Bulgaristan, 23 Ağustos – 1 Eylül tarihleri arasında kutlanan Dünya Su Haftası’na çok yağmur yağışları ile başladı. Karlovo şehrinde bölgede yağan sağanak yağmurlar ve birçok özel ve kamu binalarını su basmasından dolayı kısmi afet durumu ilan edildi.
Bundan saatler sonra Stara Zagora’yı da sel ve fırtına vurdu.
Bundan bir hafta önce ise esrarengiz bir şekilde İskretska nehri kurudu ve Svoge şehri ve çevre köylerde yaşayan yaklaşık 12 bin kişinin hanelerine günlerce su gelmedi. 48 saat sonra ise yine esrarengiz bir şekilde nehrin suyu akmaya başladı.
Bu tür doğa olayları Avrupa’nın başka ülkelerinde de görülüyor.
Günler önce Fransa’nın en uzun nehri Loire’nin su seviyesi tehlikeli derecede düştü, nehir kolları ise kurudu.
Tuna nehrinin su seviyesi de düşük. Tuna’nın Bulgaristan bölümünde son 80 yıl içinde ölçülen en düşük seviyeden sadece birkaç santimetre daha yüksek su seviyeleri tespit edildi.
Kuraklık, bu yaz Orta ve Batı Avrupa’da rekor düzeyde yüksek hava sıcaklıklarının sonucunda meydana geldi. İlk defa Büyük Britanya ve Küzey Almanya’da termometreler 40 dereceyi gösterdi.
Bulgaristan’da Sulardan Sorumlu Birliğin Başkanı Mühendis İvan İvanov, BNR Bulgaristan Radyosu’na verdiği söyleşide “İklim değişikliği ve bunun getirdiği sonuçlar belli ki sadece bir mitten ibaret değil. Doğa, hem Bulgaristan’da hem de dünyanın başka bölgelerinde bu yönde örneklerle dolu” diye konuştu.
İvan İvanov’un sözlerine göre, bu tür doğa rekorları aslında yeni birşey değil, ancak son yıllarda tam da iklim değişikliklerindne dolayı sürekli bir kuraklık veya sel tehlikesi riski ile yaşıyoruz.
Su ise nekadar da yıkıcı olabilirse olsun, yine de insanlığın yaşaması için en önemli şeylerden biri. Acaba bunun farkında mıyız?
Mühendis İvanov’un sözlerine göre, Bulgaristan’da son birkaç yılda çok sıkı çalışılarak sözüm ona “sel afetini yönetme planları, nehirleri yönetme planları” yapılıyor, fakat bu planların doğru bir şekilde uygulanıp uygulanmadığı sorusu açık kalıyor.
İvan İvanov şöyle konuştu:
“Benim gözlemlediğim, Buşgaristan’da bu belgelere yazılan önlemlere uyulması için daha odaklı çalışmaya ihtiyaç olduğu yönünde. Bu belgeler gerçekten Avrupa Komisyonu’nun denetiminde çok büyük titizlikle, dikkatle hazırlanıyor. Ancak bundan sonra yazılı olanlar yazıda kalıyor ve alınması gereken önlemler alınmıyor.
Temel bahane ise kaynak eksikliği, fakat kaynak yoksa demek ki belgelere yazılan bu önlemler iyi öngörülmemiş ve öncelik olarak belirlenmemiş.
Bence para eksikliği sorun değil, daha ziyade sorun olan farklı kurumlar arasında koordinasyon eksikliği. Ülkedeki suları, su kaynaklarını ve kaynakların kullanımını en iyi ve doğru biçimde yönetecek bir koordinasyon birimi yok”.
Çevre ile ilgili İcra Ajansı’nın son raporuna göre, 2020 yılında Bulgaristan yenilenebilir su kaynaklarının toplam sayısı hesaplandığında bunun 79 877 mil. metre küp su olduğu ve bunun son beş yılda kaydedilen en düşük su miktarı olduğu görülmekte.
Ülkemiz, İzlanda’dan sonra maden suyu kaynakları sayısı bakımından ikinci yerde olsa da, bu kaynakların büyük sayısı kullanılır halde değil ve gerçekte su dengesi üzerinde hiçbir rolleri yok.
Bulgaristan’ın Avrupa’nın su haritasından su bakımından en yoksul ülkelerden biri haline gelmesi mümkün mü?
“Her halükarda ben mevcut su kaynaklarının olduğunu söylerim. Unutmamalıyız ki, onlar hanelerin ihtiyacını karşılamak dışında, tarımda ve ağır ve diğer sanayi sektörlerinde, gıda sektöründe de kullanılıyor. Ve bütün devletin ekonomisinin zarara uğramaması iöin bu doğal kaynağın yönetiminde gerçekten çok iyi olmalıyız. Acaba bunu yapıyor muyuz? Bence hayır. Hatta Ulusal İstatistik Kurumu verilerine göre, su dağıtım sistemlerinde ortalama su kaybının yüzde 60 olduğu gerçeği de bunun bir kanıtıdır. Kötü su dağıtım altyapısı ile bahane arıyoruz, ancak bu 15 yıldan beri konuşuluyor ve değişim yönünde hiçbir olumlu ilerleme yok. Para eksikliği ile bahane buluyoruz, ancak para olduğu görülüyor. Fakat paralar ya zamanında kullanılmıyor, ya da doğru kullanılmıyor. Burada yeni kurulan ve eskilerinden daha da kötü çalışan tesisleri örnek veriyorum. Ve bunların üzerinden sorumlusu aranmadan tespitler yapılmadan, sonuçlar çıkarılmadan geçiliyor.”
Ülkede kişi başına ortalama su tüketmi Avrupa’daki normların ortalamasını oluşturuyor. Ulusal İstatistik Kurumu verilerine göre, 2020 yılında kişi günlük 102 litre su tüketiyor, 2019’da ise bu miktarın 99 litre olduğu görülmekte.
Kıyaslama yapacak olursak 2019’de Fransa’da kişi başına günlük tüketilen su 170 litrenin üzerinde, İsviçre’de 160 litre, İngiltere’de ise 149 litre.
İvan İvanov, su dağıtım ve sulama tesislerinde meydan gelen su kaybının ülkemizdeki su krizleri ve su rejimlerinin ana sorunu olduğunu belirtiyor:
„Devletteki su dağıtım altyapısı çok eski ve kötü rudumda, çünkü son yıllarda bu tesislerin planlı olarak yenilenmesi gerçekleşmedi. Reaktif olarak hereket edilmiş ve günümüzde de hala öyle devam ediyori bu da bizi çok ciddi bir risk ile karşı karşıya bırakıyor. Şu anda ülkenin farklı bölgelerinde su rejimleri ile ilgili duyduklarımızın sebebi su olmaması değil, bu bölgelere su getiren tesislerin sıkça arızalandığı ve böylece çok su kaybı yaşandığıdır.Bu sorunun iklim şartları ile bir araya gelmesi ise su kaynaklarının surumasına önkoşul oluşturmakta.”
Bu ise doğrudan her vatandaşın bütçesine, yani “cebine” etki ediyor. Enerji ve Su Düzenleme Komisyonu, 1 Ağustos’tan itibaren birkaç şehirde su fiyatlarının arttığını duyurdu. Bu zamdan en ciddi ilgilenen şehirler ise su fiyatının yüzde 60 artarak kubik başına 4, 39 leva olan Burgas şehri, su fiyatına yüzde 30 zam gelen Gabrovo ve suya yüzde 15 zam yapılan Vratsa şehri. Enerji ve Su Düzenlee Komisyonu temsilcilerine göre, bu fiyat artışının sebebi bölgelerdeki “Su ve Kanalizasyon” birliklerinin planlı tamir ve gelecek 4 yıl için tesislerin yenilenmesini yapacakları olmasıdır. Yine sözde iyi niyetler.
Sonuç olarak ise mühendis İvan İvanov’un “Doğayı yönetmemiz zor, o nedenle doğanın bize sunacağı sürprizlere hazır olmalı ve insan ve bir yere kadar da maddi kayıpları en aza indirmemiz gerektiği” sözlerini göz önünde bulundurmak önemli.
Çeviri: Özlem Tefikova
Foto: pixabay, BNR, bwa-bg.comABD başkanlık seçimleri konusunda heyecanlananlar yalnızca Amerikalılar değil , Avrupalılar da nefeslerini tutarak sonuçları bekliyor – Kamala Harris'in zaferi gerçekten tutarlı bir politika ve öngörülebilirlik getirir mi ,..
İklim değişikliği küresel bir olay olup dünyanın her köşesinde kendini gösteriyor. Bunun son örneği, İspanya’nın Valencia bölgesini vuran sel felaketi oldu. Avrupa’da son 50 yılın en feci seli olarak değerlendirilen bu doğa afetinde yüzlerce kişi..
Halkı aydınlatanlar, yalnızca şükran ve hayranlık duyulan kişiler değil, tarihimizde milli aidiyet duygumuzu uyandıran en önemli şahsiyetler olarak görürüz. Ancak “halk aydınlatan” kavramının arkasında nasıl bir arketip duruyor ve neden Halk..
Burgas Tam Teşekkülü Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından yapılan açıklamada diyabetik ayak tedavisinde hastanın kendi dokusu kullanılarak yapay..