailemin yarısı Ukraynalı göçmenlerdir. Benim için bu şekilde açıklayabilirsem bu bölgeye dönmek ve buradaki insanların, barışın ve gelişimin daha iyi olmasına katkı sağlamak hep önemli olmuştur.
Bulgaristan’dan çok şey öğrendim ve ülkenizin bana verdiği kültürel temas için derin minnet hissi içindeyim.
Çünkü tüm kültürel bakış açılarından farklı olarak Bulgaristan ABD’den tamamen farklı.
Örnek olarak Bulgarların gündelik hayatında geçen anekdotlar aklıma geliyor. Ben bu anekdot ve fıkraları çocuklarıma anlatıyor, bu bana hem özel hayatımda hem de mesleki hayatımda ileriye devam etmem için güç veriyor. Birşeylerin kötü olduğunu düşündüğümde, her zaman onları hatırlıyorum ve gülümsüyorum, gülüyorum. Geleceğin daha güzel olabileceğini düşünüyorum. Bulgaristan bana umut veriyor”.
Günümüzde Mark, belediyede üzerinde çalıştığı ve hayata geçirilmiş projeleri görüyor.
“Şimdi akşamları aydınlık, sokak lambaları yanıyor. Önceden böyle değildi. Hava daha temiz, çöpler daha az” diye belirtirken geçmişinden şikayet etmediğini söylüyor.
Aksine, Mark bu yılların hayatının en güzel yılları olduğunu söylüyor. Ozamanlar çok yeme içme mekanları yoktu, heryerde “şopska salata” ve “meşana skara” teklif ediliyordu. Ancak birçok gerçek dostluklar kurdum, verimli zamanlar geçirdiklerini anlattı.
Dr. Potts’un tavsiyesi üzerine Bulgaristan’a gelen tüm ABD’li öğrenciler buraya tekrar dönmek istiyor.
Mark Potss, sözlerine şöyle devam etti:“Öğrencilerin Bulgaristan’ı ziyaret etmelerinden sonra üniversitede buluştuğumuz ve Şumen için konuştuğumuz zaman, bu yörenin doğasından ve en çok da halkından çok etkinlendiklerini görüyorum”.
Ayrıca Mark Potts’ın Bulgaristan’dan Michigan’a götürdüğü en değerli şey de hatıraları:
“Madara, Dibiç, Lovets köyleri ve etrafında geçirdiğim zamanların hatırası. Buralarda yakın arkadaşlarımla rakı kaynattığımız zamanların hatırası… Bulgaristan kültürü ve geleneklerinin bir parçası olduğum zamanları hatırası… İtiraf ediyorum, hala günümüzde de evde yoğurdumu kendim yapıyorum. Bulgar yoğurdu ile kahvaltı yapıyorum. Bu anlarda her zaman köye ve Şumen’e dönmek istiyorum.”
Derleyen: Vesela Krısteva
Çeviri: Özlem Tevfikova
Foto: visitshumen.bg, shum.bg
"Bir insanın gösterebileceği en büyük cesaret, Uzay’da değil, düşüncededir". Bu sözler, Bulgar asıllı mucit ve belleği yenileme kapasitesine sahip ilk elektronik bilgisayarı yaratan John Atanasoff'un sözleridir. Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev..
Bu yılın prestijli uluslararası Bright Mind Award Ödülü’nü kazanan iki bilim insanından biri Harvard Üniversitesi’nde Pol itik Ekonomi Profesörü Stefani Stançeva oldu . The Harvard gazette’nin haberine göre, ödül 14 Kasım’da Berlin’de..
Eva Velikova , d ünyanın en yüksek şelalesi olan Salto Ángel Şelalesini fethetmeyi başaran ilk Bulgar kadını oldu. Tüm bu macera„ bir yıl önce Kasım ayında yaklaşık 2 hafta sürdü, ancak Bulgar kadını hakkında haber ancak şimdi..